XIII - That's Easy

200 15 0
                                    

Günün ilk ışıkları gözlerimi tırmalarken uyandım. Bu çok klişeydi ama o an tamamıyla mükemmeldi.

Başımın altındaki sıcaklık onun göğsüydü, duyduğum sesler onun kalbine ve nefeslerine aitti.

Yanağımda, burnumda ve dudaklarımda hissettiğim, başka kimseye ait olamayacak o güzel parmaklar onundu.

Mutluluk denen şeyi her hücrende hissetmek buna deniyordu sanırım.

Yavaşça gözkapaklarımı araladığımda, hemen elini yüzümden çekip kaşlarını kaldırdı. Ne yani, utanmış mıydı? Ben de kaşlarımı kaldırdım.

 “Ee,” dedim cılız bir sesle. “Sen uyumadın mı?”

“Manzarayı seyretmeyi tercih ettim,” dedi yarım bir gülümsemeyle. Karnındaki elimi kaldırıp yanağındaki gamzeyi dürttüm. Tanrım o buradaydı, yanımdaydı. Hayal kuruyor olamazdım değil mi?

“Bunlar… Gerçek mi?” dedim bir anda. Elimi yeniden karnında gezdirdiğimde sırıttı.

“Bulunduğumuz durumdan mı bahsediyorsun yoksa karın kaslarımın varlığına mı inanamadın? İstersen daha yakından görebilirsin,” deyip tişörtünü sıyırdığında yutkunup onu durdurdum.

“B-bulunduğumuz kasları, aman, ee, durumu diyorum,” dedim utanarak. Yüzümü göğsüne gömüp bir süre kahkahasını dinledim.

“Utangaç…” diye mırıldandı. “Kim senin bu kadar utangaç olduğuna inanır ki?”

Yüzüne bakıp tek kaşımı kaldırdım. “Dışarıdan ‘soyun bebeğim’ der gibi mi duruyorum?”

“Ee, hayır tabi ama…” diye bir şeyler gevelerken gülümseyerek hafifçe doğrulup gerindim. “Aslında desen çok çekici olurdu,” dedi birden.

“Yani ben normalde çekici değilim?” deyip dudaklarımı büzdüm.

Sorumun üstüne gözlerini irileştirip başını hızla iki yana salladı. “Haddinden fazla…”diye mırıldandı.

“Haddinden fazla mı çekicisizim?” dedim kaşlarımı kaldırarak. Sorumun üstüne hızla nefesini verdi ve kolumdan tutup beni kendine çekti. “Bence daha fazla zorlamamalısın,” dedi kısık bir sesle kulağıma.

“Tamam…” deyip dudaklarımı birbirine bastırdım ve ondan uzaklaştım. Konuyu değiştir, konuyu değiştir. “Şey, benim karnım aç.”

Harry kaşlarını çatıp saçlarını karıştırdı. “O zaman şöyle yapalım, ben kahvaltı hazırlayayım, sen de, ee, biraz daha uyu?”

“Uykum yok ki. Hem neden sadece sen kahvalt-” derken yüzünde kibirli bir bakış belirdi. Kap kek rezilliğimi hatırlatan bu bakışların üzerine sustum. “Neyse.”

Harry keyifle güldükten sonra durup beni süzdü. Sorarcasına kaşlarımı çattığımda, başını başka bir yöne çevirdi. “O zaman, duş al?”

“Senin de duş alman gerekmiyor mu?” dedikten sonra birden yüzüme baktığında az önce dediğimin ne anlamlara gelebileceğinin farkına vararak gözlerimi kaçırdım. Acilen yataktan kalkmamız lazımdı çünkü şu ağzımızdan kaçırdığımız şeylerin sonu pek de iyi değildi.

Harry, güneşte parıldayan yeşil gözlerini tekrar irileştirip gözlerime baktı. “Yani… İstersen beraber-”

“Aa, haha, yok canım,” diyerek heyecanla sözünü kestim. “Onu kast etmemiştim,” derken bakışlarının tekrar üstümde gezinmesiyle kızarmıştım. “Şunu yapmayı keser misin?”

“Neyi yapmayı?”

“Üstümdekileri çıkarırmış gibi bakmayı,” dedim ve yorganı üstüme çektim.

Moves Like StylesWhere stories live. Discover now