altı

3.4K 317 396
                                    

yn: rut: hibrit ve omegaverse evreninde hibritlerin/kurtların geçirdiği çiftleşme dönemi. rutu dominant olan taraf geçirirken heat denilen dönemi submissive olan taraf geçirir. türkçesi "kızgınlık" olsa dahi ingilizcesini kullanmayı kendime daha yakın buluyorum.

-

altı: lost stars


Kasabanın en dışında bulunan iki katlı küçük ev uzaktan bakanlara bile içeride bir aile olduğunun sıcaklığını yayıyordu. Kasabadaki herkes o eve gittiğinde sıcak bir gülümsemeyle karşılaşacağını; kendilerine bir bardak kahve ikram edilip yanında serada yetiştirilmiş çilekler verileceğini biliyordu.

Gwacheon Soyundan gelen Kim ailesi bu etkiyi yaratıyordu işte. Büyük kasabanın sonundaki evi samimiyetleriyle, hoşsohbetleriyle tatlı bir yuva gibi göstermişlerdi. Ah, kasabanın önde gelen, mükemmel aile profillerinden birilerdi. Birbirinden yetenekli iki oğlan çocuğu yetiştirmiş, yüzlerinden gülümsemeyi hiç eksik etmemişlerdi.

Her şey bir gece mahvolana kadar.

Geriye kalan küçük oğlan Seokjin şimdi o evi yine yuva yapmaya çalışıyordu; belki herkesin yuvası yapamazdı eskisi gibi, belki kasabadan o eve girme hakkı olan sadece bir avuç insan vardı artık, ama en azından kendisinin ve tatlı küçük kaplan hibritinin yuvası yapabilirdi o iki katlı, müstakil evi.

Jungkook o zamanlar daha 12 yaşında küçük bir çocuktu- sadece gazetede çıkan haberleri hatırlıyordu. Seokjin'e başınız sağolsun gibi basit bir söz bile söyleyememişti çünkü ailesi onu büyük şehre, yatılı okula gönderdiğinde ona ulaşabilmenin bir yolu kalmamıştı. On altısında yeniden buraya geldiğinde ise hyunguyla görüşebilecekleri ortamlar çok nadir oluşmuştu. Jungkook onu kasabanın merkezindeki bitki dükkanında ziyaret ediyordu bazen. Özellikle de Jimin denen bücür orada olmadığı zamanlarda.

Jungkook zihnini Jimin'den uzaklaştırmak için derin bir nefes verdi. Şimdi o müstakil evin bahçesi eskisi gibi rengarenk olmasa da hala yeşildi; çimler soğuğa inat yeşermeyi başarmıştı ve tatlı küçük karahindibalar bahçeyi sarı renkleriyle parlatıyorlardı. Jungkook, "Pek bir şey değişmemiş," diye düşündü beline kadar gelen demir dış kapıyı açıp bahçeye girdiğinde. Eş zamanlı olarak evin dış kapısı açılmıştı ve Seokjin'in gülümseyen yüzü genç oğlanın görüş alanındaydı.

"Hoş geldin Jungkook-ah!" dedi cıvıl bir sesle.

Jungkook iki tarafında da yeşillik dolu bahçe bulunan yolu incelemeyi kesip kapıda durup onu bekleyen adama baktı. Altına denim bir pantolon, üzerine ise ten rengine çok yakışan krem bir kazak giymişti. "Hoş buldum," dedi nazik bir sesle. "Bugün ayrı bir yakışıklı görünüyorsun, hyung."

-

Seokjin bugün yapması gereken binlerce işi zihninde o kadar tekrarlamıştı ki atladığı tek bir nokta olduğunu sanmıyordu. Taehyung'u liseye yazdırmaya git, Yoongi hyungun kliniğini ziyaret et, Namu hyungla buluş. Ve eve geldiğinde Taehyungla Jungkook'un uslu bir şekilde ders çalıştığı tatlı bir manzarayla karşılaş.

"Nerede kaldı bu oğlan," dedi gergince ama demir dış kapının gıcırtısını duyduğunda beklediği misafirin geldiğini anladı. Krem kapıyı açınca kendi düşüncelerine dalmış bir Jungkook bulmuştu. "Hoş geldin, Jungkook-ah!"

Jungkook gözlerini kırpıştırıp gülümsedi. "Hoş buldum. Bugün ayrı bir hoş görünüyorsun, hyung."

Seokjin gözlerini devirip onu içeriye davet etti. "Taehyung şu an duşta ama birazdan çıkar. O gelene kadar kahve yapıyorum sana- ayrıca masanın üzerindeki kasedeki çilekler yeni yıkanmış, onlardan da yiyebilirsin! Keyfine bak!"

dandelion || taejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin