"Kadir Amca, siz restoranda müşterilere nasıl yetişiyorsunuz? E şimdi Efsun bebek bakıyor; Defne de hamile, dinlenmesi gerek mazallah bebeğe bir şey falan olur."

Sessiz ve sinir dolu bir gülüşle tabağıma baktım. Bilerek yapıyordu, bundan artık kesinlikle emindim.

"Yetişmeye çalışıyoruz işte." dedi Kadir Baba.

"Ben zaten bütün gün boşum, size yardıma geleyim."

"Yok Betül, yorma sen kendini. Biz çocuklarla hallediyoruz." dedi Nazan Anne.

"Ne yorulması? Zevkle yapıyorum."

"Ne bu ısrar Allah aşkına?" diye mırıldandı karşımda oturan Efsun.

Ona katıldığımı belirten bir bakış attım.

Yemekten sonra Efsun'la birlikte masayı toplamaya başladık.

"Defne sen otur, ben yardım ederim. Hamilesin sen, bebeğe bir şey olmasın."

"Ben bebeğimi düşünürüm Betül, sağ ol." deyip masadaki tepsiyi alıp mutfağa geçtim ve tepsiyi sinirle tezgaha bıraktım.

Tek elimi tezgaha yaslarken diğer elimi de alnıma koydum. Sinirden ellerim titriyordu.

"Yok, katlanamıyorum."

"Ne dedi yine?" dedi Efsun.

"Benim bebeğimi benden çok düşünüyor."

"Aman nasıl inandım, anlatamam."

Elimi alnımdan çekip derin bir nefes aldım.

"Ben Narin'in yanına gitsem sorun olur mu?"

"Yok canım, geç sen odaya."

Mutfaktan çıkıp Narin'in uyuduğu odaya girdim ve beşiğin yanındaki koltuğa oturup kollarımı beşiğe, kafamı da kollarıma yasladım.

Öyle masum ve güzel görünüyordu ki...

Çok neşeli ve güzel bir bebekti Narin. Karşısındakiyle oynamayı, gülmeyi seviyordu.

Her ne kadar birlikte vakit geçirememiş olsak da Umut da öyleydi. Benim güzel yeğenim kendi neşesiyle etrafındaki herkesi mutlu ediyordu.

Bir süre daha öyle durduğumda kapı yavaşça açıldı ve Yağız kafasını uzattı. O içeri girdiğinde Narin'in uyanabileceğini düşündüğümden ben ayağa kalktım ve odadan çıktım.

"İyi misin?" diye sordu Yağız.

"İyiyim. Biraz dinlenmem gerekiyordu."

"Bir sorun yok, değil mi?"

"Yok diyemem ama var da diyemem."

"Eve gidelim, istiyorsan."

"Olur, gidelim."

Oturma odasına girip herkesle -Betül hariç- vedalaştıktan sonra evimize çıktık.

Aşağıdaki konu üzerine hiç konuşmadan üzerlerimizi değiştirip yatağa girdik.

Sabah namazı için uyandığımızda Yağız abdest almak için giderken ben de yataktan kalktım.

Canım feci derecede incir çekiyordu. Daha önce yediğim incir sayısı toplasan iki elin parmağını geçmezken şimdi canım incir istiyordu.

"Yağız." diye seslendim, o odaya girdiğinde.

"Efendim."

"Şey..." diye mırıldanıp karşısına gittim. "Benim canım bir şey çekiyor." dediğimde gülümsedi.

VÂYETahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon