Portre

532 61 44
                                    

Güzel sanatlar binasının merdivenlerini el ele çıkarken, Taehyung ve ben kapıda Oh Stüdyosu yazan pirinç bir levha bulduk. İçeri adım atarken sanatçının geniş stüdyosunu inceledim.

Eski binanın geniş bir köşesini zapt ediyordu ve yüzyıl dönümünün eski işçiliğinin çekiciliğini ve büyüsünü barındırıyordu. Arka duvarı vitray camlı pencereler doldurmuştu ve odadaki ışık kusursuzdu.

İçeri girdiğimizde odanın köşesindeki ufak bir masada oturan kadın ayağa kalktı. "Seokjin olmalısın," diye yumuşakça konuştu, elini uzatarak bana yaklaştı. "Ben Na Ni, Bay Oh'un asistanıyım."

"Memnun oldum," diyerek tanışmak için Na Ni'nin elini sıktım. Uzun siyah saçları vardı ve boyu neredeyse omuzlarıma geliyordu. Siyah çerçeveli gözlükleri, koyu renk gözlerini kaplıyordu, tam da kütüphanecilere yakışır bir stildeydi.

"Bu Kim Taehyung," diye devam ettim kibarca tanıştırarak.

"Ah, Taehyung. Elbette. Nasılsın?" Hızla konuşarak elini sıktı.

"İyiyim, tanıştığımıza sevindim, Na Ni," dedi Taehyung karizmatik bir gülümsemeyle.

"Hadi, içeri gelin. Bay Oh yakında bize katılacak. Gelmeden önce saçını ve makyajını yapmamı istiyor. Bugün yapacaklarımız hakkında neler biliyorsun?" diye sordu köşedeki masanın yakınındaki bir dolaba giderken.

"Pek bir şey değil. Bir portre için poz vermem gerektiğini ve fotoğraflara ihtiyacınız olduğunu biliyorum, böylece ben sık sık buraya gelmeden de Bay Oh çalışabilecek," dedim süklüm püklüm.

Bunu kabul etmeden önce daha fazla detay almadığım için kendimi saf hissediyordum. Taehyung'a baktım ve kaş çatmasından onun da düşüncelerinin aynı yerlerde dolaştığını söyleyebilirdim.

"Sende Tanrı Hades olayını deniyor; yeraltının hükümdarı. Senin için bir kıyafetim var. Sanırım Bay Oh tiyatro bölümünden aldı. Biraz açık. Ön bölümün çok açık değil ancak sırt dekoltesi fazla olan bir Yunan kıyafeti. Ama önemli bölümlerini kapatıyor. Bu ışıkta biraz şeffaf ama hey, burada sanattan bahsediyoruz."

Na Ni kostümü dolaptan çıkardığında kızarmaya başladım, Taehyung'a bakamadım. Hafif ve ince olduğu kesindi. Ancak sandığım gibi tiyatro bölümüne ait ucuz bir materyal değildi.

"Lütfen gel ve şuraya otur. Ben de saçını yapmaya başlayayım." Işıklandırılmış aynalı bir masaya oturdum ve Na Ni saçımı yapmaya başladı. "Orada oturabilirsin."

Na Ni kanepe ve sandalyelerin olduğu rahat bir oturma alanı gösterdi. Taehyung rahat bir kanepeye gidip oturdu, onaylamayarak beni izliyordu. Düşündüklerini birazdan duyacağımı söyleyebilirdim.

Endişelenmemeye karar vererek Na Ni'yi izledim. Saçımın bir tarafını alnımı hafif açık bırakacak şekilde arkaya taramıştı. Diğer taraftaki kahküllerimi de kusursuzca alnıma dökmüştü. Bitirdiğinde etkisi şaşırtıcıydı, bir tanrı gibi hissediyordum. Tenime yüzümü parlıyormuş gibi gösteren hafif bir makyaj uyguladı.

"Eh, budur," dedi Na Ni. "Orada üstünü değiştirebileceğin bir banyo var." Dolaptan kostümü alıp beni banyoya kadar takip etti.

"Tamam," diye tereddütle yanıtladım, güzel elbiseyi alıp bana verdi.

Banyoya gidip soyundum ve sonra dikkatlice siyah, ince ipeği giydim. Bedenime ıslak kumaş gibi yapıştığını hissedebiliyordum. Elbisenin sırtı resmen yoktu. Aşağıya kadar çıplaktı. Elbise kalçamın hemen üstünü örtüyor, arkamdan uzun kuyruğu akıyordu. Eğer elbiseyi yerde sürümek istemiyorsam, elbisenin önünü ve arkasını toplamam gerekecekti.

INEVITABLE |TAEJIN|Where stories live. Discover now