•on üç

133 31 8
                                    

Ben Cocks - So Cold

- Ve çok üşümüş hissediyorum, bu ev artık yuva gibi hissettirmiyor.

Gitme, sana zamanı getireceğim.
Zamanın bittiği yerden.

İhtiyarın elime tutuşturduğu kupadan çıkan dumanı izliyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

İhtiyarın elime tutuşturduğu kupadan çıkan dumanı izliyordum. Bir kat aşağıda yatırıp üzerini örttüğüm adama dönmek ve yanına ilişmek istiyordum, kokusunu aldığımda gözlerimi titrekçe kapatmak istiyordum...

"İçsene oğlum." İhtiyarın sesini duyduğumda başımı kaldırdım, ağır ağır gelip tekli koltuğuna oturduğunda çayımdan bir yudum aldım.

Bu sabah sebepsiz yere bana bağıran adamın sesi kulaklarımda çınlıyordu. Min Yoongi'nin gözlerinde öfke görmek dumura uğratmıştı beni. Saniyeler içinde ise göz bebeklerinin titrediğine şahit olmuştum, yaklaşıp serçe parmağımı tutarak özür dilemişti. Asıl şaşırdığım nokta ise onun benden daha çok şaşırmasıydı, sanki ne yaptığının farkında olmuyordu. Ona sorun olmadığını, biraz daha uyuması gerektiğini söyleyip yatırmış ve duramadığımdan soluğu ihtiyarın kapısında almıştım. Hâlâ şaşkındım, anlamıyordum. Muhtemelen bir anlık sinirdi ve bu kadar düşünmem yersizdi ancak birinin her daim gördüğünüz hâlinin aksine yeni bir tarafını gördüğünüzde alışmak zor oluyordu.

İhtiyarın hâlimi gördükten sonra sorularına dayanamayıp üstünkörü bahsetmiştim. O da yalnızca benim için bir bardak çay hazırlamıştı. Bilmiyorum, belki de ihtiyacım olan buydu.

"Jimin," dedi arkasına yaslanıp bastonunu bıraktığında. "Sana bir şey anlatacağım." Oturduğum yerde ona doğru dönüp bir bacağımı toplayarak başımı salladım ve çayımdan yeni bir yudum aldım. "Çok uzun zaman önce okuduğum bir şey vardı, şimdi sen böyle konuşunca aklıma geldi." Kendi bardağından da bir yudum alıp ellerini karnında birleştirdi.

"Çok ünlü bir yazar sürgün yıllarında, hapishanedeki bir köpeği gözlemlemeye başlar. Köpeğin, yanından geçen her mahkum tarafından tekmelendiğini görür. İlginç olan, köpeğin mahkumlardan kaçmaması ve yanına bir mahkum yaklaştığında otomatik olarak eğilerek tekme pozisyonu almasıdır. Köpeğin yanından geçen her mahkum otomatik olarak köpeği tekmeler."

İhtiyarın dingin bir sesi vardı, onu dinlemeyi seviyordum bu yüzden tüm dikkatimi anlatacaklarına vermiştim. "Bu ünlü yazar da bir gün köpeğin yanına yaklaşır ve başını okşamaya başlar. Köpek bir süre şaşkın şaşkın ona baktıktan sonra, hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlar." Elimdeki bardağı daha sıkı tutup gözlerimi gri ve yeşilli desenleri olan halıya diktim. "Önüne gelen mahkumun tekmelediği köpek, o günden sonra nerede yazarı görse kaçar ve ona bir daha asla yaklaşmaz." Gözlerimi kapatıp dudaklarımı dişledim.

İhtiyar, "Anlıyorsun, değil mi?" Diye sorduğunda dolu gözlerimi yüzünü çevirip başımı salladım. Anlıyordum, maalesef ki anlıyordum. İhtiyarın gözleri de dolu dolu olmuştu, belki de böyle bir hikayeyi hayatı boyunca kimseye anlatmamayı dilerdi.

suskun: yoonminWhere stories live. Discover now