YAZ TATLISI

39 2 0
                                    


Çoğu hikaye gibi bunun da başı güzel .  Dışarıdan bakıldığında off be dedirtecek bir adamdı Jale'nin gönlünü kazanacak olan adam. Jale , 23 yaşında hayatının baharında bir kızdı. Babasının mimarlık bürosunda staj görüyordu yazları. Okulunun bitmesine bir yılı vardı. Sonrasında eğitim için yurtdışına gidecekti. Kader  onu nereye sürükleyecekti peki , her şey istediği gibi gidecek miydi ? Tabi ki hayır hayattan bahsediyoruz :) Bu çok bilinmeyenli denklemi çözmek onun için de kolay olmayacaktı.

Jale'nin en sevdiği şey okuldan sonra spora gitmekti. Hayatını düzenli olarak yaşamayı seven biriydi . Sporda okuldan birkaç arkadaşı da vardı genelde onlarla takılarak geçiriyordu vaktinin geri kalanını. "Yaz tatlısı" diyordu arkadaşları ona. Arkadaş gruplarında herkesin bir takma ismi vardı. Hepsi de birbirini eskiden beri tanırdı . Hani böyle filmlerde görebileceğiniz cinsten bir ekiplerdi. Dışarıdan çoğu kişinin imrenerek baktığı bir arkadaş grubuydu bu. Ferit, Serkay, Jale, Miray . Bu dörtlü oldukça meşhurdu mimarlık fakültesinde. Ferit'in babası ülkenin sayılı iş adamlarından biriydi. Ancak Ferit bununla övünmek yerine kendisi çalışıp bir şeyler yapmak istiyordu. Çok istediği mimarlık bürosunu açması için adım adım planlıyordu her şeyi. Küçüklüğünden beri hep merakı vardı zaten binalara, şirketlerin yapısına, ünlü binaları hep merak ederdi. Serkay , o grubun yakışıklı çocuğuydu. Duygusal yapısıyla kızların gönlünü kolayca çalabilirdi. Fakültede ona hayran olmayan kız oldukça azdı. Erkekler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim ama :) . Yalnız Ferit hariç. Onunla yakın bir dostluğu vardı. Jale, O grubun yaz tatlısı . Diğerlerinin takma isimleri ise Profiterol ve Kumral ve missarchitectdi.  Kimin kim olduğunu söylememe gerek yok zaten hikaye ilerledikçe anlayacaksınız. 

Okulun bitmesine birkaç haftalık bir süre vardı. Jale arada babasının yanına gidip geliyordu staj için. Stajda mimarlıkla ilgili öğrendiği ne varsa hepsinin işine yaradığını düşünüyordu. Hem de bir sonraki yıl için ona deneyim kazandırıyordu bu durum. O gün gece geç bir saate kadar çalıştı ,baya yorulmuştu. Eve gitmeden önce şirketin mini barının yanına gitti ve kapağı açarak bir adet soda çıkardı ve baya yorulmuş bir edayla kafasına dikti . Gözleri kapalıydı sımsıkı. Önce bir tane içti sonra iki sonra üç.. derken bir el aniden şişeyi kavradı ve Jale'nin onu içmesini engelledi. Karanlıkta kim olduğu çözülemeyen bu gizemli şahısın ani hareketine karşı Jale ne yapacağını şaşırdı. Kim olduğunu da göremiyordu. Yavaşça öyle olmasını umarak Ferit sensin değil mi? dedi. Bu gizemli ellerin sahibi şişeyi yanda duran tezgaha koydu ve tam o sırada sevdiğinin mis gibi kokan saçlarını koklamaktan kendini alamadı. Yavaş yavaş kontrolünü kaybediyordu sanki. Halbuki buraya sadece onu eve getirmek için gelmişti . Jale'nin babası öyle istemişti çünkü.  Jale bu arada bu kişinin kim olduğunu çok merak ediyordu ama onun Ferit olmadığını anlamıştı. Feritle aralarındaki şey arkadaşlıktan öte değildi çünkü. Bu gizemli kişi ise çok başkaydı.Bu aralarındaki hissettikleri şey neydi öyle? Elektrik çarpması gibi desen değil, yoğun bir elektrik akımı geçmişti sanki vücutlarından. Ama kimdi bu, nerden çıkmıştı bu his şimdi durduk yere. Jale'nin kafası oldukça karışmıştı . Hala karanlıktı oda . İkisi de sanki bu anın büyüsünü bozmak istemiyor gibi hiçbir şey yapmıyorlardı ışığı açmak için. Jale durumun büyüsünden kendini ilk kurtaran oldu ve bu gizemli şahısı kendisinden olabildiğince itti.  

Hemen lambayı açtı. Ve onu ,az önce bir anda gelip elinden şişeyi alan bu kişiyi gördü. Bu , grubun Kumralıydı. Yani Serkay. 

Serkay dedi şaşırarak , ama Ferit gelecekti babamla öyle konuşmuştuk. Seni beklemiyordum dedi. 

Evet ya son anda Ferit'in işi çıktı bana söyledi seni alabilir miyim diye ben o yüzden geldim . Ama pek sevinmişe benzemiyorsun istemezsen gidiyorum dedi şakayla karışık bir sitemle.  

Jale şu zamana kadar Serkayla diğerleri gibi çok samimi olmamıştı ama az önceki durumdan sonra onla aralarında bir şeyin olduğunu hissetmişti. Yani Serkay'ın düşündüğünün tersine onun gelmesi o kadar da mutsuz etmemişti Jale'yi. 

Yok ya öyle değil sadece şaşırdım karanlık olduğundan korktum bir de yoksa ... dedi ve cümlesinin devamını getirmedi. 

Serkay : Neyse o zaman hadi büroyu kapat da eve bırakayım seni.

Jale büroyu kapattı ve eve gitmek üzere Serkay'ın aracına bindiler. 

Gece baya ilerlemişti. Yolda onlardan ve birkaç arabanın haricinde kimse de yoktu. Durumdan rahatsız olan var mıydı peki? Jale? 

Daha önce onu sadece gruptan bir arkadaşı olarak görüyordu. Bugüne kadar da hiç aralarında bir şey olmamıştı . Serkay da ne bu minvalde bir imada bulunmuştu ne bir davranışta.  Ama kader denilen şey buydu herhalde diye düşündü Jale, yanındaki yakışıklıya bakarken....

Serkay? Uzun zamandır ilk hoşlanmayla başlayan sonrasında tek taraflı aşka dönüşen bu hissi nasıl olmuştu da saklayamamıştı. Nasıl olmuştu da bir anda kendini Jale'nin büyülü kokusuna kaptırıvermişti? Bu sorulara cevap vermek için şuan belki de çok geçti. Jale her şeyi anlamış olabilirdi.

 Arabada giderken gittikleri yerlere Ay'ı da götürüyorlardı.Ay da tıpkı masallardaki gibi bu iki genci ve zamanın getireceklerini izliyordu...






SENORİTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin