28

831 62 43
                                    

Wonho - Losing You

Jackson Wang.

"Ah."

Yerimden kalkıp onu kısaca selamladım. "Hoş geldiniz."

Lay burnundan soluyor gibi bir ses çıkardığında, bakışlarım ona döndü. "Lay-sshi, Jackson-sshi ile tanışmalısınız. Bizim şirketimize ciddi anlamda yatırım yapmayı düşünen küçük bir şirketin sahibi. Şangay menşeili bir şirkete sahip ve Kore piyasasına girmeyi düşünüyor."

Lay güldü. Sandalyesinden kalkıp ellerini cebine koydu ve dilini alt dudağında gezdirip yavaş adımlarla bize doğru gelmeye başladı. Kaşlarım çatıldı. Neden böyle davranıyordu?

Lay, Jackson ile arama girip beni arkasına çekti ve Jackson'ın ceketini tutup yakalarını düzeltiyormuş gibi yaparak bir şeyler fısıldadı.

"Bu kadar alçak bir oyun yapacağını düşünmemiştim, Jia Er. Anlaştığımızı sanıyordum."

Jackson gülümsedi. Ardından bana baktı. Yüzündeki neredeyse profesyonelleşmiş maskenin bile saklayamayacağı bazı duygular gözlerinde belirip kayboldu. Ardından bir adım geri çekildi.

"Hae Rin-sshi, sanırım anlaşamayacağız gibi duruyor."

Panikle olduğum yerden çıkıp yanına doğru yürüdüm. "Hayır hayır, lütfen oturun..." Arkamı dönüp Lay'e kötü bir bakış attım. Dudaklarımı oynatarak, 'Senin neyin var?' diye söylendikten sonra Jackson'a yolu göstererek masaya oturmasını sağladım.

Bu işi mutlaka almalıydım.

Yüzüme içten bir gülümseme yerleştirip, cümleme "Kusura bakmayın..." diyerek başladım fakat bakışlarımız birleştiğinde midemde uçuşan binlerce kelebek yüzünden sesim giderek kısıldı ve sonunda yok olarak dudaklarımın arkasına saklandı.

Dudaklarım aralandığında, bakışları dudaklarıma düştü ve hafifçe yutkundu. Ardından masanın ucundaki menüye uzanıp bakmaya başladı. Lay sandalyesini çekip yanıma otururken benim bakışlarım Jackson'ın kızıla çalan kahve saçlarında dolandı.

İçimi kaplayan tanıdık hisler, birisi kalbimi metal bir eldivenin içinde sıkıştırarak eziyormuş gibi hissetmeme neden olduğunda elimi panikle kaldırıp göğsüme koydum. Nefes alışverişim hızlandığında Lay ve Jackson'ın bakışları bana döndü.

"İ-izninizle..." diyerek hızla masadan kalkıp lavaboya doğru yürümeye başladım. Kendimi lavaboya attığımda ise suyu açtım ve ellerimi soğuk suyla ıslatıp enseme ve kollarıma hafif bir serinlik vermesi için dokundurdum.

Aynadaki yansımama takılan gözlerim, kahverengi gözlerimdeki yabancı ışıltıya odaklandı. Zihnimde hissettiğim bunaltıcı baskı ile bir anlığına iki büklüm oldum fakat sonrasında kalbimi ezen pençeler gevşedi.

Zihnimde savaşan anılar vardı. Serbest kalmak için zincirlerini zorluyor, kendilerini bana hatırlatıyorlardı.

Ve sanırım bu anıların da o adamla bir ilgisi vardı.

Derin bir nefes alıp kendimi zayıf bir şekilde telkin ettim. Ardından omuzlarımı dikleştirip masaya geri döndüm. Ben masaya döndüğümde ise Lay yerinde değildi. Kaşlarım hafifçe kalktığında soran gözlerimle şarabını yudumlayan Jackson'a döndüm.

Amnesia | Jackson WangOnde as histórias ganham vida. Descobre agora