chapter twelve

532 56 120
                                    

Keyifli okumalar! <3

                               ***

Karanlık orman, uzun ağaçlar, belli belirsiz insan fısıltıları, boş bir siyah oda, siyah silüetler, elektrikli testere ve onun kulak çınlatan korkunç sesi, asit havuzu, mezarlar, kasasında ceset bulunan kırmızı pick-up, üzerime doğru koşan ince ve uzun adam, kan.

Ard arda, başa saracak şekilde, kısa kısa parçalar halinde gördüğüm görüntüler vücudumun her bir kısmının yanmasına neden oluyordu. Korkunun insanı yaktığı o anları yaşıyordum. Çığlık atmaya çalışıp boğazımın düğümlenmesi, koşamamam, sesimin çıkmaması, bağırmayı unutmam ve bunların cehennem gibi yavaş bir şekilde gelişmesi. Kâbus gördüğüme emindim.

Gözlerimi kapatıp açmaya her çalıştığımda yeni bir mekânda uyanıyordum ve bu korkunç medya döngüsü beynimde dolanmaya devam ediyordu.

Kalbim daha fazla kendini hızlandıramayacakmış gibiyken eski cesur kişiliğimi özlediğimi hissediyordum. Belki o uyanmayı akıl ederdi.

Yakalarımdan tutup beni havaya kaldıran siyah, yüzü blurlu silüet tekrardan yere çarpmış ve gözlerini üzerime dikmişti. İçinde asit olduğunu bildiğim büyük kovayı üzerime döktüğünde refleks olarak kendimi titretmişken, bunu gerçek hayata da yansıttığım için kabustan bir saniyeliğine de olsa soyutlanmıştım. Fırsat bilerek gözlerimi sımsıkı kapamış ve var gücümle de açmıştım.

Karanlık yeniden etraftayken korkuyla ışığa adımladım yeni uyanmış olmama aldırmadan. Nihayet gözlerimi açabilmenin verdiği rahatlıkla derin bir nefes de alabilmiştim. Yutkunarak yanımdaki komodinin üzerindeki telefonuma uzandım.

03:37

Bu kez sesli bir şekilde nefesimi bırakınca yeni fark etmişim gibi etrafa baktım. Bu duvar kağıdını tabii ki hatırlıyordum.

Ayaklanıp köşedeki lavaboya attım kendimi. Uykumu açmak istemiyordum çünkü sabaha kadar ne yapardım hiçbir fikrim yoktu ama bir daha nasıl uyuyabilirdim bunu da bilmiyordum. Yine de korkudan ter boşaltan yüzümü yıkamayı seçerek musluğu açtım. Birkaç kez yüzüme ve bir kez de enseme su vurduktan sonra kapayıp doğruldum. Köşede bulunan havluyla kurulanırken de ara sıra gözlerimi yumuyordum uykumun kaçmaması için.

Önce lavabodan, ardından da odadan çıktıktan sonra sallanmama aldırış etmeden koridorda yürüdüm bir süre. Bu koridor bu kadar uzun muydu önceki gelişimde?

Hatırladığım kapıya ulaştığımda önce biraz kapının önünde beklesem de buraya ışık gelmediği için korkarak kapıya vurdum iki kez. Beklesem de ses gelmeyince yeniden vurdum. Hadi ama, bu kadar derin uyuyor olamazdın dimi?

Ses yine yoktu. Sıkıntıyla koridora döndüm yeniden. Uzun koridor da şimdiden silüetler görebiliyordum. Tekrar vücuduma gelen korkuyla izinsiz bir şekilde kapıyı açtım ve peşimden de hızla kapadım. Eğer arkamdan bir şey gelmeye kalktıysa şuan suratına kapamıştım.

Arkamı dönüp yatağa baktım. Louis yarı çıplak şekilde sırt üstü uzanıyordu ve az önce vurduğum kapı sesinin ona hiç uğramadığı belli oluyor gibiydi. Odaya baktığımda yatağın önünde bir bench görmüştüm ama bu beni bırakın, Louis için bile küçük kalırdı. Sıkıntıyla yere bakındım, kesinlikle rahat durmuyordu. Balkon camının hemen kenarına bakındığımda uykulu olmama rağmen dudaklarım kıvrılmıştı, bingo!

Tekli koltuğa kadar yürümüş ve güneşliği de çektikten sonra oturmuştum. Yatağın dibliğindeki kazağın kullanılmadığına kanaat getirerek uzanarak oradan almış ve üzerime geçirmiştim. Ocağın sonundaydık ve bu adam üzeri çıplak bir şekilde yatabiliyordu, inanılır gibi değil. Ardından koltukta geriye yaslanarak gözlerimi kapamıştım.

Prohibited Love ➼ LarryWhere stories live. Discover now