KİOM 4

247 25 2
                                    

Selaam :) Güzel bir bölümle karşınızdayım iyi okumalar . Okuyanlar vote verip yorum yaparsanız çok sevinirim :)

Diğer iki gün de aynı sıkcılığında geçti. Nihayet okul başlıyor okul da başlamasa üvey annem ve üvey babamın tartışmalarını çekmek zorunda kalacaktım. Aynanın karşısına geçtim ve saçlarımı düzleştirdim. Üzerime de diz üstünde biten koyu pembe bir elbise giydim. Çantama bir kalem ve defter atıp salona indim. Kahvaltı hazırdı. Masaya oturup biraz atıştırdım. Ardından telefonumu alıp Selin'i aradım.

"Alo Selin okuldamısın?"

"Hayır daha çıkmadım gelirken seni de alıyım mı birlikte gidriz?"

"Tamam olur."

"On dakikaya ordayım." 

"Tamam" diyip kapattım. Dışarı çıkıp Selin'i beklemeye başladım. Üniversite ortamı acaba nasıl? Aslında nasıl olup olmadığı umurumda da değil. Ben çok çalışıp mesleğime kavuşacağım. Gerisi de beni zaten ilgilendermez. Derken Selin'in mini cooperanı görünce o tarafa doğru yürümeye başladım. Arabaya biner binmez bana sarıldı. Alt tarafı üç gün görüşmemiştik. Ama bende ona içtenlikle sarıldım. Selin'i seviyorum çünkü zengin bir ailenin içerisinde yetişmesine rağmen çok doğal bir kız. Yani diğerleri gibi yapmacık hareketleri yok. Herkese kafa tutabilecek bir kız. Moraliniz çok bozuk bile olsa Selin'in yanında mutlu olursunuz. O ne yapıp ne edip sizi güldürmeyi başarabilir. Selin bana doğru dönüp konuşmaya başladı.

"Ee heyecan varmı heyecan?"

"Hayır. Yani biraz. Sonuçta orası da bir okul. Sıkıcı öğretmenler, egolu erkekler ve kendini beğenmiş kızların olduğu biryer olmalı."

"Ov çok iddialısınız Defne hanım."

"Hayır yani muhtemelen öyle biryerdir." dedim ve okula vardık. Okula vardığımız zaman her tarafta bir koşuşturma vardı. Herkes kendi fakültesini bulmaya çalışıyordu. Selin bu üniversiteyi çok istediği için herşeyini araştırmıştı ve neyin nerede olduğunu çok iyi biliyordu. Onun sayesinde kolayca kampüslerimizi bulduk. Birbirine fazla uzak değildi kampüslerimiz. Selin gidince bende kendi kampüsüme girip en arka sıraya oturdum. Sınıf benim eski sınıfımın üç katı  kadar büyüktü. En arka sıraya gidip oturdum. Çantamı sıranın üzerine bırakıp gelenleri izlemeye başladım. Herkes sessizdi. Ama bu sessizliğin bir iki gün süreceğini tahmin edebiliyordum. Uzun siyah saçlı, siyah deri ceketli baştan aşağıya siyah giyinmiş bir kız kapıdan içeri girdi ve benim yanıma gelip oturdu. Bana doğru döndü ve konuşmaya başladı.

"Selam ben Ece."

"Merhaba ben de Defne"

"Hım memnum oldum."

"Bende" dedim. Yeni tanıştığım insanlarla kesinlikle fazla konuşamıyordum. Ece ile de sanırım sohbetimiz bitmişti. Ama o tekrar konuşmaya başladı.

"Iı şey kantine gidelim mi?"

"Peki" dedim ve beraber kantine doğru ilerlemeye başladık. Ben kantini bilmediğim için Ece'nin arkasından onun arkasından ilierliyordum. Kantin de okulun diğer yerleri gibi çok büyüktü. Boş bir masaya geçip oturduk. Ece birşeyler almak için sıraya girdi. Ben de insanları incelemeye başladım. Acaba ne düşünüyorlardı? Keşke zihin okuyabilme gücüne sahip olabilseydim. Ama malesef ki öyle birşey yok. 

Kantin kapısından içeriye doğru siyah gür saçlı, siyah montlu baştan aşağıya siyah giyinmiş biri girdi. Aynı Ece gibi simsiyah giyinmişti.  Bir dakika bu çocuk o gün benim omuzumda uyuyan çocuk değil mi? Evet evet kesinlikle bu o. Kuvvetli bir hafızaya sahibim o yüzden bir kere gördüğüm insanların bile yüzünü hatırlayabiliyordum. Ve bu kesinlikle oydu. Omzumda uyuyan çocuk. O günki gibi yine bakışları çok derindi. Oturduğum yere doğru yürümeye başladı. Bakışlarımı ondan hiç ayırmadım. Farketmiş olmalı ki o da dönüp bana baktı. Ama hiç umursamadan yürümeye başladı. Bir an onun peşinden gitmeyi düşünmedim değil aslında. Ama o beni umursamıyorsa benim de onu umursamam gerekir. Ece elinde birsürü abur cuburla masaya doğru ilerledi. Elindekileri masaya bırakıp karşıma oturdu. Bana bakıp heyecanlı heyecanlı konuşmaya başladı.

"Ya Defne kusura bakma çok sıra vardı seni de o kadar beklettim."

"Hayır hayır önemli değil zaten çok olmadı."

"Ee nasıl buldun burayı?" dedi.

"İyi işte." dedim. Ece önündeki çikolatayı açıp yemeye başladı. Bir tanesini de bana fırlatınca ben de çikolatayı açıp yemeye başladım. Ece ile yaklaşık 45 dakika kadar sohbet ettik. Ama aklım hep o omuzumda uyuyan insanı bakışlarıyla öldüren çocuktaydı. 

"Hadi artık sınıfa geçelim mi? " dedim.

"Tamam Defne. Seni sevdim artık beraberiz değil mi?"

"Olur bende seni sevdim zaten ama bir konuda anlaşalım çikolataları çok hızlı yemezsen süper olur. "

İkimizde gülerek sınıfa doğru yürümeye başladık. Yine aynı yerimize en arkaya geçip oturduk. Gözlerimle sınıfı taradım ama burada yoktu. Demek ki bu kampüste değil. Ardından yaşlı bir hoca girip sıkıcı yıllık planını anlatmaya başladı. Ama benim aklımhalan ondaydı. Acaba hangi kampüste? Bakışları neden o kadar keskin? Yanımda uyuduğu halde neden beni gördüğü zaman umursamadı?

Selaaaam :D Bölüm nasıldı? Sonunda karşılaştılar ya :D Bence güzel bir bölüm oldu. Okuyanlar vote ve yorum yapabilirseniz çook sevinirim hepinizi çok çok öptüm :* multimedia DEFNE'nin sınıfı sdsa koycak başka bişey bulamadım. 

KÖTÜLER İYİ OLABİLİR Mİ? #Wattys2015Onde histórias criam vida. Descubra agora