11. BÖLÜM : "97,98,99.."

263 54 0
                                    

Bölüm şarkıları :
Madrigal – Seni Dert Etmeler
Madrigal - Kelebekler
Dünyadan Fotoğraflar - Yeniden Başlamalı

Keyifli okumalar!

11. BÖLÜM

Bugüne kadar birinin yolunu gözlediğim öyle çok olmamıştı. Hele ki müthiş bir merakla..
Bir keresinde babam eve çok geç gelmişti. Onun için endişelenmiştim. Başına bir şey gelmiş miydi, o saate kadar neredeydi diye merak edip durmuştum. Kaç kere aradığımı hatırlamıyorum bile, hiç birine cevap vermemişti. Sonra, saatler sonra kapıdan gelen seslerle korkarak kapıya koştuğumu hatırlıyorum. Babam  söylenerek anahtarla kapıyı açmaya çalışıyordu. Hemen kapıyı açtığımda ceketini tek omzuna atmış, gömleğinin düğmeleri açık, saçı başı dağınık babamla karşılaşmıştım.

Yaşadığım korku ve şaşkınlığı hala net bir şekilde hatırlıyordum. Bir de babamdan gelen alkol ve pahalı parfüm kokusunu unutamazdım. Pahalı kadın parfümü kokusunu..

Hatırladıkça midem ağzıma gelirdi. O zamanlar çocuk değildim. Neyin neden olduğunu bilecek yaştaydım ve onu gördüğüm ilk anda nasıl bir gece yaşadığını tahmin etmek zor değildi. Beni kenara itip koltuğa yığılması hala gözümün önüne gelirdi. Bu, babamdan midemin bulandığı ilk zamandı..

Bir daha babamı beklememiştim.

Şimdiyse yine gecenin bir yarısı pencerenin önünde dikilmiş, Çınar’ın gelmesini bekliyordum. Endişe ve merakla..

Elini masaya vurup evi terk ettikten sonra babaannesi de çok durmayıp gitmişti. Çınar’ın neden böyle bir tepki verdiğini sorduğumda ise hiçbir şey söylemeyip beni yalnız bırakmıştı.

Akşama kadar evde yalnızdım. Çınar’dan haber yoktu. Telefonumu buraya gelirken babam bana ulaşamasın diye yolda atmıştı. Bu yüzden bir telefona da sahip değildim. Arayıp sorabileceğim hiç kimse yoktu. Yapabildiğim tek şey sessizce onu beklemekti. Akşam da gelmediğini görünce bir şeyler atıştırıp televizyon izleyip kafamı dağıtmaya çalışmıştım ama aklım hep ondaydı.

Gece yarısını çoktan geçtiğinde artık dayanamayıp evin içinde tur atmaya başladım.

Evden sinirle çıkmıştı. Bu yüzden elimde olmadan onun için endişeleniyordum ve bu eve tam olarak alışamamıştım. Yalnız olmak beni geriyordu.

Gece 3’e doğru kapının sesiyle irkildim. Yavaşça kapıya yaklaşırken kalbim ağzımda atıyordu.

“Hay sikeyim!“

Çınar’ın sesiyle derin bir nefes verdim. Anahtar seslerinden kapıyı açmaya çalıştığını anladım. Tarih kendini yineliyordu. Sanki yine kapının arkasından babam çıkacaktı, beni kenara itip ağzına geleni saydıktan sonra sızacaktı.

Nefesimi tutup bir elimi kalbime bastırdım. Diğer elimle yavaşça kapıyı açtım. Kapıyı açmamla eli havada kaldı ve yere eğilmiş kafasını şaşkınlıkla kaldırdı.

“Vay canına! Evimin kapısını başkası açtı.” Kıkırdadı.

Gülen sesine karşın kızaran gözleri dikkatimi çeken ilk yer olmuştu. Onu ilk defa böyle görüyordum. Saçları dağılmış, alnına dökülmüştü. Ceketini ise omuzlarına atmıştı.

“Ç-çınar?”

Sesimin titreyerek çıkmasının tek suçlusu babamdı. Çünkü şu an karşımda Çınar değil de babam vardı sanki. Bu yüzden adını söyleme ihtiyacı duymuştum. Onun Çınar olduğunu duymaya ihtiyacım vardı.

“Ne güzel Çınar dedin öyle. “ Hıçkırdı. “Bir daha desene.”

Yalpalayarak içeri girerken söyledikleriyle utandım ama kendinde olmadığını biliyordum. Sarhoştu. Bu yüzden kapıyı kapatıp koltuğa oturmasına yardımcı oldum. Omuzlarından yere düşen ceketi alıp askıya astım ve hızla yanına ilerledim.

GÜL ÇIKMAZIWhere stories live. Discover now