35. Bölüm: Alya Yıldırım

Magsimula sa umpisa
                                    

________

"Tik..."

"Tak..."

"Tik..."

"Tak..."

Yaşlı adamın sesi boş olan depo da yankı ediyordu.

Yaşlı adam elinde ki saatten bakışlarını çekip bir kaç adımlık önünde, sandalyelerde bağlanmış olan iki çocuğa baktı.

"Son 5 saniye." Beş saniye geçtikten sonra deponun kapısının açılma sesi ile bakışlarını kapıya çevirdi yaşlı adam. Gülümsedi. Gelen kişi geç kalmazdı ama bu işte eğer çocukları varsa asla geç kalmazdı.

"Yine tam zamanında, Semih." Semih Yıldırım arkası dönük olarak sandalyede oturan çocuklarını gördüğü anda içinde bir şey kopmuştu. İki küçük çocuğunu bu zamana kadar ne pahasına olursa olsun koruyan baba, şuan da bir düşmanı yüzünden bu halde görüyordu çocuklarını. Semih Yıldırım'ın arkasından kendine çalışam silahlı adamları geldi. Depo da karşı karşıya iki düşman mafya topluluğu vardı.

"Ne oldu? Sesin gitti." Yaşlı adamın kahkahası boş depoda yankı etti. Semih Yıldırım ellerini yumruk haline getirdi.

"Onlara zarar verdin mi lan it!?" diye bağırdı Semih Yıldırım. Sesini kontrol edemeden bağırınca iki kardeşte kendine gelmeye başlamıştı.

"Çocuklarının bu halde olduğu bir durumda böyle konuşmak çok tehlikeli, Semih." dedi Yaşlı adam. Cümlesinin altında olan tehditi Semih Yıldırım anlamıştı.

"Ne istiyorsun lan bok herif!?" diye yeniden bağırdı Semih Yıldırım. İki kardeş bu iki düşman mafya topluluğunun ortasında sandalyede bağlı olduklarını gördükleri anda kaşları çatıldı.

"Baba?" dedi bitkin sesi ile Alya. Daha yeni yeni kendilerine geliyorlardı her ikisi de.

"Baban burada kızım. Babanız burada. Sakin olun ve ikinizde bu konuşma bitene kadar gözlerinizi kapatın." dedi Semih Yıldırım iki çocuğuna da hitaben. İki kardeş gözlerini yumup ne olacağını bekliyorlardı. Bu halde olmalarının sebebini bilmiyorlardı ama babalarının sözünü dinlemeleri gerekliydi.

"Sana ne istediğini sordum Kemal!?" Yaşlı adam bastonunu deponun zemininde iki kere yavaşça vurdu.

"Ne istediğimi biliyorsun, Semih." dedi yaşlı adam sırıtarak. Semih Yıldırım çıldırmak üzereydi. Yaşlı adamın kendisinden istediği şeyi biliyordu. O kızı istiyordu...

"Onu asla bulamıyacaksın! Çocuklarımı bırak yoksa bu iş iyice kötü sonlanıcak." dedi Semih Yıldırım tehditkâr bir şekilde. Yaşlı adam kafasını olumsuca salladı.

"İstediğimi almadan asla vazgeçmem Semih, biliyorsun. Çözün şunları!" dediği anda yaşlı adam, silahlı adamlar iki çocuğa doğru yaklaşıp iplerini söktüler. İki kardeş hâlâ gözleri kapalı hâlde oturuyorlardı. Babalarının sözünden hâlâ çıkmamışlardı.

"O kızı istiyorum. Bunu değil." dedi yaşlı adam küçük kızı göstererek.

"O kızı kötü işlerinde kullanmak için istiyorsun. Bunu herkes biliyor. O kızı bulamadım ama bulsam da asla sana vermem." dedi Semih Yıldırım sert sesi ile.

"Yalan söylüyorsun!" diyerek bağırdı yaşlı adam kalın sesi ile.

"O kızı bulamadım! O kızı eğitilmeden sezileri çok iyi olan biri. Ama senin gibi iğrenç bir insanın kötü işlerinde kullanılacak kadar basit değil! O kız önemli bir kız! O kız kötü değil. Biz yeraltı olarak uyuşturucu veya kötü işler yapmayan tarafız, biz işbirliği içerisinde devlet ile çalışan tarafız. Bütün yeraltı böyle. Polisler bile bizim toplantı salonumuzun nerede olduğunu bilmiyor. Biz gizli yeraltıyız. Biz iyi yeraltıyız." dedi gururla Semih Yıldırım.

Düşman Sınıflar Serisi Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon