Kış Masalı

610 33 422
                                    

Hikaye bilgisi: Bu bölüm, Swan ve Dominic'in düğününde nişanlanan Katie ve Regulus'un düğününü anlatan tek bölümlük hikayedir.
Anlatıcı: Regulus Black

Bu bölüm beni MDÜÇ bittikten sonra bile yalnız bırakmayan @OpheliaRois 'e ithaf edilmiştir.

---------------------------

Ne zaman lapa lapa kar yağsa aklıma direkt Birinci Büyücü Açlık Oyunları gelirdi. O karanlık günler hayatımın en kötü günleriydi ancak bu yıl yağan kar dünyanın en güzel gelininin gelin tacı olacaktı. Katie, benim biricik nişanlım. Bu akşam ona yemin edecektim ve her zaman hayal ettiğimiz gibi sonsuza dek mutlu yaşayacaktık. Heyecanlıydım, böyle bir günde heyecanlı olmamak mümkün değildi. 

"Çocuklar," dedim arkama dönerek "nasıl görünüyorum?" aynada kendime baktıkça kendimi daha çirkin gördüğüm için arkadaşlarımın sözlerinden medet umar olmuştum. Rabastan kapıya yönelince, Dominic onu kolundan tutup durdurdu "Nereye gidiyorsun?" Rabastan bana bakarak "Swan'ı kurtaramadım bari Katie'ye kaçması için yardım edeyim." diye yanıtladı. Dominic gözlerini devirdikten sonra bana döndü "Endişelenme, Regulus. Çok iyi görünüyorsun." O ikisinden başka sağdıç yoktu, ben istememiştim ama beş nedime, Katie'nin hazırlanmasına yardım ediyordu.

Şüpheyle ona bakınca beni sakinleştirmeye çalıştı "Rabastan'a bakma sen. Kendi tipi tüm kızları kaçırdığı için bizi de kendisi gibi sanıyor." Rabastan'ın ağzı hayretle açıldı "Hiç de bile! Kızlar bana bayılıyor. isteseydim hepinizden önce evlenirdim ama ben kalbimi Gemma'yla birlikte gömdüm." (Y.N: Snape, bak dalgana koçum)

"Senin duygusal bir aşık olduğun gerçeği kafamı fazlasıyla bulandırıyor." dedi Dominic. Rabastan otuz iki diş sırıtarak ona parmak şıklattı "Aynı zamanda harika bir vaftiz babayım." Dominic güldü "O konuda hemfikir olduğumu söyleyemeyeceğim." bana baktı "Joutsen, melek gibi bir çocuk, bunu görünce çocuğa bir şey oluyor. Oğlumu bozuyorsun, Lestrange." Rabastan bir yaşını daha yeni yeni geçmiş bir çocuğa en fazla ne yapabilirdi diye düşünüyordum ki onun Rabastan olduğunu hatırlayınca düşünmeyi bıraktım. 

Yarım saat daha damat odasında oturduktan sonra saate bakarak "Vakit geldi." dedim. Sirius'un yokluğunu hayatımın her saniyesinde hissettiğimi söylemem mümkün değildi ama onun bugün burada olmasını ve üçüncü sağdıcım olarak yanımda durmasını çok isterdim. Belki Muggle saldırısına kadar çok iyi anlaşamamıştık ama ağabeyim olarak bunu hak ediyordu. Aynı şekilde Evan, Ace ve Niall'ın da yanımda olmasını çok isterdim ama biz burada birbirimize onlar da Hogwarts'ta birbirlerine emanetti. 

Damat odasından çıkarak ormanın içinde yürüdüm. Katie doğduğu mıntıkanın sınırları içinde evlenmek istemişti ve soğuk bir kış günü olmasına rağmen onu kıramamıştım. Artık Testral Mıntıkası diye bir şey olmadığı için burası sıradan bir ormandan farksızdı ama bir şeylerin Katie'ye tanıdık geleceğini tahmin edebiliyordum. İki sağdıcımla birlikte platforma çıkınca, Rabastan çocuk gibi sızlandı "Evlenecek daha soğuk bir gün bulamadın mı? biri cehennem sıcağında evlenir, diğeri Antarktika soğuğunda!"

Kalabalığa bir göz gezdirdim. Annem yanında Cygnus dayımla birlikte en önde oturuyordu ve yüzü hem gurur hem de mutlulukla gülüyordu. Katie'nin annesine yazık ki bugüne şahit olamıyordu çünkü benim Hogwarts'tan mezun olduğum yıl ölmüştü. Nedenini bilmiyordum ve söylediğine göre, Katie de bilmiyordu. Bay ve Bayan Rosier ön sıralara yakın oturuyorlardı ve Joutsen, Bay Rosier'ın kucağındaydı. Okula başladığı için Benjamin Evan gelememişti. Ondan bahsetmişken, Swan bize onun Ravenclaw'a yerleştiğini duyurmuştu. 

Müzik başladığında heyecandan kalakaldım. Gözlerim hemen karları kazınmış, kardelenler dökülmüş yola döndü. Katie ormanın içinden bir pırıltı halinde bana yaklaşırken dizlerim titriyordu. Peri lambalarıyla aydınlanmış alana girdiğinde gözlerim kararıyordu. Tek başına yürüyerek platforma çıkıp karşıma geçti ve dişlerini göstererek gülümsedi. Yüzünde hiç makyaj yoktu, olsa zaten anca güzelliğini lekelerdi. Saçları arkasındaydı ve açık bırakılmıştı. Gelinliği dardı ve ellerinde eldiven, omuzlarında bembeyaz bir kürk vardı. Üşüdüğünden değil -Katie soğuğu hissetmezdi- bir kış gelini olduğundan ambiyansa uygun giyinmek istemişti. 

Ellerimizi uzatıp sıkı sıkı tuttuk, parmaklarımın arasını okşadı. Yemin etmek için kollarımızı tutup bekledik. İlk olarak Dominic öne çıkıp, ortamızda durdu ve asasını çıkardı. Bir kaptan olarak ilk defa yemin ettireceği için heyecanlı olduğunu biliyordum. Üzerinde baskı hissetmesin diye bakışlarımı ondan çektim. Katie ile aramızda yaldızlı bağ oluşunca Dominic yüksek sesle konuştu:

"Sen, Ophelia Burns'ün kızı Katie Aurora Burns," Katie'nin ikinci ismi ilk öğrendiğimiz zaman hepimiz için şok edici olmuştu. "Regulus Arcturus Black'i eşin olarak kabul ediyor musun?" Rabastan arkamdan fısıldadı "Hala 'hayır' deme şansın var, Kat! Kaç, kurtar kendini kızım!" Katie gülerek ona baktıktan sonra cevabını gözlerimin içine bakarak verdi "Ediyorum!" Konuklar alkışlarken, Dominic yerine geçti ve baş nedime Swan yanımıza geldi. Aslında baş nedime Sia olacaktı ama Katie'nin nedimelerinden sadece Swan büyü yapabildiği için baş nedime de o olmuştu.

"Sen, Walburga ve Orion Black'in oğlu Regulus Arcturus Black," dedi asasını sallarken "Katie Burns'ü eşin olarak kabul ediyor musun?" Neden evlenmek için bu kadar geç kaldığımı bilmiyordum ama bu soruyu duymak için yıllardır bekliyordum. "Ediyorum!" dediğimde gülümsememe engel olamadım ve baş nedime öpüşmemizi söylemeden Katie'yi dudaklarından öptüm. Bana karşılık verirken ensemi okşadı ve Rabastan sırtıma vurdu "Enerjinizi geceye saklayın gençler!" 

Benden uzaklaşan Katie nedimeleri Swan, Sia, Livia, Beatrice ve Mary Anne'e sarıldı, kış çiçeklerinden oluşan gelin buketini atmak yerine Livia'ya verdi. O ve Amy Marshall hala birliktelerdi ve belki gelin buketi vesile olurdu da evlenirlerdi. Livia heyecanla çığlık atarken, Amy onun yanına gelerek kız arkadaşına yüzük takdim etti ve evlenme teklifi etti. Hepimiz ikisine bakarken, Livia önce başını yukarı aşağı salladı, sonra da bağırdı "Evet!" 

"Vay be!" dedi Dominic; Livia ile Amy öpüşürken "Düğünlerde evlilik teklifi adetimiz oldu." Rabastan'a döndü "Amy ve Livia'nın düğününe kadar birini buldun buldun." Rabastan tabii ki onu ciddiye almadı ama ikisi şakalaşırken, Katie'yi elinden tutarak annemin yanına getirdim. Annem onu baştan aşağı süzdükten sonra "İkiniz de çok güzel görünüyorsunuz." dedi "Hep böyle mutlu olursunuz umarım." ona tüm gücümle sarıldım "En başından beri bize destek olduğun için teşekkür ederim!" beni yanaklarımdan öptü.

Ondan sonra diğer davetlilerin de tebrikleri kabul ettik ve bu sırada epey yorulduk. Hınzır bir gülümsemeyle Katie'ye baktım "Eee, balayı için nereye gidelim?" bana ters bir bakış attı "Ne acelesi var canım, çocuk doğunca giderdik balayına." dediğine önce güldüm "Seninle ortak karar alırız diye düşünmüştüm." ama sonra birden ciddileşerek "Çocuk mu?" diye sordum "Hamile misin?" tebessüm etti "Eylül başı veya ağustos sonu gibi kucağımızda olacak." onu kendime doğru çekerek yüzünü öpücük yağmuruna tuttum. Sanırım artık yeryüzündeki en mutlu adam bendim. 


Mıntıka Hikayeleri | Mıntıka Serisi One-ShotWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu