Aşk, sevgi nasıl duygular ki insanın aklını alıyor böyle, bazıları yıllar geçse de unutulmuyor özellikle ilk aşklar. Bazen özlem geldi mi geçmek bilmiyor hele bir de karşı tarafın da seni sevip sevmediğinden emin değilsen offff en zoru da o değil mi?
Bu kitaptaki karakterimiz Jale de çok sevdi...
Jale en çok kendisini bu kadar üzen birisini hala sevmesini kendine açıklayamıyordu, seviyorum evet diyemiyordu yürekli bir şekilde , insanların karşısına korkusuzca sevdiğinin elini tutarak çıkmak istese de bu hep onda acı dolu düğümlerden biri olarak kaldı. Selim , onun hayalindeki beyaz atlı prens değildi. Sevgisi, aşkı, özlemi onu bu kadar devleştirmişti Jale'nin gözünde. Yoksa Selim de herkes gibi bir insandı .
Hep bir ümitle yıllarca Selimi bekledi Jale. Sanki kalbini kıran , paramparça eden o zalim değildi. Bu onu ümitlendiren şey her neyse çok da matah bir şey değildir. Onu üzmekten başka bir işe yaramadı. Bozuk saat gibiydi Jale'nin kalbi. Her zaman tek bir noktayı gösteriyordu ,Selim'i. Sevgisinin arkasına sığınan bu küçük kız öylesine saf bir aşkla seviyordu ki Selimi unutması ne mümkün. Kaç erkek vardır kimbilir Selim gibi sevilmek istenen ama şöyle klişe bir söz vardır ya "iyi kızlar kötü erkekleri sever" diye Jale için bu oldukça doğruydu.
YOU ARE READING
SENORİTA
Teen FictionYer yer hüzünlendirip yer yer en masum aşk duygularınızı canlandıracak bazen de hayatın akışına kapıldığınız gibi kitaba kapılıp gidebileceğiniz bir roman :) İyi okumalar.