•iki

262 42 30
                                    

Guns N' Roses - Patience

- Dudaklarının arasındaki zehiri kıskanıyorum

"Seni görmediğim günler bir çakır diken büyüyor gözbebeklerimde."

Bugün üstümde anlamsız bir huzursuzluk ve biraz kırgınlık vardı

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Bugün üstümde anlamsız bir huzursuzluk ve biraz kırgınlık vardı. Sessiz evimde tek duyduğum açık olan televizyonun sesi ve iştahsızca hazırladığım yemeğimin bulaşığını yıkadığım suyun sesiydi.

İşim bittiğinde ellerimi silip çıplak ayaklarımı sürüyerek balkona çıktım, kollarımı demire yaslayıp sigaramı yaktım. Boş balkonda gözüm onu ararken usulca üfledim dumanı, daha uyuyordu sanırım. Çalışırken erken kalkmaya alışık olduğumdan muhtemelen ondan önce uyanıyordum. Son zamanlarda işsiz olduğumdan sıkıcı geçiyordu günlerim, onu gördüğüm anlar hariç.

Aşağıda gelen geçen insanlara ilgisizce bakarken fark ediyorum ki benim tüm dünyam o olmuş. Min. Ben kalabalığı pek sevmem ve onun da sevmediğine eminim. Toplasan birkaç tane arkadaşım anca vardır. Arkadaştan ziyade sıkı dostumdur onlar o yüzden başkasına ihtiyaç da duymam. Onu kendi çapımda tanıyana kadar böyle düşünüyordum en azından, tüm dengemi alt üst edip bu kocaman şehirde onu görmedikçe yalnız hissetmeye başlamıştım.

Geldim, uyuyamadığım bir gece buraya çıktım ve o ihtiyaç duymadığım tüm şeylere muhtaç etti beni. Bu kadar güzel olunur muydu? Gördüğüm en güzel insandı, bunu öylesine söylemiyordum, hüzünlü gözleriyle bile gördüklerimin en güzeliydi. Kıytı köşede bir mahallede, çok da lüks olmayan bir dairede benim için büyük bir huzurun yaşadığını kim söylerse söylesin inanmazdım.

Öyle ilk görüşte aşka falan da inanmazdım ancak hiç tanımadan da sevebiliyormuş insan. Onu tanımıyorum ancak Tanrı şahit asla kafamda uydurduğum bir kalıba sokmadım onu. Gözlerine çok baktım mesela, hiç yakından görme fırsatım olmadı ama en çok da gözlerine baktım. Bazen kitap okumaya çıkıyor, yanına kurşun kalem getirip satırların altlarını çizdiğini görüyorum, izlemekten hiç usanmıyorum. Karanfillerine bakışını izliyorum, ince ruhlu bir adam. Çok nadir gülüyor, belki micazı sert biraz ancak çok da güzel gülüyor, kahkahalar yakışır ona.

Gördüklerimi tuttum zihnimde sıkıca, ne olmasını istediklerimi ekledim ne de bunu beğenmedim deyip bir hareketini sildim. Olduğu gibi yaşayıp gidiyor benimle beraber, her gün yeni bir parçasını ekliyorum bendeki ona, şikayetçi de değilim ama kızıyorum bazen. Tüm gece ondan ve benden başka kimse olmuyor balkonda, insan hiç etrafını bakmaz mı? Çok mu küçüğüm ondan mı görmüyor beni?Belki bundan sonra biraz daha öne çekerim sandalyemi, sonuçta kaybedecek hiçbir şeyim yok.

Sigaramı söndürüp aynı uyuşuklukla mutfağa geri döndüğümde yine üst kattaki amcanın sesini duydum. Koşar adım balkona çıktığımda aşağı bakıp biriyle konuştuğunu fark ettim, o'ydu. Sabahtan beri üzerimden gitmeyen halsizliği alıp götürmüştü.

suskun: yoonminKde žijí příběhy. Začni objevovat