chapter fourteen

562 56 153
                                    

Selam! Bölümü paylaştığımı sanıyordum ve bilgisayardan yayınladığım için bildirimler vs de oraya geliyor. Telefonumda da yüklü değil şuan uygulama. Bende okuyorsunuzdur falan sanıyordum. Bugün yeni bölümü yazmak için bilgisayara girdiğimde hiç hikayeye bildirim gelmediğini görünce korktum, meğersem yayınlamamışım... Aptallığımı bu seferlik görmezden gelelim lütfen çünkü bölümü beğendim.😔 Keyifli okumalar <3

                                ***

Saniyelerdir bir şey diyemeden yüzüme bakıyordu afallamış şekilde. Bunu gerçekten dedim mi yoksa sarhoş olduğu için kendi mi duymuştu kafasında tartıyor olmalıydı.

Yutkunduğunda bana dönük vücudunu gökyüzüne çevirmiş ve elini başının altına almıştı. Umursamaz bir tavra büründüğünde gözlerini kapadı. "Sarhoşsun ve sabah pişman olacaksın."

Anında içkiyi içmemesi utancımı azaltmışsa da dediğine gülmüştüm. "Sen de öylesin ve hatırlamayacağım bile belki de." geçiştirmesine sinirlenmiştim. Beni öpmesini aman aman istemiyordum ama gerçekten bundan rahatsız oluyor mu diye merak etmiştim o gün söyledikleri sebepsizce aklımda dolanıyorken.

"Hatırlamak istemediğin bir şeyse neden yapayım?" gözlerini açıp bana dikince omuz silktim.

"Hatırlamak istememi neden umursuyorsun?" tepkisi için gözlerimi üzerinden ayırmamıştım. Gülerek kafasını iki yana salladı.

"Anlamı olmayan bir şey yaptırmak istemiyorum çünkü. Bu çok çocukça." göz devirmeden duramıyordu. Her söylediğiyle daha fazla şey düşünmek zorunda hissediyordum.

"Anlamlı mı olması lazım? Sadece öpeceksin ve bitecek. Yaptığın abartmaktan fazlası değil." huzursuzca yattığım yerde doğruldum. Dirseklerimi de geriye yaslamıştım.

"Abarttığım yok Harry. Birilerini sırf eğlence için öpmeye alışmışsın galiba. Bunu yapma diyorum bende sana. Bir anlamı olmadan yapacağın hiçbir şey sana istediğin zevki vermeyecek." o da kızmışa benziyordu. Sinirle yanağımın içini dişledim. Yani gerçekten istemiyordu.

Göz devirdim. "O günki gibi rahatsız olduğunu söyleyip içkini içebilirsin, çekinmene gerek yoktu." yaptığım imayla tekrar bana dönmüştü sırtı yerdeyken.

Sinirle güldüğünde kaşlarını çattı. "Bu muydu yani mesele?" ardından 'hah' diyerek diliyle yanağına baskı yaptı. "Rahatsız olduğumu söylemedim. Zaten okulda yüz yüze geldiğimizden durduk yere öpmeyeceğimi, zorunda olduğumu söyledim ve bana rahatsızmış gibi bakan sendin."

Tekrar o günü hatırlayıp üzülmek istemiyordum çünkü son söyledikleri gerçekten ağırdı. Gülerken kaşlarım havalandı. "Tabii, statü korkularını unutmuşum öğretmenim." dalga geçsem de doğruydu işte. Benimle olsun falan istemiyordum ama bu yaptığı sınıf ayrımı muamelesi kaç olmuştu hatırlamıyorum. Beni sinir eden de tam olarak buydu. Kendisi başarılı bir öğretmendi ve kendine yakışan kişilerle beraber olabilir, onları öpebilirdi ancak, çocukça davranan öğrencilerini değil.

"Bana bir daha o muameleyi yapma." uyardığında sesinin sarhoş olmasına rağmen bu kadar net çıkması şaşırtıcıydı. Yine de tavrımı koruyarak kafamı salladım.

"Tabii efendim, nasıl isterseniz." bakışlarını üzerimden çekmeden yeniden saniyelerce öyle durmuştu. Ardından önündeki bardağı es geçerek şişenin hepsini tek seferde mideye indirmeyi seçtiğinde göz deviriyordum.

Ağzını elinin tersiyle sildikten sonra yerinde doğrulup, dirseklerimden güç alan vücudumu yerle birleştirince yutkunamamıştım bile. Üzerime çıkıp beklemeden dudaklarıma kapandığında sinirini hissedebiliyordum.

Prohibited Love ➼ LarryDove le storie prendono vita. Scoprilo ora