3

4.9K 376 620
                                    

Sizi unutturmayacak izler bırakın sayfalara 💉

⛓️

Fazlaca ucu açık...

Kafasında dolanan istekleri bilmiyordum ve bu sebeple ne cevap vereceğimi de tam kestiremiyordum. "Bu fazlaca ucu açık bir istek oldu, kabul edemem."

Dudaklarında yerini belirleyen gülümsemeyle ayaklandı. Elindeki bardağı içerisinde bulunan sıvıyı tek yudumda bitirip masaya koydu ve emin adımlarla yanıma yaklaştı. Masamın arkasına geçip ellerini omuzlarımın üzerinden geçirip masaya yasladı. Yüzünü saçlarımın arasında hissederken kokumu tüketmek istermiş gibi içine çekti, daha sonrasında ise çenesini başımın üzerine yaslayıp kısık bir tonda fısıldadı. "Keyfin bilir."

Derin bir nefes alıp hareketsiz bir şekilde kaldım taki başıma yasladığı çenesini çekesiye kadar. Yaklaşık iki dakika o şekil durduktan sonra çenesini çekmişti.

Ben şimdi Nil'e ne diyecektim? Gözlerimi bayıp hafif ona doğru döndüm. "Tek bir şartla kabul ederim."

Tek kaşı havalanırken şartımı duymak istercesine gözlerimin içine baktı.

"Ben istemediğim sürece fiziksel anlamda bana dokunmayacaksın." Diğer kaşı da havalanırken gözlerimi tekrar baydım. Ne bekliyordum ki? Tabii ki de kabul etmeyecekti. "Sen istemediğin sürece sana zorla dokunacak bir gibi mi duruyorum oradan bakınca?"

Olumsuz bir cevap beklerken sorduğu soru bir anlık afallamama sebep oldu. Daha sonra gözlerim üzerinde gezdindi. Yüzünün her bir santimini keşfederken aklıma hastanede yaşadığımız asansör olayları geldi ve kafamı olumlu anlamda salladım. "Asansör vakalarıyla birlikte eve geç kaldığım gece personel odasında zorla beni öpmen? Bunlar öyle bir tipin olduğuna yeterince dayanak."

Nefeslenircesine bir gülüş dudaklarından kaçarken dışarıda bulunan manzaraya kafasını çevirdi bir süre. Tam ben de kafamı çevirecekken bir anda belime yerleştirdiği ellerinin varlığıyla kendimi onunla burun buruna buldum. "O dayanak diye saydıklarında ben daha sana dokunmamıştım bile. Benim fiziksel dokunuştan kastım bambaşka." Sonlara doğru kısılan sesi ve bir tık koyulaşan gözleri beni korkutmak yerine gülümsetmişti. "Bu beden benim bedenim. Senin fiziksel dokunuştan kastın benim umrumda değil."

Belimde kavuşturduğu elini çözüp bir adım geri çekildim. "Koyduğum kuralı kabul edeceksen et, etmeyeceksen bana koşulsuz yardım edecek olan kişiye gideceğim."

Gözleri kısılırken sinirlenmesini bekledim ama o aksine hastanede ilk karşılaştığımız zaman ki gibi gülümsedi. "Git gide ben olmaya başladın, farkında mısın?"

Dudaklarım aralanırken az önce söylediğim sözler ve sunduğun seçenek beynimde tekrar yankılandı. Haklıydı.

Dudağımın iç kısmını ısırıp gözlerimi omuzuna diktim. "Kabul ediyor musun?"

Bakışlarımı diktiğim omuzu hareketlenirken elini çeneme koyup gözlerimi gözlerine çıkardı. Orada haylaz parıltılar vardı ve bu dudaklarına da yansımış, köşeleri iki yana kıvrılmıştı. "Sen istemediğin sürece sana dokunmam, ama bu kısa sürecek."

Yani bu cümlenin altında yatan anlam 'sana dokunmamı isteyeceksin' oluyordu.

Hiç zannetmiyorum.

~

Gün sonunda uğrak yerlerimden biri olan terasta oturmuş bu sefer bir farklılık yapıp gelip geçen insanları izlemek yerine kulaklığımı kulağıma takmış akıp giden şarkılar eşliğinde gökyüzünü seyrediyordum.

STAJYER 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin