KİOM 5

267 28 6
                                    

Selaam :) iki üç gündür bilgisayar abim tarafından rehin almış durumdaydı :d hiç geçemedim dolayısıyla bölüm de yazamadım kusura bakmayın keyifli okumalarr :*

Sıkıcı bir iki saat sonunda hoca bizi serbest bıraktı. Burada dersler iki saatmiş. Ne güzel lisede kırk dakikaydı şimdi ise üç katı. Ece ile beraber biraz hava almak için dışarıya çıktık. Bir banka oturduk. Oturduğumuz yerin çarprazında büyük bir kalabalık vardı. Ece meraklı gözlerle bana bakıp konuşmaya başladı.

" Hadi gidip bizde bakalım ne olmuş?"

" Gerek yok ya boşver. Hadi sınıfa çıkalım."

" Tamam  " dedi ve sınıfa doğru gitmeye başladık. Sınıfa doğru giderken kalabalığı incelemeye başladım. Kavga eden kişi oydu. O yanımda uyuyan çocuk. Bir an gözgöze geldik ama o hemen önüne döndü. Kavga ettiği çocuk ise bizim sınıftandı. Acaba neden kavga etmişlerdi? Bunu öğrenmem gerekiyordu. Ya da neden öğreneyim ki beni ne ilgilendir? Ece ile sınıfa çıkıp herzamanki yerimize oturduk. Ece'nin kavga eden kişileri görünce birden yüzü düşmüştü nedense. Ona sormadım. Canı isterse anlatırdı. Zaten daha samimi değildik. Tanışalı daha bir gün bile olmadı. Ardından başka bir hoca sınıfa girdi ve kendini tanıtttı. Daha sonra da ders işlemeye başladı. Ben de derse odaklaıp notlar almaya çalıştım. Sonunda ders bitti. Ece çıkışta işim var deyip beni beklemeden gitti. Bende eşyalarımı çantama koyup dışarı çıktım. Kampüsün çıkışına vardığım zaman Ece'yi birisiyle konuşurken gördüm. KOnuştuğu kişinin yanımda uyuyan çocuk olduğunu görünce gözlerim ister istemez kocaman açıldı. Ece ona bağıra bağıra birşeyler söylüyordu. Sessizce yaklaşıp onları dinlemeye başladım.

"Hayır Derin ! Annem okulda olay çıkmaması için bin kere uyardı ! "

"O senin annen tamam mı? Benim değil ! "

" Babanın bunları bilmesini çok istiyorsun sanırım ? " diye bağırdı Ece.  Ama adını yeni öğrendiğim yanımda uyuyan çocuk yani Derin ona cevap vermeden okuldan çıktı. İsmi Derin'miş. İsmi gibi bakışları da çok derin. Keskin bakışları var. Çenesi, burnu , gözleri kısacası yüzünün her tarafı orantılı bir şekilde kusursuz. Çok güzel bir çene yapısı var. Gözleri uzaktan siyah gibi duruyor. Yakından dikkat etmediğim için fazla inceleyemedim. Dudakları kalın. Ama çok değil. İyi de bunlardan bana ne ?İşim gücüm yok burada onun yüz hatlarının kusursuzluğunu düşünüyordum. Allah bizden almış ona vermiş yapıcak birşey yok. Ardından Ece de onun peşinden gitti. Tahmin ettiğim kadarıyla Ece ve Derin üvey kardeş. Adının Derin olduğunu öğrendiğim omuzumda uyuyan çocuk babasından korkuyor olmalı. Kafam iyice karıştı. Birbirlerinden o kadar farklılardı ki. Ece sıcakkanlı , arkadaş canlısı biriyken Derin'le konuşmaya çalıştığım zaman cevap bile vermemişti. Ama giyinişleri kesinlikle aynıydı. İkisi de baştan aşağıya siyah giyinmişti. Bende okuldan çıkıp sahil kenarına gittim. Beni sakinleştiren şeyin yanına , denize. Bu sefer banka değil de denizin yakınına kumlara oturup ayakkabılarımı çıkarıp ayaklarımı denize doğru uzattım. Denizi izlemeye başladım. Herzamanki gibi sakince ileri geri hareket ediyordu ve herzamanki gibi yine bana huzur veriyordu. Daha sonra yanıma birisi oturup benim gibi ayaklarını suya uzattı. Dönüp kim olduğuna baktım. Üvey babam. Burada ne işi vardı ki? Yoksa beni mi takip ediyordu? Yok canım o kadar da değil. Değildir yani. Bana doğru dönüp konuşmaya başladı.

"Bak kızım , direk konuya giricem. Biliyorsun böyle konuşmaları pek beceremem ama durum ciddi. Yapmak istemediğini biliyorum ama buna mecburusn , mecburuz. Malları teslim edemediğimizi biliyorsun. Malları teslim edemediğimiz için adamlar bi<den yüklü bir miktar para istedi. Annenle ben hesabımızdaki paranın hepsini verdik. Ama bu yeterli olmadı. Adamlar bizi arayıp bir teklifte bulundular. Bu teklif seninle ilgili. Seni Ankara'ya çağırıyorlar. Orada adamlarının birkaç mal teslim işini yaparsan bütün borcumuz silinecek ve verdiğimiz paraları geri verecekler. Sana söz veriyorum bundan başka asla daha bu işlere bulaşmayacaksın ama bunu bizim için yapar mısın? " dedi.

Üvey babamı ilk defa bu kadar telaşlı görüyordum. Galiba durum sandığımdan daha ciddi. Yapabilirmiydim ki? Bu işleri bırakalı altı ay olmuştu. Tecrübesizdim artık. Ama o kadar yaptıysam bir kere daha yaparsam bir zararı olmaz herhalde. Bir süre dönüp ikimiz de denizi seyrettik. Ardından ben babama dönüp konuşmaya başladım.

"Ne kadar sürecek?"

"İki hafta."

"Peki okulum? "

"Devamsızlık süren uzun olduğu için sorun olmayacaktır."

"Peki. " dedim. Babam yüzünde şaşkın bir ifadeyle tekrar konuşmaya başladı.

"Ne yani , şimdi sen kabul ettin mi? "

"Evet baba." Bana sıkıca sarıldı. Bende ona sarıldım. Evet babamın bana çok kötülüğü olmuştu ama ben onu yine de seviyorum. Beni bu işlere sürükleyen hep o olmuştu. Annem de yandaşı tabi ki. Ama onlar beni gerçekten seviyorlar. Ya da bana öyle geliyor. Herneyse ya. Ama ben iyi biri olmaya çalıştıkça kötülük beni daima daha çok dibe batırıyordu. Şimdi de olduğu gibi. Ben kurtulayım derken kendim yine herşeyi batırıyordum. Sonuçta onlar benim üvey de olsa ailem. Beni bu zamana kadar iyi de olsa kötü de olsa onlar yetiştirdi. Gerçek ailem doğar doğmaz sokağa attıkları için onlar zerre umurumda değil. Gerçek ailem beni doğar doğmaz sokağa attıkları halde hiç tanımadığım , bilmediğim insanlar beni büyüttü. Bu günlere getirdi. Beni gerçekten sevdiklerini düşünüyorum. Belki yanlış düşünüyorum ama bir kere de benim onlar için birşey yapmam gerekirdi. Onları mutlu etmem gerekmez mi? Aslında bu da bir iyilik sayılabilir. Kötü olan bir iyilik. Ama sonuçta bir iyilik. Belki de beni gerçekten en dibe çekecek olan bir iyilik...

Selaaam :) Güzel bir bölüm oldu. Bölümler kısa farkındayım ama bu bölümden sonra artık asıl olaylar başladığı için bölümler de uzun olacak. Vee multimedia DERİN :D Okuyanlar vote verip yorum yaparsanız çok sevinirim. Çok çok öptüm :* Bölüm şarkısı en sevdiğim şarkılardan biri MAJESTE - AŞK DEDİĞİN 

KÖTÜLER İYİ OLABİLİR Mİ? #Wattys2015Where stories live. Discover now