XVIII - Gone

184 16 0
                                    

Harry

“Lanet olsun,” diye söylendi Harry. Az önce Scarlett evden gitmişti.

Gitmişti.

Alkol onu öyle uyuşturmuştu ki, arkasından koşup ona sarılma isteğine engel olan tek şey söz geçiremediği vücuduydu. Bunun tek sebebi alkoldü, evet.

Tanrım az önce ne yapmıştı, kendini ve aralarındaki şeyi nasıl bu kadar düşürmüştü? Ona nasıl sadece ev arkadaşıyız diyebilirdi?

Aklı almıyordu, inanamıyordu.

Gitmişti.

Bir süre, hala Scary’sinin sıcaklığını hissettiği koltuğa kıvrılıp yatmıştı. Ne kadar olduğunu algılayamayacağı bir süre... Komutları yerine getirmeye nihayet karar vermiş vücuduna ilk olarak tekme atmak falan istemişti ama yapmak istediği başka bir şey vardı.

Sarsak adımlarla merdivenden çıktı ve onun odasına girdi. Bir haftada nasıl böylesine kokusu sinebilirdi?

Işığı açmaya yeltenmeden ilerleyip kendini yatağa bıraktığında burnuna dolan kokuyla titremişti. Ne kadar zamandır bağımlıydı bu kokuya? Koskoca -sözde- kadın düşkünü, çapkın Harry Styles, nasıl bir korkak gibi saklıyordu hislerini?

Başı dönüyordu, gidişinin onu böylesine etkileyeceğini tahmin edemezdi. Bu kadar duygusal olduğu için kendine kızdı. Aptallık ettiği için kendine kızdı. Scarlett yanında olmadığı için kendine kızdı. Harry, o gece kendine hayatında hiç kızmadığı kadar kızdı çünkü bunu hak etmişti.

“Hak ettim,” diye fısıldadı kendi kendine.

Daha bir önceki gece beraber uyudukları yatakta şimdi tek başınaydı. Elini saçlarına geçirip tavanı seyretti. Karanlıkta bir şey göremiyordu ama hayal ediyordu.

“O zaman hayal edelim.”

“Neyi hayal edeceğiz?”

“İzlemek istediğimiz şeyi.”

Scarlett yanında mıydı hala?

Ah, hayır, beyni çok bulanıktı. Gözlerinin dolduğunu hissetti ama gözyaşlarının akmasına izin vermedi. Scarlett’ın yastığını hiçbir şekilde kirletmek istemiyordu.

Onu bulacaktı.

"Beni bırakma..." Titreyen nefesiyle iç çekip hafifçe doğruldu ve yastığı eline alıp tekrar uzandı. Tıpkı bir çocuk gibi büzüşüp yastığa sarıldı, kokladı, kokladı… Ta ki uykuya dalana kadar, çekebildiği kadar içine çekti kokusunu.

Ertesi gün, gözlerini erkenden açtığında baş ağrısıyla yüzünü buruşturdu. Dağılmış beyaz yatak takımının üstünde önceki geceden kalma giysileriyle, saçları birbirine karışmış, gözleri şişmiş bir şekilde uzanıyordu. Sarıldığı yastığa baktığında önce ne yaptığını anlayamadı. Birkaç saniye sonra önceki geceyi hatırlamaya başladı.

Hayır, hayır.

Birbirine yapışmış dudaklarını ıslatıp gözlerini kapadı. “Sen aptal grubunun en aptal üyesisin Harold,” diye yeniden kızdı kendine.

Ani bir kararla kucağındaki yastıkla doğruldu ve yutkundu. Bir plan mı yapmalıydı? Etrafına bakınıp Scarlett’ın eşyalarına göz gezdirdi. Etraftaki birkaç tişört haricinde ortalık toplu sayılırdı. Zaten eve gelirken fazla eşyasını getirmemişti.

Hepsine sarılmak istiyordu.

Ona ihtiyacı vardı.

Tanrım, gitmişti.

Harry, bir insanın bu kadar çok üzülebileceğini daha önce asla düşünememişti.

ehem bizim duygusal bebeğin bakış açısı bu şekildeydi becerebildim mi bilmiyorum fhdgfj aaaaaay kısa olduğunu biliyorum ama bu bölümü heriye ayırmak istedim yeni bölüm votelar ve yorumlar birazcık artınca gelecek sizi aşırılı seviyoruuum

Moves Like StylesWhere stories live. Discover now