8.Bölüm

211 22 0
                                    

Alaz
Gözlerimi araladığımda bembeyaz bir yerdeydim. Aras beni göndermeye çabalamıştı ama sanırım başaramamıştım. Hiçbir acı hissetmiyordum. Başımı oynatmaya çabaladım; beceremedim. Derinden gelen bir alarm sesi kesik kesik duyulurken elimin üzerinde bir elin sıcaklığını hissedip gözlerimi açtım. Görüntü bulanık olsa da kardeşimin adımı söyleyen sesini tanıdım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı, hem sevinç hem keder vardı gözlerinde. Bakışlarımız çarpışıp ikimizin de gözleri dolmaya başladığında elimi tuttu, diğer eli ile saçlarımı okşadığında sıcaklığını hissettim.
"Beni bırakıp gittin zannettim abi" dedi ağlamaklı bir sesle.
"Bırakmıştım..." dediğimde kendi sesimi duyduğuma hiç bu denli sevinmemiştim. Yerlerin ve göklerin yaratıcısı Rabbim beni yanına almıştı ama her ne olduysa bir mucize gerçekleşmiş ve geri gelmiştim. Yaşadıklarımı kardeşime de anlatmak arzusuyla zar zor çıkan sesimle, "O geldi Ayaz" dediğimde birkaç saniye kara gözleri gözlerimde takılı kaldı. Kimi kastettiğimi anlamış gibi başını salladı.
"Aras geldi ve beni geri gönderdi" dediğim anda gözlerinden akan yaşlar hızlandı, elini dudağının üzerine götürüp kendini engellemeye çalıştı. Ama beceremedi, içinden geldiğince hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Abi..." dediğinde ben de katılarak ağlamaya başladım. "O geldi Ayaz, yemin ederim ve bana 'Geri dön' dedi" dediğimde başını kaldırdı, acı bir tebessümle, "Biliyorum, ambulanstaki doktor ve hemşire 'Aras' diye sayıkladığını söyledi" diyerek benim de gözyaşlarımın akışını hızlandırdı. "Abim 'Ayaz bensiz kaldı, sensiz kalmasın' dedi" diye elini uzatıp alnımdan saçlarıma doğru uzandı.
"Kazaydı Alaz, onun gidişi de seninki gibi kazaydı. Senin süren dolmadı, onunki dolmuştu ve gitti ama bizi bırakmadı. Bunu kabul et artık..." dediğinde sözlerini tekrar ettim:
"Bizi bırakmadı. Ben de bırakmadım" dediğimde kardeşim boynuma sarıldı. Hem gözyaşı akıtıyor hem de "Beni bırakmadın" diyordu. Yaşadığım korku yerini ızdıraba bırakmıştı. Şimdi de hem mutlu hem üzgündüm. Geri geldiğim için mutlu, Aras'ı orada bıraktığım için üzgün... Onu hiç affetmemiştim, gittiği için hep suçlamıştım. Şimdiyse bana sarılan kardeşimle kalma şansı verildiği için Allah'ıma şükrediyordum. Aras'ın gidişi bir kazaydı ve takdiri ilahiydi. Bunun önüne kimse geçemezdi.
Birkaç dakika sonra ikimiz de biraz rahatlayınca, "Şuursuz, boynumu o kadar sıkıyorsun ki öldüreceksin beni. Hem söyle bakalım, bir araz kaldı mı ya da herhangi bir sorunum var mı?" diye sordum. Boynumdan yavaşça ayrıldı ve yüzüme baktı. Gözlerini kısarak, "Bir daha sünnet olacaksın, bir de dalaksız kaldın" diye yanıt verdi. Şaka yaptığını düşünerek tam gülecekken gayet ciddi bir yüz ifadesiyle konuştuğunu fark ettim. Ağrısa da boynumu hafifçe kaldırıp, "Sünnet mi? Ne sünneti dana? Hem dalağıma ne oldu lan?" diye tereddütle sordu."Ciğersiz, dalağını patlatmışsın, pipide de ufak bir sıkıntı var ama doktor kullanabileceğini söyledi, birkaç test yapacaklar ama sıkıntı yok gibi..." diye şakacı bir üslupla cevap verip sonrasında da gülmeye başladı. Sinirleniyordum o da bunu anlamış olacak ki birkaç saniye sonra sustu.
"Ameliyat falan oldum mu peki?"
"Oldun, iyisin merak etme; biraz dinleneceksin, sonra eve gideceğiz."
"Aman iyi, işlerim aksamasın; hafta sonu toplantılarım var."
"Alaz, sen iki gündür uyuyorsun, yani bugün çarşamba. Doktor da on-on beş gün kadar dinlenmen gerektiğini söyledi."
"Harbiden mi?"
"Harbiden..."
"Benim yaptığım kaza yüzünden birine bir şey oldu mu peki?"
"Hayır abi, senden başka kimsede büyük bir hasar yok. Karşı yola geçtiğinde sana çarpan arabadaki şoförün kolu kırıldı. Önüne atladığın kamyon şoföründe de maddi hasar harici bir şey yok..." dediğinde kimseye manevi bir hasar vermediğime şükredip büyük bir rahatlık duydum.
"Suç benim, her ne gerekiyorsa yap aslanım; arabanın lastiği patladı ve adamın önüne kırdım. O da bana çarptı mecburen, arabanın kontrolünü kaybedince de bariyerlere vurup karşı yola geçtim. Hepsi benim suçum..." dedim.
"Tamam, sen şimdi bunları hiç düşünme; iyi ol, gerisi bende merak etme" dedi.
Demek hayatımdan gittiğimin farkında olmadığım iki gün vardı. Nefes aldığım ama kendimde olmadığım zamanlarda ailemin ne büyük bir korku yaşadığını kardeşimin ağlayışlarından anlamıştım. Doktor tarafından daha fazla zapt edilemeyen annem, kardeşimin önce girmesine izin vermişti. Ama artık annemi ve babamı görme zamanıydı. Onlar içeri girmeden önce biraz daha toparlanmak için derin derin nefes aldım. Açılan perdelerden bana gülümseyen anneme göz kırptım. İşi şakaya vurursam annemi ayakta tutabilirdim. Babamın bembeyaz yüzünü fark ettiğimde kendimi zorlayarak elimi kaldırıp parmaklarımı salladım.
"Gel Nergis Hanım gel, bana sünnet düğünü yapamamıştın artık ikincisine kısmetmiş" dediğimde başını onaylamaz bir ifade ile sallayarak yanıma yaklaştı.
"Çok komiksin Alaz... Dosyan kabarıyor, haberin olsun" deyip elini babama uzattı. Yatağa yaklaşan babama uzun uzun baktım, bu iki gün onu epey yormuş olmalıydı; gözlerinin altı mosmor, yüzü bembeyazdı.
"Dua et dosyam hep kabarık olsun Nergis Hanım..." deyip göz kırptıktan sonra gülümseyerek babama döndüm, "Doğru değil mi baba?"
"Amin annem..."
Babamda ses yok, görüntü vardı; o da pek sağlıklı bir görüntü değildi. Göz göze geldiğimizde içini rahatlatmak için, "İyiyim baba..." dedim.
Başını sallarken uzun süredir gözlerinde görmediğim gözyaşı yanaklarından akıp gitti.
"İyi ol babam, ikiniz de hep iyi olun. Zamanınız bizden önce dolmasın..." dedi. Bu bir babanın isyanı değil ama yaşadığı acıya dair tecrübesiydi. Canı yanmıştı ama sağ salim karşısında olmam içini rahatlatmıştı. Kapı açıldı ve iki hemşire içeri girip serumumu değiştirdi. O sırada odaya giren Caner, dinlenmem gerektiğini söyleyerek bizimkileri dışarı çıkarmıştı.
Caner olduğum dalak ameliyatı ve aldığım darbelerle ilgili bilgi verirken test yapılması gereken bir durumdan bahsedince tedirgin olmuştum. Aldığım darbe sonucu testislerim zarar görmüştü. Belki asla bebek sahibi olamayabilirdim bunun düşüncesi bile içimi burkmaya yetmişti. Bu yüzden testi bir an önce yapmalarını rica ederek bu konuda uzman olan doktorun incelemesinin sonucunu korkuyla beklemeye başladım.

AŞKIN RENKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin