XX.

204 15 2
                                    

Lafını bitirince bir süre yüzüne baktım. “Peki. Affedildin.”

“Teşekkürler. Artık… Gidebilirsin,” diye mırıldanıp benden ayrıldı. Bakışları o güne dek gördüğüm en masum bakışlardı.

“Tamam,” deyip etrafıma bakındım.  “Eşyalarımı almaya sonra gelirim, ee, bir ara.”

“Tamam,” dedi yere doğru bakarak.

“Görüşürüz o zaman,” deyip kararsız bir şekilde ona yaklaştım. Normal arkadaşlar vedalaşırken ne yapardı? Öpüşmezdi değil mi? Öpüşsek olmaz mıydı? Birazcık? Peki Harry’den anahtarları kapıp kaçsam olur muydu tam şu anda?

Ve Harry bana sarıldı.

20.

Sarılmak, Scarlett. Arkadaşlar vedalaşırken sarılırlar.

Öylece kalakaldıktan sonra kendimi kasmayı bıraktım ve kollarımı boynuna sardım. Yüzü saçlarıma gömülürken burnumu boynuna yaslayıp kokusunu çekebildiğim kadar içime çektiğim bir on saniyenin ardından ayrılmıştık.

Harry tam ağzını aralamıştı ki çalan kapı ziliyle kaşlarını çattı; ön kapıya yöneldiğinde ses çıkarmadan onu izledim.

Kilidi açıp kapıyı araladığında görmeyi beklediğimiz yüz kesinlikle daha üç hafta önce trajik bir şekilde amcam olduğunu öğrendiğim Robert Becker’a ait değildi.

“Merhaba?” dedi Harry, Robert’ı aceleyle içeri alıp kapıyı kapattıktan sonra.

“Merhaba,” dedi Robert kaşları kalkık bir şekilde. Fena halde babamınkileri andıran gözleri kararsızca benimkileri buldu. “Scarlett,” dedi Robert bana doğru yaklaşarak. “Üç haftadır seni bulmaya çalışıyordum.”

“Neden?” dedim direkt gözlerine bakıp. Onun amcam olduğunu anlamadığım için kendimi basbayağı salak gibi hissediyordum.

“Çünkü…” dedi düşünceli bir şekilde. “Bazı şeyleri yanlış anlamanı istemiyorum.”

“Hah,” dedim alayla. “Ne gibi şeyleri? Beni nasıl ayakta uyuttuğunuz gibi mi?”

“Scarlett-”

“Robert.” Amcam endişeyle iç çektiğinde yutkundum. “Daha yeni Tex’i affetmişken, seninle konuşmaya hazır değilim.”

“Scarlett, anlamıyorsun-”

“Anlamıyorum, evet. Ben hiçbir şeyi anlamıyorum değil mi? İnsanlar sürekli benden bir şeyler saklıyorlar. Neden? Çünkü Scarlett anlamıyor.”

“Tanrım, onu demek istemediğimi biliyorsun,” dedi yalvarır gibi. Kollarımı bağladım.

“Robert,” dedi Harry kaşlarını çatarak. Ardından yanıma geldi. “Bak, Scarlett’ın her şeyi öğrendiği gece onu gördüm. Yani… Onun ne durumda olduğunu yalnızca ben biliyorum ve inan, sırf o, o kadar üzülmesin diye onun hislerine sahip olup acısını kendim yaşamak isterdim. Scarlett’ı öyle görmekten daha az acı verirdi.”

Ah, şey, o an gözlerimin dolduğunu kimseye çaktırmamaya çalışsam iyi olacaktı.

(Harry’nin bu kadar duygusal şeyler söylemesinin yanı sıra tek seferde bu kadar uzun bir cümle kurması da göz yaşartıcıydı aslında.)

Robert’ın göz kapakları birkaç kez titreştikten sonra hayretle ikimize baktı. “Vay canına, Harry. Seni böylesine değiştirebilecek tek kişi Scarlett olabilirdi.”

Moves Like StylesWhere stories live. Discover now