5.bölüm-Utku

9.1K 361 56
                                    

Saatler 01:40 :)) Çok uykum var pek bir şey yazamayacağım. Multimedyada -Asrın ve kıvırcık saçları olacaktı onu yarın ekleyeceğim. bölüm şarkısı Shontelle -Superwoman ;)) Bölüm ithafı ekin696'ya keyifli okumalar ;)))

Saat 05:47, bütün gece gözlerime bir damla uyku girmedi , girsin istemedim. Aynadaki yansımam , gözleri kan çanağına dönmüş , göz altları morarmış , darma dağınık saçlarıyla , darma dağınık bir Asrın Sander var karşımda. Ölü gibi görünüyordum. Tenim hiç olmadığı kadar soluk , ses tellerim ses çıkaramayacak kadar acizdi. Bedenimin her hareketinde sanki dudaklarımdan acı bir çığlık fırlayıp , birkaç adım önümdeki aynayı parçalayacakmış gibi. Sanki ruhum yavaş yavaş çekiliyormuş gibi. Sanki insanın en aciz organı ,kalbim, yeni bilenmiş bir bıçakla delik deşik ediliyormuş gibi. Sanki sen unutmaya çalıştıkça , beynin tekrar tekrar hatırlatıyormuş gibi. Sanki bedenime değil de ruhuma kızgın iğneler batırılıyormuş gibi.

'Silkelen ve kendine gel.'

Komutunu defalarca kullandım kendimde. Fakat uzuvlarım betonla kaplanmış gibi ne bir ileri ne bir geri gidiyordu. Hareketsizdim. Vücudumda dışarıdan görülen tek hareketim kırptığım gözlerimdi. Yürümek için mecalim var mı? Bilmiyorum. Nefes alırken bile ciğerlerim acıyla kasılırken  yürümek , tecrübesiz , yoldan geçen alelade birinin ip cambazlığı yapması kadar zor. Geçici felç geçiren birinin ilk önce parmaklarını oynatmasını örnek alarak sağ el işaret parmağımı hafifce oynatıyorum. Yavaş yavaş sıcak bir ortama konulan buzdan heykel gibi çözünüyorum. Her uzvum titreme benzeri bir hareketle kendine gelirken , aynadan titrek bir adım uzaklaştım.

Kendimi baştan aşağı süzerken yazarın şu satıarı aklımdan sürünerek dışarı çıkmaya çalışıyor , çıkıyor.

Ölmüş olabilir miyim? İnsan öldüğünü nasıl fark eder? Öldüğümüzde de düşünmeye devam edecek miyiz? Hiçliğin ortasındayım şimdi. Sıfırım.

Sıfır , sorgulamadan kabul etmenin en üst mertebesidir. Doğada karşılığı yoktur. Doğada her şeyin bir varlığı vardır , yokluk insan icadıdır. Şeytandır , korkudur , ölümden sonrasıdır. Bedeninde elektrik akımı kalmadığında , kalbin artık atmadığında ne olacağını bilememe hâlidir. Hafızanın , hatıralarının ve de düşünme yeteneğinin kaybolacağına dair manası telaştır. Umarım ölmüşümdür. (Fulsen Türker , Garson ve Mutlu)

Bedenim çözülmüş , gerçek ve korkunç derecedeki hayata gözlerimi açmış , uyuşuk birkaç adımımı atmıştım. Elimi iple desteklenmiş bir kukla gibi robotik bir kareketle kaldırdım ve gecenin izlerini aralık perdeden vuran ışıkla belirgileştiren ,  en az benim kadar yorgun , kırılmış ve solmuş saçlarıma değdirdim.

'Titre ve kendine gel.'

Bu komutumla aynaya bir adım daha yaklaştım , içimden 'yumrukla!' diye bağıran ve zıplayarak zihnimi dağıtan hücrelerime uymadım. Şimdilik. Adımlarımı geri geri ilerletip aynadan olabildiğinde uzaklaştım. Elimden bir kaza çıkacaktı , bu olabilirliği çok yüksek bir durumdu. Derin bir nefes aldım. Hafif aralık duran ve içeriye bir parça ışık sokan perdeyi tamamen araladım. Perdeyi çekerken çıkan o ses zaten gergin olan sinirlerimi daha da gerdi.

'Hayır! Sakinsin , sakin kalacaksın.'

Yeni komutum eşliğinde pencereyi yukarı doğru kaldırıp , sabitledim. Temiz hava pencereden geçip ciğerlerime ardından odama doldu. Eylül ayının sıcak bir Çarşamba günü bana gülümserken , aynı hareketi yapmak için dudaklarımı hareket ettiremiyordum. Aksine daha da aşağı çekiliyordu. Gülümsemek sanırımbir süre için beni zorlayacak gibi. Canıma minnet. Gülmek isteyen kim ki zaten.

Asrın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin