I- Hipster?

1.5K 32 2
                                    

Bu bölümde iki karakter de üzerinize ergenlik kusacak, üstünüze başınıza dikkat edin. Merak etmeyin, geçecek. Harry'nin gerçek olmayan celebrity tavırlarına aldırmayın, o da geçecek.

Kasım 2012

“Evet, beyler,” deyip ellerimi dirseklerimi dayadığım büyük masada birleştirdim. Kısa sürede konumuma böylesine alışmam en çok kendimi şaşırtmıştı sanırım. Ya da onun gibi bir şeydi işte, her neyse. “Popülerliğinizden ve basındaki yerinizden taviz vermemeniz için yeni bir şeylere ihtiyacınız var, değil mi?”

Bana bakan dört sıkılmış surat ağır hareketlerle beni onaylarken, bedenini buraya bırakıp ruhunu kimbilir hangi diyarlara götürmüş olanlarına döndüm.

“Sıra sende,” dedim parmağımı ona doğrultarak. Yanındaki onu dürttüğünde gözlerini kırpıp bakışlarını üzerime dikmişti. Gülümsedim. “Harry, ” dedim ve ağır ağır devam ettim. “Yeni bir aşka yelken açmanın vakti sence de gelmedi mi?”

Temmuz 2012

“Ee, işte bu sihirli boyalardan ne diliyorsun bakalım?” dedim suratımdaki abartılı gülümsemeyle bana dik dik bakan çocuğa dönerek.

“Bir kere onlar sihirli falan değil,” dedi kollarını göğsünde birleştiren muşmula surat. Resmen yarım saattir ona laf anlatmaya çalışıyordum.

“Aa, inanmıyor musun yoksa?” dedim bu sefer de abartılı bir hüzünle. “Hâlbuki bu boyalar ne harikalar yaratıyordu.”

“Madem öyle,” dedi adını hiçbir zaman öğrenmek istemeyeceğim inatçı çocuk bana meydan okurcasına. “Benim…” derken düşünüyor gibiydi. Ardından hinlik dolu gözlerini kalabalıkta gezdirip bir yeri işaret etti. “Benim yüzümü onunki gibi yap!”

Pekâlâ. Onunki derken kimi kast ettiğini anlamam için partideki zilyon tane küçük çocuğu aşmam gerekiyordu. Zira partideki tüm kızlar orada gibi bir şeydi. Banaysa ergenlik dönemine erken girmiş isyankâr tipler kalmıştı, ne hoş. Çocuk seven kişiliğime inat mıydı bu şimdi?

Kısılmış gözlerimi bana hainlikle bakan muşmulanın gözlerine dikip tekrar abartıyla gülümsedim. Aslında düşününce, gülümseyen palyaço suratıma bir de abartı ekleyince korkunç görünüyor olabilirdim. Çocuğun gözlerinde hafif bir korku belirince içimdeki cadı bozması kahkahaları bastırmam gerekmişti.

“Tatlım, bu boyalar insanları birbirine benzetmez, aksine seni benzersiz yap-” derken gözüm saate takıldı. Beş! Bana ayrılan vaktin sonuna geldiniz bayanlar ve baylar! Görüşmek üzere! Hoşça kalın!

Çocuğa en ufak bir açıklama yapma gereği duymadan palyaço kimliğimden arınmam için bana verilen küçük soyunma odasına doğru ilerledim. Arkama ufak bir bakış attığımda rahatlamıştım. Neyse ki o muşmula surat bana gösterdiği yere az öncekinden daha kötü kıskanç bakışlar fırlatmaya dalmıştı. Muhtemelen ondan daha tatlı bir çocuk falandı baktığı…  Kızların ilgisini üstünde toplamış biri…

Hah. Bana neyse ya.

Odaya kendimi attıktan sonra çocukların bayılarak dinlediği, hiçbir müzik değeri taşımayan saçma pop şarkılarının sesinin boğuklaşmasıyla keyiflendim. Hiç yoktan iyidir, değil mi?

Bir gün üstüme yapışacağından korktuğum palyaço giysilerimi aceleyle çıkarıp derin bir nefes aldım. Günlük kıyafetlerimi elime aldığım sırada buraya doğru yaklaşan ayak sesleri duydum ve daha ne olduğunu anlamadan bulunduğum odanın kapısı aniden açılıp kapandı.

Moves Like StylesWhere stories live. Discover now