12

719 78 56
                                    

Geneva nefes nefese uyandığında terler içinde olduğunu fark etti ve bir süre bekleyip nefes alışverişlerini kontrol etti.

Sadece kabustu diye tekrar etti kendi kendine. Bebeğinin öldüğünü görmüştü ve bu onun korkuyla uyanmasının sebebiydi.
Zayn'in yatakta olmadığını fark edince duvardaki saate baktı. Henüz sabah 7'ydi, Zayn'in aşağıya indiğine karar verdi ve önce duş almak için banyoya adımladı.

Suyu sıcağa çevirdi ve tüm vücudunu temizlemesine izin verdi. Birkaç dakika sonra duştan çıktı. Kıyafetlerini giydikten sonra saçlarındaki havluyu çıkardı. Bir tarak alıp Zayn'in yanına aşağıya indi. Saçlarını tararken salonda Yaser'in tek başına oturduğunu gördü.

Önce bahçeye Zayn'in yanına gitmek istedi ama bahçede kimsenin olmadığını görünce salona döndü.

"Zayn nerede?" Yaser'in gözlerinin kendisine çevirmesini sağladı. Yaser elindeki kağıt parçasını cebine koyup ayağa kalktı ve yanıtladı. "Zayn."
Geneva konuşmasını için kaşlarını kaldırdı.

"Liam ve Waliyha ile." Geneva Yaser'in ellerinin titrediğini gördüğünde bir şeylerin ters gittiğini anladı.

"Yaser. Zayn nerede?" Geneva'nın da kalp atışları hızlanmıştı.

"Ben gönderdim." diye hızlıca konuştu. Geneva rahatlamıştı şimdi. "Eksikler vardı. Üçünün gitmesini istedim. Sadece biliyorsun. Endişeliyim."

Başını salladı ve ona kendisinin de endişeli olduğuyla ilgili bir şeyler söyleyip salondan çıktı. O sırada Doniya kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçmişti.

"Yardım etmemi ister misin?" Geneva konuştuğunda Doniya gülümseyerek yanıtladı. "Ayakta bile durmakta zorlanıyorsun." Doniya onun şişmiş göbeğini okşarken konuştu. "Ama burada, yanımda oturmanı isterim."

Geneva gülümsedi ve koltuğa oturdu.
"Neler yaptınız? Neredeydiniz?"

"Önce merkeze gittik." Geneva tırnaklarını inceledi. "Futbol maçı vardı, bilet alıp içeri girdik ama," Doniya tezgaha yaslanıp Geneva'ya döndü. "Zayn sorun çıkardı, oradan çıkmak zorunda kaldık. Sonra bir otele geçtik ve bir gece orada geçirdikten sonra işte. Buradayız."
Doniya ve Geneva hala Niall'ı düşünürlerken birbirlerine sarıldılar.

"Birlikte atlatacağız." Doniya onun yüzünü elleri arasına aldı. "Bebeğini birlikte kucağına alacağız. Her şey yoluna girecek."

Saatler geçti ve Geneva, Doniya, Safaa, Harry, Louis ve Yaser hep birlikte kahvaltı yapmış ve sessizlik içinde birkaç saat geçirmişti.

Güneş kaybolup ay kendini belli ettiğinde salonun diğer köşesinde sandalye başında fısıldayarak konuşan Yaser ve Louis Geneva'yı şüphelendirmişti.

"Zayn nerede?" dedi yanlarına bir hışımla gidip. "Gerçeği söyleyin bana. Üçü de henüz gelmedi. Akşam oldu ve hala yoklar."

"Yarın gelecekler." Louis ezbere bir cevap verdi.

"Nereden gelecekler?"

"Bir işe gittiler Geneva. Endişelenme lütfen."

"Endişelenme mi?" Geneva'nın gözleri doldu. "Daha geçen gün gözlerimizin önünde içimde hiç endişe yokken yakın arkadaşım, kardeşin." Louis'i gösterdi. "Oğlun öldü." şimdi de Yaser'i gösteriyordu.

"Şimdi her şeyden sonra Zayn'e bir şey olursa ben." Harry onun yanına geldi ve elini tutup ona teselli vermek istedi.

"Gelecekler."

"Neredeler peki?"

Yaser cebindeki notu çıkardı ve onu Geneva'nın elleri arasına koydu.
Ona hem kırgın hem de kızgın bir bakış atıp bir ileri bir geri yürümeye başladı bu siniri aslında Zayn'e ve diğerlerindeydi. Bu yaptıklarının saçmalığını gelince onlara ödetecekti. Şimdilik tek duası kimseye bir şey olmadan buraya dönmeleriydi.

dark hours | zmWo Geschichten leben. Entdecke jetzt