BÖLÜM 13

604 44 208
                                    

"H-hayır! Bırakın onu! Lütfen, onu kim neden ihbar etsin! Hiçbir şey yapmadı!"

Luhan polislerin arkasından umutsuzca koştu. Ama nafile.. Polisler Luhan'ı sanki duymuyor gibiydi. Arkalarına dönüp bakmıyorlardı, Luhan onlara yetişince ise orada yokmuş gibi davranıyorlardı..

Luhan kapıyı zorladı ama açamadı, kilitlemişlerdi.

" Sehun, Sehun.. Hayır.."

Koşarak eve geri girdi. Masada duran araba anahtarını aldı. Çok iyi araba kullanamazdı ama başka çaresi yoktu.

Arabaya atlayıp çalıştırdı ve son hızla polisleri arkalarından takip etti. Sürekli yaptığı ani şeylerle trafiği birbirine katıyordu. Korna ve küfür sesleri havada uçuyordu. Luhan hepsini duysa da umursayacacak hali yoktu..

Merkeze geldiklerinde hızla arabayı kenara çekti. Kendimi dışarı atıp koşarak onlara yetişti. Önlerine geçince neyseki duruşlardı. Hayret, polislar sığardı ama kör değildi!

"Sehun.. Sehun -"

"Sil yanaklarını."

Luhan duraksadı. Ağlıyor muydu? Bunun farkında bile değildi ki..

Elinin tersi ile sildi göz yaşlarını. Sarılmak için yeltendiğinde polisler buna engel oldu.

"Zorluk çıkarmayın bayım. Şu an temasa geçemezsiniz, sorgusu var. Kenara çekilin."

"Hadi Luhan. Bir kez daha ağlarsan, külahları değişiriz. Kenara geç ve beni bekle."

Luhan'ın başka yapabileceği bir şey yoktu ki zaten. Sessizce çekildi. Arkalarından takip etti. Sehun'u sorgu odasına aldıklarında dışarıdali sandalyelerden birine oturdu. Dizleri titriyordu. O arabayla nasıl kaza yapmamıştı bilemiyordu. Tanrı ona yardım etmişti belli ki, başka açıklaması olamazdı.

"Şen neden ağyıyoysun? Şenin de mi babanı aydılay?"

Luhan yan taraftan gelen çocuk sesi ile irkildi. Yanaklarını tekrar sildi. Ağladığını yine fark etmemişti.

Küçüğün saçlarını okşadı.

"Sen de mi üzgünsün peki?"

"Biyas.. Babam bankayı doyandıymış."

Luhan bir an sessiz kaldı. Dediğini anlamak zordu, çocuk sanki başka bir dil konuşuyordu.. Babası, bankayı dolandırmıştı. Evet, sanırım dediği buydu.

"Belki de öyle değildir. Yalan söylemişlerdir."

"Biymem ki. Senin babana da yalan söylemişleydiy beyki. O zaman sen de ağyama."

Luhan'ın tekrar gözleri doldu. Keşke böyle bir ihtimal olsaydı. O ihtimale sıkıca tutunabilirdi.

"Benim babam, benim yüzümden bu duruma düştü. Kötü bir şey yaptım. Beni iyiye götürmeye çabaladı ama dinlemedim. Beni korumak için yalnız bırakmadı. Sonra da olan ona oldu. Onu aldılar.. Ama kurtulacak. Çünkü o asıl suçlu değil."

Minik yaklaşığ Luhan'ın gözlerini sildi.

" Ağyama. En asından baban suçyu değiy. "

Luhan buruk bir tebessüm ederek başını salladı. Minik bu sefer Luhan'ın saçlarına dokundu.

" Ne güsel saçlayın vay.. Pembe pembe.. "

" Beğendin mi? Ben de pembe rengini çok seviyorum."

Uzaklardan bilmediği bir isim çağırılınca minik el sallayarak koştu. Annesi olmalıydı.. Luhan tekrar sabırsızca beklemeye başladı. 40 dakika ona 40 yıl gibi gelmişti..

Garson/Hunhan Where stories live. Discover now