27.bölüm - İnBar

5.1K 286 61
                                    

Multimedya bölümden bir kare diyelim.Bölümü inceleyecek zamanım olmadı yanlışlarım olabilir affedin. Bu arada mutlu yıllar :))

Yağmur suyu iliklerime kadar işlemiş olarak evimin olduğu sokağı hızlı adımlarla yürüyordum. Tuzlu damlalar kazağımdan içeri süzülürken , daha kalın bir şey giymediğim için kendime lanetler savuruyordum. Saçlarım ıslak ıslak alnıma ve yanaklarıma yapışıyordu.

Ebrar'lara giderken hava bir tek bulut bulundurmazken , bana oyun oynayarak kapkara bulutlarla kaplanmıştı. Ardından dönüş yolunu yürümeyi seçtiğim için , yağmur damlalarına maruz kalmıştım.

Aslında içinde bulunduğum durum için maruz kalmak denemezdi. Ben kelimenin tam anlamıyla yağmura batıp çıkmış gibiydim.

Ebrar ve İklim'e Bulut hakkında bilgi toplamalarını söylerken şu an kollarımın arasında ıslanmasını engellemeye çalıştığım dosyayı hazırlamalarını beklemiyordum. Benim istediğim hakkındaki temel bilgilerdi ama bu dosyada daha fazlasının olduğuna kalıbımı basabilirdim.

Dosyayı göğsüme daha çok bastırdım. Şu ana kadar değil okumak , içini açıp bakmaya bile fırsatım olmamıştı. Adımlarıma bir doz daha acele ekleyerek koşar adım ilerlemeye başladım fakat bu daha fazla ıslanmamdan başka bir işe yaramadı.

Kaldırımda içe göçmüş , içi suyla dolmuş kısmın üzerinden atladım fakat dengesiz bir atlayış olmuştu. Bir su birikintisinden kaçarken diğerine basma talihsizliğine yakalandığım için paçalarım artık tamamen ıslanmıştı.

Kazağın kollarını parmak uçlarıma kadar çekerek soğuktan buz tutmuş ellerimi korumayı amaçlıyordum. Evin önüne geldiğimde neredeyse zafer nidası atacaktım. Titreyen parmaklarımla elimi arka cebime atıp anahtaru çıkardım. Dişlerimin takırtısını bastırmak için onları sımsıkı birbirine bastırdım fakat bu seferde çenem sarsılıyordu.

Anahtarın ucunu küçücük deliğe denk getirmek için harcadığım çaba birkaç dakika içinde meyvesini vermişti. Kilidi geriye doğru çevirerek kapıyı açtım. Elimdeki tokmağı yavaşça içeri iterken anahtarı da eş zamanlı olarak delikten çıkarıyordum.

Özenle ses çıkarmamaya dikkat etsemde ayakkabılarım zeminde gıcırdıyordu. Dosyayı bir kenara bıraktım. Kendimi evin huzurlu sıcaklığına teslim etmeden önce ayakkabılarımı çıkarıp bir köşeye fırlattım. Gül abla'nın bana çekeceği nutuğu şimdiden kafamda şekillendirebiliyordum.

Birkaç saniye evi dinlediğimde salondan yükselen televizyonun sesini işittim. Biri aceleyle konuşuyor , sesini yükseltip alçaltıyordu. Birkaç saniye daha kulaklarımı kabarttığımda sesin spor programınaki spikerin sesi olduğunu farkettim.

"Siktir be!" diyerek elindeki cipsi ekrana fırlatan Alper'in kaç saniye içinde azar işiteceğini merak ediyordum. Hatta içimden saymaya başladım. Bir , iki , üç...

Mutfaktan terliğin yere çarpmasıyla çıkan ses kulaklarıma ulaştığında gülmemek için elimi ağzıma bastırdım. Yine aynı sahne tekerrür edecekti. Gül abla , Alper'e kızacak , yere attığı cipsi temizletecek ve küfür ettiği için televizyonu kapatıp odasına gönderecekti.

Bu sahneler yaşanmadan önce odama gitsem iyi olacaktı. Gül abla Alper'i odasına gönderirken Alper beni görecek ve ispiyonlayacaktı. Alper olmak bunu gerektirirdi çúnkü.

Koşarak merdivenlere yöneldim fakat ıslak çorabım zeminde kayıyordu. Düşmemek için üstün çaba sarf ederek odama çıktığımda ilk iş çoraplarımı çıkarmak oldu.

Islak çoraplardan nefret ederim.

Odamın kapısını kalçamla kapattıktan sonra pantolonumu çıkarmak için elim düğmelere gitti fakat açamadan telefonum çalmaya başladı. Artık ıslanmış ve bedenimle bir bütün oluşturmuş pantolonu çıkarma işini erteleyerek telefona uzandım.

Asrın KızıWhere stories live. Discover now