chapter six

691 69 212
                                    

Selamlar! Sizleri çok seviyorum ve desteklerinizin de farkındayım ama gerçekten sadece vote verip geçmeniz beni üzmüyor değil :( Yorumlarınızı çok daha fazla merak ediyorum tahmin edeceğiniz üzere çünkü ona göre şekil alacak diğer bölümler. Emrivaki gibi olmasını da hiç istemem ama okurken içinizden geldiğince yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz, emin olun bende sizin yorumlarınızla tebessüm edip bir şeyler yazma hevesine sahip oluyorum. 💚

                                ***

"En geç sekiz gibi işin biter ve eve gidip hazırlanman, yol süresi ve partiye varman için bolca zamanın da kalır." oturduğu sandalyesinde ellerini birbirine bağlayarak ahkâm kesebilmesi kolaydı tabii. Kararlı halimden bir mimik bile eksiltmeden kafamı iki yana salladım.

"Hayır, yapmayacağım." ve onun gibi deri koltukta geriye yaslandığımda bacaklarımı üst üste atarak bir kolumu dizime, diğerini de koltuğun başlığına uzatmıştım. "Son zamanlarda kendi sorumluluklarını başkalarına, özellikle de bana, itelediğini görmezden gelmem bunun böyle sürüp gideceği anlamına gelmiyor."

Tek kaşı kalkınca haklı olduğumu bilerek bir şey diyememiş olsa da sinirden köpürdüğü barizdi. Onu sinirlendirmek yapmamam gereken şeylerin başında geliyordu belki de ama haklı olduğum sürece yapabileceği hiçbir şey de yoktu ortada.

"Önemli bir görüşmem var William, onu ertelemem imkansız." pes ederek yalvarır gibi konuşmaya başlamıştı. Bu hali her zaman tanık olduğum bir resim değildi ve ciddi anlamda beni de tatmin etmişti.

"Tıpkı bundan öncekiler gibi değil mi baba? Nedense sürekli kirli işleri yapan taraf ben olurken sense rahat koltuğunda oturup soğuk bir şeyler içerken insanlarla sohbet eden taraf oluyorsun." son zamanlarda üzerime fazla yüklendiğini ona söylemem gerçekten onu üzmüş gibi duruyordu. Bir şey diyemeden öylece gözlerini kaçırınca bu haline bende vicdan yapmıştım.

Nefesimi dışarı verirken göz devirdim. Üstelemeye devam edeceksem de zamanımızın gittikçe azaldığını anımsayarak duraksamıştım. Her seferinde aynı senaryoya şahit olup kabul ediyordum bu teklifi, enayi sayılırdım dimi?

"Peki." gülümsemesi yeniden suratını bulduğunda işaret parmağımı hızla yukarı kaldırdım. "Ama tanrıya yemin olsun bu son sefer."

Ellerini yukarı kaldırarak kafasıyla onayladığında bende gülümsemiştim. Her ne kadar işleri üzerime yıkma huyundan vazgeçemiyor olsa da şuan sahip olduğum tüm birikim onun sayesindeydi ve eğer tüm bunlara sahip olabildiğimi iddia edecek konumdaysam da bilen kişi olduğuna şüphe duymadan ona itaat etmem de doğru olan şeydi. Kafamı koltuğa yaslayarak tavana bakındığım sırada gelen çekmece ve ardından da şıngırtı sesiyle yeniden doğrularak ona bakmıştım.

Avcunun içindeki Mazda anahtarlığını fark ettiğimde gözlerim büyürken koltukta doğrulmuş, öne eğilmiştim.

"Siktir! RX-7 mi o?" yerinden çıkacak gibi büyüdüğüne inandığım gözler babamınkileri bulduğunda kafasını sallayarak gülümsemişti. Ağzım açık kalınca kapatmak için kendimi zorlamamıştım bile çünkü o da ben de o arabayı ne denli istediğimi biliyorduk.

"Doğum gününü beklemek istiyordum ama daha önce görmenden korktum." ve kibirli bir tavırla devam etti. "Malum, galerideki en dikkat çekici arabanın plakasında senin adının baş harfleri yazıyor." gülümsemem şaşkın bir hale dönerken heyecandan ayaklanmıştım.

"Benim mi bu?" yarım ağız gülümseyerek aksi ihtimalinin olmadığını bilsem de sormadan edememiştim. Kafasını onaylayarak salladıktan sonra o da ayaklanmış ve anahtarlığı bana doğru fırlatmıştı.

Prohibited Love ➼ LarryWhere stories live. Discover now