2.Bölüm

365 28 1
                                    

Alaz

Dayımın nikahı nedeniyle abim için çok önemli olan, İzmir'deki son yarışını izlemeye hiçbirimiz gidememiştik. Nikah kıyıldıktan sonra yeni evli çift tebrikleri kabul ederken babamın telefonla konuştuğunu ve endişeyle dışarı çıktığını gördüm. Birkaç dakika içinde dönmediğini fark edince arkasından gittim. Elini koridordaki duvara dayamış, sanki ayakta kalmaya çalışır gibiydi. Adımlarımı hızlandırarak yanına gittiğimde varlığımı fark edip başını kaldırdı. Yaşlı gözlerini gördüğümde telaşla "Baba ne oldu?" diye sordum.
Başını iki yana sallarken derin bir nefes aldı. "İzmir'e gitmemiz lazım" dediğinde sebebini sormaya korkarak yüzüne baktım.
"Abini almaya gitmemiz lazım..." dedi sadece.

Dün bu felaketin başımıza geldiğine inanamazken şimdi Zincirlikuyu'ya doğru yol alıyorduk. Kahrediyordum; kaderime, abimin kaderine, ailemizin kaderine, her şeye...
Cenaze namazından önce son abdest için oğlunu yıkarken hiç ağlamadı babam. Sanki bir bebeği kundaklar gibi nazik ve yavaş hareketlerle dayımla kefene sardı abimi, yüzünü örtmeden evvel de defalarca öptü. Gasilhaneden çıkarken sendeleyince destek olmak için koluna girdim. Başını çevirip titreyen elini yanağıma koydu. Ağlamaktan çatallaşan sesiyle "Size bir şey olmasın oğlum" dedi.

Gökyüzü gri bulutlarla kaplıydı. Evren bile isyan ediyordu abimin genç yaşta gidişine. Babam ellerini birbirine bağlamış, mezarın başında oğlunun defnedilişini beklerken teyzem de Ayaz'ı omuzlarından tutuyordu. Ne büyük çaresizlikti abimin arkasında bıraktığı bizler için o gün... Ayakta zor duran anneme destek olan dayımla göz göze geldim. Akrabalarımız ve yakın arkadaşlarımız bembeyaz kefene sarılı bedeni hocanın duası eşliğinde o karanlık çukura yerleştirirken acı bir yakarış duyuldu. Herkes gibi ben de başımı sesin geldiği yöne kaldırdım, Dila'ydı. Arkadaşı Eylül kolundan tutuyordu, narin yüzü bembeyazdı.
Babama baktım; dudaklarını birbirine kilitlemiş, başını hafifçe sallayarak gözyaşlarını akıtıyordu. Dila'nın sesli ağlaması ile duraksayan Hoca duaya kaldığı yerden okumaya devam etti. Talkın edilmek için üstünün örtülmesi gerekiyordu. Elimi uzatıp son kez onu hissetmek adına kalbinin üzerine bıraktım avcumu... Bedeni, ruhum gibi buz tutmuştu. Artık atmayan yüreği nasıl da tüm sevdikleri için çağlardı. Gözyaşları arasında mezarın içinden çıktık. Toprak atılmaya başlanacağı sırada babam uzatılan küreğe bakakaldı bir süre... Yapamayacaktı, ben de yapamayacaktım. Ayaz, teyzemin elinden bir anda kurtulup babama uzatılan küreği büyük bir adam gibi ellerine aldı. Hıçkırarak ağlarken Aras'ın üzerini örtmeye başladı. Yine Dila'nın "Üşür o. Ört, hemen ört; üşür o, ört..." diyen sesi duyuldu.
Gücünün el verdiği ölçüde küreğe aldığı toprağı, kimseye fırsat vermeden atmaya başlayan Ayaz'ın yüreği bu acıyı kaldıramadı; bedeni ayakta durabilmek için küreğin sapına dayandı. Ama titreyen elleri kayıp, avuçları yere vurduğunda annemin herkesin içini dağlayan feryadıyla arkama döndüm. Dayım tutuyor olmasına rağmen dizleri üzerine yığıldı. Annemi o hâlde görmek babamı yıksa da toprağa eğilmiş kardeşimi kucaklayıp ona doğru yaklaştı. Ayaz'ı annemin kollarına bıraktıktan sonra üçü sarılıp birlikte ağlamaya başladı. Bu sırada arkamda duran Dila da kendi kendine, aralıksız konuşuyor, "Üşür o, üşür..." diyordu. Ağlayışlar, acı dolu sözler beni çıldırtmak üzereyken kardeşimin ellerinden kayan küreğe uzandım. Tam toprağa daldıracağım sırada elime uzanan buz gibi elin sahibine baktım.
"Yapma..." dememe rağmen küreğin sapını tutan ellerimiz birbirine değdi. Gözyaşları, mırıldanışları beni duymasına engeldi. Küreği toprağa her daldırışımızda biraz daha titriyordu bedenlerimiz. Acının tarifsiz olduğu bir andaydık. Ben abimi gömüyordu o da sevdasını... Bir anda bedenime yaslanan ağırlığında ters giden bir şeyler olduğunu anladım. Eli boşluğa düşer gibi salındığında küreği bırakıp düşmek üzere olan Dila'yı kolunun altından yakaladım. Bir adım geri atarak bedeninin bedenime yaslanmasına izin verirken gözleri kapalı bir şekilde "Gitti o, gitti..." diye inledi. "Beni bırakıp gitti, beni bırakıp nasıl gitti?" dediğinde saçlarındaki elimi boynuna yerleştirdim. Başını göğsüme yaslarken omzumu tuttu.
Birçok dertle, bir çok yükle ezilebilirdi insan ama ayakta kalmak zorunda olduğu sınavları da vardı. Benim için de şu an hayatımın en büyük sınavıydı. Ya ayakta kalacaktım ya da yenilip kendimi bırakacaktım. Sarıldığım narin bedenle ağlayan insanların arasından geçip taş yola çıktığımızda abimin mezarına son kez baktım. Onu orada, o kocaman yalnızlıkta bırakmak mı zordu yoksa hayatımın onsuz zamanlarına doğru yol almak mı?
Dila "Beni bırakma..." diye yakarırken yürümeye devam ettik. "Beni bırakma..."
Bunu abime söylediğini adım gibi biliyordum. Caner koşarak arabanın arka kapısını açtığında artık ne dizlerimde ne kollarımda ne de yüreğimde derman vardı. Sıkı sıkı sarıldığı arabaya bindirmekte zorlansam da koltuğa oturttum. Gözlerini araladığında, "Beni bırakma..." dedi tekrar. Ellerine uzandım, ne söyleyeceğimi bilemeden yüzüne bakarken onu avutmanın ne denli zor olacağını biliyordum. Sağ elimle boynunu tutup dudaklarımı alnına yaklaştırdım, "Bırakmayacağım, söz bırakmayacağım" dediğimde omzumu tutan eli çözüldü, pelteleşen bedeni kendini daha da bıraktı. Başını arkaya yasladıktan sonra gözlerini kapadı. Derin bir nefes alıp arabanın içinden çıktığımda kapıyı ittim. Bu sırada şoför mahalline geçen Caner motoru çalıştırdı. Yavaşça yol almaya başlayan aracın arkasından bakarken hepimizi bekleyen zor günlerin yakıcılığı boğazımda düğümlendi.
Gözyaşlarımı silip mezarın başında duran annemin, babamın ve kardeşimin yanına gittiğimde hoca talkın duasına başladı. Abime kabir sualinde vermesi gereken doğru cevapları söylüyordu. Hoca, babama baktığında defin işleminin bittiğini anladım. Karanlık çukurda yalnız kalan abimin mezarına eğildim. Bizi erkenden bırakıp gitmesine sebep olan motor tutkusu yüzünden kızgındım ve bu tercihi için de onu hiç affetmiyordum. Peki, insan affedemediği birini nasıl bu denli severdi? Dudaklarımdan dökülen son sözler "Allah'a emanet ol abi" oldu.

AŞKIN RENKLERİWhere stories live. Discover now