2.bölüm-Casper?

15.1K 472 42
                                    

Bu bölümü yazana kadar canım çıktı denebilir. Iki kez yazdim. Ve berbat hissediyorum. Neyse hmm bugun bayram herkese iyi bayramlarr ♥ Uzun bir bölüm uzun yorumlar istiyorum. Votelemeyi untmayın..200 vote cok iyi olur mesela. Sonraki bölüm yine bu uzunlukta olacak ve yarisini yazmis bulunuyorum. Hmm multimedyaya Feyza'nın yaptığı kapak calismalarini koyacaktim ama malum bayram nedeniyle köydeyim.

Neyse multimedyayı ve bölüm şarkısını sonra atacağım. "James Arthur -Impossible"

Sizleri seviyorum. Keyifli okumalar. Bayram şekeri gibi bir bölüm karşinizda.

Belki de babamdan geriye sadece elimde tuttuğum fotoğrafları kalmıştı. Her karede neşesini belli edecek derecede gülümseyen babamın o güzel yüzü. Dolabımda sakladığım birkaç gömleği vardı ama onlarında kokusu çoktan uçup gitmiş , elimde sadece anıların yoğunlaştığı bu fotoğraflar kalmıştı. Bir damlanın denizimden süzülüp dudaklarıma yol aldığını hissettim. İçimden çığlık atmak ,bağırmak ,çağırmak ,elime gelen her şeyi parçalamak gelse de içime attım. Hani derler ya dışıma aktı içimi yaktı gözyaşlarım diye. İşte öyle bir şeydi bu. Göz yaşlarım ne kadar dışarı aksada , görünürde akan buz dağının görünen yüzüyse birde içime attıklarım vardı. Buz dağının görünmeyen yüzü.

Göz yaşlarım yanaklarımdan usulca süzülürken yüzümde mimik dahi oynamadığını fark ettim. Normalde ağladığımda nefessizlik çeker , öksürüklere boğulurdum. Bu küçüklükten kalma bir durumdu. Bebekken doyasıya ağlayamadığım için ciğerlerim gelişememiş ve bu yüzden şimdi nefessizlik sıkıntısı çekip doyasıya ağlayamıyordum. Fakat şuan ki durum bana çok tezattı. Ağlıyordum ama mimik oynatmadan , içten içe. Aslında en kötüsüydü bu , içten içe ağlamak. Bağırıp çağırıp sakinleşebilirdim ama ilk kez yapamıyordum.

Parmaklarımın arasında babam ben ve pembe bisikletimin olduğu fotoğraf geldiğinde yüzüme derin bir gülümseme yayıldı. Bu gülümseme her ne kadar 'Canım yanıyor.' diye bağırsada eski anıları gözlerimin önüne sermişti. Babamla olan her saniye her fotoğraf karesi benim için milyonlara bedeldi. Babam benim her şeyimdi , en azından beni anlıyordu. Fakat şimdi ne babam kaldı ne de beni anlayıp dinleyecek biri. Arkadaşlarım var kardeşim var , beni dinliyor fakat anlamıyorlar. Ben anlamalarını istiyorum. Ellerimin titremeye başladığını hissettiğimde yatağımın üzerindeki fotoğrafları hızla toplamaya başladım. Tekrar bir krizle baş edebileceğimi sanmıyordum ve bir kez daha kriz geçirirsem annemin hiç düşünmeden beni o tımarhaneye kapatacağını biliyordum. Yapardı. Sözde benim iyiliğim için.

Fotoğrafları kutuya doldurduktan sonra kutuyu hızla yatağımın altına ittim. Yataktan indikten sonra odamdaki tahta pencereyi acıp duvara dayalı yastıklarla dolu küçük yatağıma oturdum. Derin derin nefesler alırken Gökmen'in dediklerini uygulamaya çalışıyordum. Titremem yavaş yavaş azalırken bedenimi kasmamaya , gevşemeye özen göstererek gözlerimi kapatıp güzel şeyler düşündüm. Ebrar'ın bana zorla yaptığı cilt maskesi aklıma gelince durup dururken kahkaha atmaya başladım. Kahkahalarım o kadar artmıştı ki gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı bile. Titremem geçmişti fakat geriye deli olduğumu bariz belli eden bir kahkaha bırakmıştı.

Uzun bir süre kendi kendime güldükten sonra nefes nefese eski halime dönmeye başladım. Az önceki de küçük çaplı bir krizdi sanırım. Kahkaha krizi. Bu kadar gülmeden sonra aklıma bugün okula gitmem gerektiği gelince ister istemez yüzüme kocaman bir mutsuzluk ifadesi oturmuştu. Ben her ne kadar üzülecek de olsam orada arkadaşım vardı. Tamam o okulda Utku'da vardı ama zaten ister istemez Utku'yla karşılaşacaktım. Utku , Ebrar'ın kuzeni oluyordu ve onların apartmanında oturuyordu. Yani öyle ya da böyle Utku'yla karşılaşacaktım. Eninde sonunda bir yolunu bulup benimle konuşacaktı ve ben kesinlikle buna hazır değildim.

Asrın KızıWhere stories live. Discover now