5

4.4K 350 674
                                    

Sizi unutturmayacak izler bırakın sayfalara 💉


⛓️

Yok artık! Bu şerefsizin burada ne işi vardı?

Gerçi bu soruyu içimden geçirmem bile hataydı. Bu tipiğin genelde takıldığı yerler zaten böyle yerlerdi.

Gözleri vücudumda ağır bir keşfe çıkıp daha sonra yüzümü buldu, adımlarının rotasını hızla ben yapıp kulağımın dibinde durdu ve ruhumu donduracak endişenin içimde kötü huylu bir timör gibi hızla yayılmasına sebep oldu. "Dilara için geri döndüm."

Yüzünü kulağımın dibinden hızla çekip göz kırptı ve lavaboların olduğu kısımdan köşeyi dönüp hızla gözden kayboldu.

Dilara için geri döndüm.Dilara için geri döndüm.

Kahretsin! Ne yapacaktım ben şimdi? Tam Dilara mutluluğu bulmaya başlarken nasıl ona kabusunun geri döndüğünü söyleyecektim?

Eğer ben bunu söylersem ilk işi Azat'tan aytılmak olurdu, ki bu onu daha fazla yıkardı. Dilara ne kadar güçlü biri bile olsa dayanamaz, Azat ve Çınar'ın ona yarattığı enkazın altında kalırdı. Bizimkilere söylesem Çınar itini sağ bırakmaz katil olurlardı. Merih'e söylesem altını deşer, bana bir tehdit dayatır ve öğrendikten sonra bu direkmen Azat'ın kulağına giderdi. Dilara'yı uyarmak istiyordum ama eski Dilara'yı da istemiyordum.

Derin bir nefes alıp düşünceli adımlarla merdivenleri ilerledim, basamakları tırmandım ve Mira'nın bulunduğu locaya girdim. Girdiğim gibi gözüme çarpan iki beden az önce olanlardan sonra gerilmeme sebep olmuştu. Vücudum yay gibi gerilirken bir çift grimsi gözlerden kaçmayan bedenimdeki saniyelik değişim gelecek olan sorguyla yutkunmamı tetikledi. Olası bir sorguya girmek istemiyordum ama onlardan başka yardım isteyeceğim kimsem de yoktu.

Merih'in yanına oturduğum zaman eli direk belime uzandı ve aradaki boşluktan memnuniyetsiz bir biçimde beni kendi bedeniyle bütünleştirdi. Ona kalsa yanıbaşında oturmam bile yetersizdi. Kucağına oturtmak gibi bir gayesi dolanıyordu gözlerinde. Bu gayeye cevaben kaşlarımı olumsuz anlamda havalandırıp masaya çevirdim irislerimi.

"Senin betin benzin atmış sanki?" Sen bu loş ışıkta onu nasıl fark ettin be Mira!

Gerginlik, endişe ve korku damarlarımda kol gezerken gözlerimi Azat'a kaldırmamak için canla başla bir uğraş vermiş ve başarısız olmuştum. Gözleriyle çakışan gözlerim o harelerde her ne gördüyse kaşlarının çatılmasına sebep oldu. "Bir şeyler saklıyor abi?"

Yok artık! Sen onu sadece gözlerime bakarak nasıl anladın?

Çenemdeki elle kirpiklerimi derinlemesine saniyelik birbirine karıştırıp tekrar eski konumuna getirdim. Bu sırada Merih beni yüzüyle hızzalamıştı. "Dinliyorum."

Anlat emrini direk veren kelime ardındaki tehditi bana gösterip geri karanlığa gömmüştü. Zaten tehditsiz bir Merih, Merih olamazdı.

"Bunun benimle pek ilgisi yok." O sırada tekrar Çınar aklıma gelmişti.

Dilara için geri döndüm.

Bir dakika, bir dakika! Kendini bana gösterdiyse bu da demek oluyordu ki şimdi harekete geçme ihtimali çok yüksekti!

"Kahretsin!" Dilara'yı aramam gerekiyordu. Elimi cebime atıp hızla telefonu çıkardım ve Merih'in elinden kurtulup saniyeler içinde numarasına tıkladım.

Telefonu kulağıma hızla dayarken üzerimdeki meraklı bakışları hissedebiliyordum.

Telefon ikinci çalışta açılmış ve Dilara'nın sesi duyulmuştu. "Efendim kuzum?"

STAJYER 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin