26.bölüm-İyi geceler kıvırcık.

5.6K 275 42
                                    

Medyadaki gife Bulut (temsili) diyelim mi? Bence tam da onun bakışını gösteriyor.
Voteler ve yorumlar ellerinizden öper. Bende sizi öperim.

Saatlerdir kullandığım için işlevini yerine getiremez hale gelmiş parmaklarımla uzandım ve darmadağım çalışma masamın üzerindeki , saatlerdir açık olduğundan ısınmış olan masa lambamın ışığını söndürdüm. Odamın içi karanlığa teslim olmuştu. Penceremin önü kalın , kahverengi perdeyle kapalı olduğundan içeri herhangi bir ışık giremiyordu. Dışarıdan pencereyi döven yağmur damlalarının hiddetini duyabiliyor , odamın içinde hissedebiliyordum. Yarım dakikada bir odanın içinde ışık yanıp sönüyor , ardından gök gürlüyordu.

Masamın üzerinde açık olan kitapların üzerine kolumu dayadım. Ardından saatlerdir ders çalışmanın verdiği yorgunluğu kaldıramayacak haldeki başımı da kolumun üzerine yaslayıp artık tonlarca ağırlıktaymış gibi gelen göz kapaklarımı kapatmak için kirpiklerimi aşağı indirdim.

Vücudum yavaş yavaş uykuya sarılırken omzumun ve belimin ağrısını hafif sızlamalarlada olsa hissedebiliyordum. Neredeyse bir haftadır , hatta daha fazla , her gece geç saatlere kadar ders çalışıyordum. Bu olaylardan dolayı hem derslerden geri kalmış , hemde birçok eksiğim oluşmuştu. Onları tamamlamak için sürekli çalışmıştım. Bu süre içinde ne arkadaşlarımla buluşabilmiş ne de Bulut'la konuşma fırsatı bulabilmiştim.

Arka sıramda oturmasına rağmen tek kelime etmek bir yana dursun , yüzüme bile bakmamıştı. Sürekli kenarda köşede telefon görüşmeleri yapıp düşünceli ruh halinden taviz vermemişti.

Onun bu durumu canımı sıksada sesimi çıkarmamıştım.

Tekrar gök gürlediğinde başımı zorlanarak kolumdan kaldırdım. Bütün vücudum sızım sızım sızlıyordu. Sandalyede aynı pozisyonda oturmaktan tutulan yerlerim vardı. Önündeki kitap yığınını öylece bırakıp ayağa kalktım. Çoraplarımı zeminde sürte sürte gidip yatağıma oturdum. Gözlüklerimi çıkarıp gözümü ovuşturdum.

Evet. Gözlerim bozuktu.

Normal zamanda lenslerimi takarken sadece inek öğrenci moduna girebilmek için siyah çerçeveli kemikli gözlüklerimi taktığım oluyordu. Aslında gözlük takmayı sevdiğim halde Ebrar , bana yakışmadığını söylediğinde dışarı çıkarken takmamaya başlamıştım.

El yordamıyla battaniyenin ucunu bulup çektim. Sıcacık yorganın altına giren bedenim gözle görülür şekilde gevşemişti. Dizlerimi karnıma doğru çekip bir kolumu yastığın altına yerleştirdim.

Zihnimin tamamen uykuya odaklanması on dakidan fazla zamanımı almıştı. Çünkü ne zaman gözlerimi kapatsam bölük pörçük görüntüler göz kapaklarımın içine yapışıp duruyordu. Sorgu odasındaki tek taraflı aynanın ardındaki adam , annem , babam , Bulut.

Bulunduğumu pozisyunu bozup sırt üstü uzandım. Parmaklarım karnımın üzerindeki yerini alırken kapkaranlık odada tavana , boşluğa,  baktım.

Kapkara görüntüye doğru bakışlarım çok uzun sürmemişti. Çünkü nefes sesimden başka bir ses olmayan odada çokta yüksek sayılmayan fakat çığlığımın boğazıma oturmasını sağlayacak o ses duyuldu.

Korkuyla battaniyeyi göğsüme çekerek yatağın en ucuna kaydım. Yüreğim boğazımda atmaya başlamıştı.

Ses tekrar duyuldu.

Zihnim bütün kötü düşüncelere kucak açmıştı. Hırsız? Yine aynı adam? Bir kuşun çarpmış olma olasılığı yüzde kaç?

Ses bir kez daha duyuldu.

Asrın Kızıحيث تعيش القصص. اكتشف الآن