on, this can't be our story end

Start from the beginning
                                        

Bu kadar ciddi, duygusal ve onu gerecek bir açıklama beklemiyordu, Seokjin dolan gözlerini ona belli etmeden silerken onun beş yıldır her kızgınlık döneminde yalnız olduğunu hatırlamak içini acıttı. Dudaklarını aralayıp bir şey söylemek istedi ama bunu yapamadı, asla deneyimi olmadığı bir konuda ne söyleyebilirdi ki ona?

Bahçeye adımlamış olan babası Seokjin'i gördüğünde bir şey demek istese de vazgeçmiş görünüyordu, "Nasıl hissediyorsun, Jeongguk?" diye sordu onun yerine. Kutuda kalan son muzlu sütü de ses çıkartarak içtikten sonra kutu parmakları arasında bükmeye başladı. "Normal? Her zamanki gibi? Bilmiyorum, tuhaf mı hissetmem gerekiyor?" diye sordu babasına, onun başını iki yana oynattığını gördü. "Sadece iyi olup olmadığından emin olmak istiyorum." diye mırıldandı, "İyiyim, sorun yok." dedi, elindeki kutuyu masanın üzerine koydu ve parmaklarına bulaşmış sütü yaladı.

Herkes tuhaftı.

İlk başta bunun farkına varamamıştı ama kesinlikle, herkes tuhaf davranıyordu. Ona sürekli nasıl olduğunu sormalarının dışında sürekli gözleri onun üzerindeydi ve bir şey demesini bekliyor gibiydiler. Göz hapsinde olmak sıkmaya başlamıştı ve şimdi, Jimin'lerin evinde otururken bile kendini rahatsız hissediyordu.

Jimin koltuğun köşesinde oturan Yoongi'nin dizlerine başını bırakmış, pembe saçları siyah pantolonun üzerinde dağılmıştı. Ayakları koltuğun diğer ucunda oturan Seokjin'in üzerindeydi. O yerde otururken Namjoon ve Hoseok ikili koltukta yan yanalardı ve Taehyung ise Jimin'in büyükbabasından kalma sallanan koltuktaydı. Herkes sessiz, tuhaf ve ürkütücüydü.

"Taehwan neden burada değil."

Sessizliği bozduğunda kimse cevap vermemiş, daha çok birbirlerine bakmaya başlamışlardı ve bu sinir bozucuydu. Bakışlarını Taehyung'a çevirdiğinde sadece omuz silkmesi onu sinirlendiriyordu. "Burada benim için toplanıyorsak, Taehwan da olmalı. O benim en yakınım." dedi sinirlenerek, Jimin gözlerini devirdiğinde onun omzuna vurdu. "Senin en yakının benim, Jeongguk. Döverim seni." dedi sinirli sesiyle fakat buna aldırmadı, tek derdi Taehwan'ın neden burada olmadığıydı.

Jimin ve Namjoon ne kadar onunla evlenme konusuna karşı çıkıyor olsalarda onların da çocukluk arkadaşıydı ve ona bu şekilde davranmaları hoş değildi. "Aslında onu çağırdım." dedi Seokjin, gözlerini Jeongguk'a çevirerek, "Ama gelmek istemedi." diye devam etti. "Buna inanmam, Taehwan benim olduğum her yere gelir." Dedi Jeongguk emin bir şekilde ama şu an burada değildi. "Bilirsin, Taehwan pek alfalardan hoşlanmaz. Belki bu yüzden gelmek istememiştir." Namjoon'un söyledikleri mantıklı geliyor olsa da bir şey demedi, Taehwan eşini bulmak isteyen biri değildi ve alfalardan bu yüzden uzak durmayı tercih ederdi her zaman.

Şimdi onlar evlenecekken, neden alfalardan kaçması gerekiyordu ki?

Son günlerde olanları düşününce evlilik olayı da kesin değildi, şu lanet meselesi aklını karıştırıyordu ve konsey toplanıyor olsa da bir daha Jeongguk davet edilmemişti. Geleceği büyük bir kararsızlık çıkmazının içinde sıkışıp kalmıştı. "Duyduğuma göre ailen Jimin ile eş olmana olumlu bakmış." Sessizliği ve Jeongguk'un iç çatışmasını bölen Hoseok'un sesi olmuştu. Yoongi kısa bir evet yanıtı verdi, "Ben bir şekilde Jimin ile eş olduğumu biliyordum aslında." dedi Yoongi, bakışları bildiği hikaye doğrultusunda Taehyung'a kaydı kısa bir an.

Jimin yerinde kıpırdandığında Yoongi'nin parmakları Jimin'in yeni pembe saçlarını buldu, "Onun fotoğrafını gördüğümde anlamıştım ama ondan uzak durmak ve bunu gerçek bağa döndürmek istemedim." Jimin parmakları ile karnına vururken devam etti Yoongi, "Jimin'in ailesi omega olmasına rağmen oldukça baskın ve sözü geçen bir aile. Babamın aramızdaki bağa diplomatik olarak bakmasını istemediğim için elimden geldiğince geciktirmek istedim." İç geçirdi konuşmasının sonunda, "Aptalın teki işte." dedi Jimin ve Yoongi parmakları arasındaki saçları çekiştirdiğinde onun eline vurdu.

invisible string' taekookWhere stories live. Discover now