7

451 68 65
                                    

Güneş ışıkları yavaş yavaş etrafı aydınlatırken, Blossom hala ayaktaydı.

Uyuyamamıştı. Ve uyuyamdığı her dakika düşünceleriyle boğuştu.
Bu da ağlamasına yol açtı.

Bu gün o lanet veliaht ile tanışacaktı.
İstemiyordu.

Oturduğu sandalyeden kalktı ve yatağına uzandı.

Tüm gece ayaktaydı en azından bir saat uyumalıydı.

****

Lucky, cırtlak sesiyle bağırıyordu ve Blossom gözlerini açmakta zorlanıyordu.

Ama en sonunda başardı. Gözlerini açtı.

"hadi prenses daha sizi hazırlamadık. Çok işimiz var çoookkk!"

Hızla banyosuna gitti.
Kısa bir duşun ardından aynaya baktı.

Kısa bir şok geçirdikten sonra kendine geldi.

Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ağladığı ve uykusuz olduğu oldukça belliydi.

Bu görüntüye alışık olmadığı içindi şaşkınlığı.

Nasıl göründüğünü umursamıyordu.
Tekrar odasına geldi.

Birkaç hizmetçi daha vardı odada.

"haydi prenses geç kalacaksın.
Aman tanrım gözlerinize ne oldu?"

Blossom cevap vermedi.

Kolundan tutup onu sandelyeye oturttular.

Blossom üstünde bornozuyla duruyordu.

Manikür, pedikür işlerinin ardından elbise işine gelmişti sıra.

Sade ama şık olan elbisede harika görünüyordu Blossom

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.


Sade ama şık olan elbisede harika görünüyordu Blossom.

Sadece dekolteli olması biraz rahatsız ediciydi.

Kafasını öne eğdi ve birkaç damla yaşın elbisesine düşmesine izin verdi.

Bubbles yavaşça kapı kolunu çevirdi ve içeri girdi.

Blossom'ın başı eğikti.

Yavaşça önüne diz çöktü.

Kafasını dizlerine koydu ve kız kardeşinin sessizce ağlamasına eşlik etti.

Buttercup içeri girdiğinde görmek istemeyeceği bir manzarayla karşılaştı.

Derin bir iç çekti ve kardeşinin sırtına dokundu.

O da önünde diz çöküt ve gözlerine baktı.

Kardeşinin üzüntülü ve ağlamaktan kızarmış gözlerini görünce gözleri doldu.

Aynı zamanda içinde bir öfke belirdi.

O da kız kardeşinin dizlerine kafasını koydu.

Ve beklenen olmuştu. Hepsi ağlıyordu.

Her ne kadar Buttercup gözyaşlarının süzülmesine fırsat vermeden silsede.

Kral, kızların Blossom'ın odasından çıkmadığını fark edince oraya gitti.

Kızlarının birbirlerine sarılıp ağladığımı görünce dayanamadı. O da kızlarına sarıldı.

Blossom ayağa kalktı. Kardeşleri de onunla beraber...

"tatlım, perişan ettin kendini. Yapma lütfen"

Kral bunu Blossom'a sarılırken söylemişti.

Blossom ise sadece "üzgünüm" dediğini duydu.

Kral boğazını temizledi gözlerini güzelce sildi.

"üzgünüm ama Veliahtın babası Kral Him burada. Kendisi birazdan burada olacak."

Blossom sarılı olan bileğine baktı.

Üstü biraz kan olmuştu. Umursamadı ve başını onaylarcasına salladı.

Oda yavaş yavaş boşalırken Blossom hızlıca asasını aldı ve onu gizledi.

Halsizdi kahvaltıda bile doğru düzgün bir şeyler yememişti.

Misafir salonuna geçtiklerinde Üstat ile Kral Him'in sohbet ettiklerini gördüler.

Kral him endişeli görünüyordu.
Sebebi ise oğlu ve gelininin birbirlerine yaklaşımıydı.

Oysa daha oğlu bile gelmemişti.

Herkes içeri girmişti ama Blossom kapının önünde durdu.

Üzgün olduğunu mırıltıyla dile getirdi ve asasını çıkarttı.

"Blossom! HAYIR!"

Blossom asaını salladı ve kapıları kapatıp kilitledi.

Ve hızla koşmaya başladı. Her ne kadar topuklularla zorlansa da koşuyordu.

Kral ise endişeyle kapıya koştu.

Butchercup ve Bubbles ise kardeşlerinin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyorlardı.

Üstadın elini omzunda hisseden kral Utonium arkasına döndü.

"sakin ol! Geri gelecek. Bırak kaderini yaşasın"

Kral gözündeki yaşı sildi ve mevkidaşına döndü.

"çok üzgünüm. Böyle olacağını kestiremedim."

Kral Him gülümseyerek cevap verdi.

"onlar genç. Damarlarında dolaşan deli kana engel olamıyorlar."

İki krak birbirkerine gülümsediler.

Bu sırada Blossom hızla ahırkara gitti. Atına atladığı gibi hızla sürmeye başladı.

Nereye gittiğini bilmeden sadece sürdü atını.

Gözlerinden akan yaşa aldırmadan hemde.

******

" dostum neşelen biraz. Duydun Bommer'ı, kız oldukça güzelmiş."

Brick suratı asık bir şekilde atının üstünde ilerliyordu.
Üç kardeş yavaş yavş Tanswille gidiyorlardı.

"biliyorum Butch. Ama aşık olmak için sadece güzellik yetmez.
Bu evlilik iki tarafada eziyet olacak."

Bommer gülümsedi
"aşkın kolay olduğunu kim söyledi ki sana?"

Brick gözlerini devirdi ve kardeşinin atıyla kendi atını ufakça çarpıştırdı.

Bommer kıkırdadı.

"bak göreceksin. Prenses Blossom gerçekten iyi biri. Belki senin taş kalbini bile dönüştürebilir."

Brick gözlerini devirdi.

"ben taş kalpli değilim."

Beraber gülüştüler.
Ancak uzun sürmedi.
Butch atının dizginlerini kendine doğru çekerek atı durdurdu.

Kardeşlerinin meraklı bakışlarına
"Biri dört nala buraya doğru geliyor."

"ama burası eski bir yol tehlikelerini saymıyorum bile kim burayı niçin tercih ederki?"

Başka bir atın kişnemesiyle dikkatleri kendilerine doğru gelen kişiye çevirdiler.

******

Selam millet naber?

Bu bölümü bana şimdiye kadar destek olan tüm okurlarıma adıyorum.

Hepinizi çol seviyorum.
Çok mutluyum ve bu bölüm de benim size hediyem.

Lütfen oy ve yorum yapın.
Seviliyorsunuz.

veliaht prenses👑(ppg) blossickOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz