•bir

709 54 37
                                    

Artic Monkeys - 505

- Senin yüzünden değil, senin için başladım sigaraya.

Hangi yıl olduğu bilinmez ancak mektupların evlere geç ulaştığı bilinir. Bir mahallenin en kıytı sokağından bir fısıltı duyulur her gece, bir çığlık...

"Gözlerin kaç gece eder?
Dudakların kaç karanfil?"
8.8.20

Balkonuma çıkıp karşıya doğru baktım, daha gözükmüyordu erken mi çıkmıştım? Tam bu saatlerde sandalyesine oturup ince parmaklarına sigarasını yerleştirip gece boyu otururdu sessiz sedasız

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Balkonuma çıkıp karşıya doğru baktım, daha gözükmüyordu erken mi çıkmıştım? Tam bu saatlerde sandalyesine oturup ince parmaklarına sigarasını yerleştirip gece boyu otururdu sessiz sedasız. Bense sohbet ediyordum onunla, konuşmuyorduk, gözleri bana değmiyordu, dahası tanımıyordu beni ama evet, sohbet ediyordum onunla. Her hareketini izliyordum tek bir ayrıntısını gözden kaçırmaktan korkar gibi. Madem sohbet ederek öğrenemiyorum onu, ben de bedenini izleyip öğrenirim deyip avutuyordum kendimi.

Bazen elinde mavi bir kupayla çıkıyordu sanıyorum ki çay, kahve de olabilir bunu tam olarak anlayamadım daha. Ben kahve severim ve umuyorum ki onunla olan ortak noktamdır bu. Beni bilse deli der eminim bu düşündüklerime ancak onunla ilgili olan her şeyi öyle çok büyütüyorum ki bu da hep çok değer verdiğimden. Başta bana da korkutucu geliyordu, insan bu kadar çabuk sever, bağlanır mıydı? Hâlâ cevabını bilmiyordum ama umurumda da değildi, artık korkutucu gelmiyordu.

Güzel, çok güzel, onu sevmek, güzelliğini izlemek, gecenin ortasında bembeyaz teniyle tam karşımda durması... Onu bilmemek bile güzel.

Adını daha öğrenemedim, bu beni çok üzüyor ancak yakında öğreneceğim. Geçen gün üst kattaki amcanın ona Min diye seslendiğini duydum. Gülerek bir şeyler konuşuyorlardı ancak salonun camından görmüştüm, balkona koşarken düştüğümden ben gelene kadar çoktan içeri girmişti. Tam seçemesem de derin bir sesi vardı ve Min sanıyorum ki soyadıydı, bir günde hakkında iki şeye şahit olmuş sayılırdım ve itiraf ediyorum ki sesinin tınısını unutmamak için sürekli zihnimi zorlayıp yastığıma çığlıklarımı bıraktım.

O günden sonra bir hafta boyunca neredeyse tüm gün mutfakta oturdum ve tekrar yaşlı adamla konuşmasını bekledim ancak geceler haricinde hiç çıkmadı. O bunak herifi kıskanacağım aklımın ucundan bile geçmezdi ama biraz sıyırmış durumdayım o yüzden azıcık sevmiyorum o amcayı.

O hep üzgün gibi, gözlerinde bir keder büyüyor günden güne. Birkaç gece ağladığını bile görmüştüm ve bir keresinde kapısının önüne geldiğimi hatırlıyorum ama zili çalacak cesareti hiç bulamadım kendimde. Onu neyin üzdüğünü deli gibi merak ediyorum ancak çok büyük gelişme olduğunu da söylemem gerek. İlk zamanlar, buraya yeni taşındığımda çok daha kötüydü, yaklaşık iki haftadır biraz daha toparlamıştı sanki. Dışarı çıkıyor, komşularla daha sık konuşuyordu.

Bir de yeni saksılar aldığını görmüştüm, yine karanfiller ekecekti sanırım. Kısacası daha iyiydi işte ancak geceleri için aynı şeyi söyleyemiyorum çünkü sigarayı hâlâ çok içiyor.

suskun: yoonminWhere stories live. Discover now