KİOM 7

213 22 2
                                    

Multimedia Derin keyifli okumalar  :)

Şenalp Beyin verdiği telefondan gelen sesle gözleirmi açtım. Ama o an telefonun sesi kesildi. Arayanın kim olduğuna bakmak için telefonu elime aldım. Ama birisi kapıyı hızlı hızlı yumruklamaya başladı. Kim olabilirdi ki? Derin saat bir de geleceğini söylemişti. Saat daha on iki buçuktu. Hemen ayağa kalkıp kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığım zaman Derin'in o keksin gözleri sinirli sinirli bana bakıyordu. Hemen konuşmaya başladı.

"Kaç saattir seni arıyorum telefonunu niye açmıyorsun? " dedi. Çok sinirli olduğu kaşlarından ve çenesindeki kasın kasılmasından belli oluyordu."

"Uyuyordum. Duymamışım telefonun sesini." dedim. Saat daha on iki buçuktu. Derin birde buluşacağımızı söylemişti. O zaman neden bu saatte gelmişti ki? İçeri girdi ve bende kapıyı kapattım. Derin o keskin gözlerini üzerime dikerek konuşmaya başladı.

"Şenalp Beyin acil işi çıkmış ve o yüzden yurtdışına çıktı. O yokken malların teslimat yerlerini söylemek için oğlu geldi. İsmi Rüzgar. Rüzgar kızlara çok düşkün , psikopatın teki. Bir kızla işl yapacağını öğrenince iğrenç iğrenç gülmeye başladı. Seni çok merak ediyor. Aklındakileri anlamak için o kadar da zeki olmana gerek yok. Anlamışsındır herhalde. Ona göre dikkat et. Seni uyarmak için geldim. Şimdi üstünü değiştir. Rüzgar'ın yanına gideceğiz. Seninle tanışmak istiyor. Ardından da mal teslimine. " dedi.

Bir psikopatım eksikti , o da geldi tam oldu. Valizimi elime alıp yatağın üstüne oturdum. Derin de yatağın karşısındaki koltuğa oturup beni izlemeye başladı. Elime siyah diz üstünde biten bir elbise aldım ve ayağa kalktım. Derin sinsi sinsi bakıp konuşmaya başladı.

"Oraya bu kısacık elbiseyle gidemezsin. Bırak onu düzgün birşeyler giy."

Elbiseyi valize bırakıp siyah bir pantolon ve üstüne beyaz bir kazak alıp banyoya gittim. Hızlıca saçlarımı da tarayıp açık bıraktım. Saçlarım çok sıkı olmadığı için kolayca taranıyordu ve taradığım zaman düzleştirmesem de güzel bir şekil alıyordu. Bu yüzden saçlarımı tarayıp açık bıraktım ve içeriye gittim.

Derin gözleri kapalı koltukta oturuyordu , uyuyakalmıştı. Valizimden küçük bibergazımı alıp cebime koydum. Ne olur ne olmaz belki gerekebilirdi. Derin'in uyurken de kaşları çatıktı. Yatağa oturup onu izlemeye başladım. Burada ne işi vardı ki? Yoksa Derin de mi daima bu işlerle ilgileniyordu? Burada olduğuna göre evet. Daha fazla oyalanırsam uyandığında bana kızacağını biliyordum. O yüzden yanına yaklaşıp konuşmaya başladım.

"Derin ben hazırım gidebiliriz. " dedim. Çatık olan kaşlarını iyice çattı ve gözlerini açtı. Önce etrafa bakındı ve bir an afalladı. Kendine gelince ayağa kalktı. Onun bu haline gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Tamam hadi gidelim. " dedi. Odadan çıktı. Bende onun peşinden çıktım. Çok hızlı yürüyordu. Benim bir adımım onun üç adımına eşdeğerdi. Otelde asansör de olmadığı için mecburen merdivenlerden iniyorduk.

Otelden çıktık ve ben yine yol bilmediğim için Derini takip ediyordum. Bir arabanın önünde durduk ve Derin sadece "bin" deyip arabaya bindi. Hayvan, öküz. İnsan kapıyı açar değil mi? Tabi kapıyı açarsa egosu zarar görür olurmu hiç?  Ben de onun yanındaki koltuğa oturdum. Yol boyunca tabi ki de hiç konuşmadı. O konuşmayınca benim de inadım tuttu ve ben de hiç konuşmadım. Derin'in neden burada olduğunu ve bu adamlarla ne işi olduğunu gerçekten çok merak ediyordum. Bu kadar sessizlik yeter. Ona bunu sormalıydım. Bu adamlarla ne işi olabilirdi ki? Yoksa o da mı madde bağımlısı? Yok canım. Yani değildir herhalde. Olsaydı ben anlardım yani. Çünkü altı aylık bir tecrübem var sonuçta. Hem madde bağımlısı olanların göz altları şiş ve siyah olur. Ama Derin'in göz altları da yüzünün her tarafı gibi kusursuz , mükemmeldi. 

KÖTÜLER İYİ OLABİLİR Mİ? #Wattys2015Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum