18. Bölüm "TESADÜF!"

16.2K 762 40
                                    

Keyifli okumalarrr♥️ Bölümü okurken yukarıdaki şarkıyı dinleyebilirsiniz 👆🏻🦋

Yıllar sonra onu karşımda görmek, bana bakan o bal rengi gözlerini görmek, o tanıdık kokusunu hissetmek... tuhaftı. Hâla o ilk günkü adam gibiydi ama değildi, artık benim için sadece bir yabancıydı. Gözlerinin içine bakan gözlerimi başka yöne çevirerek "Afedersin." dedim. Hareketsiz bir şekilde sadece bakıyordu. Yanından ayrılarak asansöre bindim. Kata bastım, asansörün kapısı tam kapanacakken sensörün bir eli algılaması ile kapı tekrar açıldı. Burak kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Boş gözlerle karşılık verdim. Asansöre bindi, kapı kapanır kapanmaz düğmelerden birine basarak asansörü durdurdu. "Ne yapıyorsun sen?!" diyerek düğmelere uzanmaya çalıştım. Hareketime karşılık düğmelerin önüne geçip basmamı engelledi. Arkamdaki aynaya yaslanarak dudaklarımı birbirine bastırdım, kollarımı bağladım ve soran gözlerimi gözlerine çevirdim.
"Gerçekten mi Çağla?!" dedi. Hala soran gözlerle bakıyordum.
"Onca zamandan sonra.. bu mu yani?"
"Ne bekliyordun? Kollarına atlamamı mı?"
Gözlerini kırpıştırarak "Ha..hayır." dedi.
"O zaman?" dedim ısrarla.
"Çağla bak..."
Sabrım artık taşmıştı. "Ne var Burak?! Ne Çağla, Çağla??! Ne bekliyorsun, ne istiyorsun hâla benden?? İstediğin oldu işte, biz diye bir şey kalmadı. Sana ihanet ettiğimi düşündün, bana yalancı gözüyle baktın! İtibarımı yerle bir ettin! Kimse umrumda değildi ama sen.. sen nasıl benim böyle bir şey yapacağımı düşündün?"
Elleriyle kollarıma uzandı. Dokunmasına müsade etmeden hızla kollarımı çektim. Dişlerini sıkarak gözlerini kapattı. "Beni dinlemiyorsun." dedi.
Alaycı bir gülümseme takınarak "Zamanında sende beni dinlemedin." dedim. Sözlerim onu çok derinden incitmişti, bakışlarından bunu çok rahat bir şekilde anlıyordum. Derin bir iç çekerek düğmeye uzandım, bu sefer engellemedi öylece hareketsizce bana bakıyordu. Asansör tekrar çalıştı ve ineceğim kata geldi. Dışarıya doğru bir adım attım, durdum. Bir şey diyecek gibi oldum ama daha konuşacak neyimiz vardı ki? Daha birbirimizi görmek için ne gibi bir sebebimiz olabilirdi? Hâla ona baktıkça ne kadar incinebilirdim?
Hâla ona baktıkça aşık olduğum adamı görmem; sahillerde yürüdüğüm, yemekler hazırladığım, birlikte işe gittiğim adamı... ama bir yandan da onun olmadığını ne kadar daha görebilirdim ki?
Arkama bakmadan tekrar yürümeye devam ettim.

*

Kızlarla akşam yemeğini şık bir restoranda yedikten sonra kocaman bir tabelada
'CLUB DARK' yazan bir mekana girdik. Kızlar içecek almak için gittiklerinde yarınki görüşmenin yeri ve zamanı mesaj olarak gelmişti.
FABURA'nın önündeki kafede saat 08.30'da. İyi akşamlar dilerim.
Başka mekan yoktu çünkü!
Tüm gece eğlendik. Saat epey geç olunca zar zor kalkmaya karar verdik. Meltem çoktan koyunları saymaya başlamıştı bile.. Burcu Meltem'e bakarak sarhoşluğun etkisiyle değişik el kol hareketleri ile "Arabayı ben kullanırım." dedi salak salak gülerek.
Sanırım kafası en ayık kişi bendim. Tabii ne kadar ayık olduğum göreceli bir kavramdı. Arabanın anahtarını bulmaya çalıştım çantamın içinden. Görüş alanım hafif bulanık olduğu için bulana kadar ömrümün yarısı gitmişti nerdeyse. Anahtarı bulup arabayı açmak için doğrulttuğumda bir el kolumdan tutarak engelledi. Başımı kaldırıp elin sahibine bakmaya çalıştım. Başım dönüyordu. Görüş alanım iyice bulanıklaştığı için göremiyordum bile. Kollarını belime sardı ve ayakta durmam için destek oldu. Gözlerim kapanıyordu, direnmeye çalıştım.
"Uyuyabilirsin direnme." dedi.
Bu ses.. kimdi bu? Son bir çabayla "Sen kimsin?" diyebildim ama nafile. Bir anda her yer simsiyah oldu.
*
Alarmın sesi ile yerimden sıçrayarak uyandım. Saat kaç olmuştu? Aman Allahım! Yarım saat sonra kafede olmam lazımdı! Nasıl yetişecektim?! Burdan yarım saatte mümkünatı yok yetişemezdim. Off başım nasıl ağrıyordu?! Eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum! Hızla burcunun yanına koştum. Perdeleri sonuna kadar açarak "Burcu kalk!!!" diye seslendim.
Uykulu uykulu "Ne var?" dedi.
"Arabanın anahtarı nerde?"
Yerinden kalkarak banyoya doğru ilerledi. "Önce araba nerde diye sor." dedi.
"KIZIM ARABA NERDE?!"
"Dün gece barın yanındaki sokağa bırakmıştık hatırlamıyor musun?"
"Ben bile hatırlamıyorum sen nasıl hatırlıyorsun?"
Durun bir dakika konu bu değildi. Başımı salladım. Merak ve sinirle "O zaman biz nasıl geldik buraya???"
"Ne bileyim kızım ben! Gelmişiz işte haticeye değil neticeye bak işte."
"BEN NASIL YETİŞİCEM?!"
Odama hızlıca gittim. Meltem'i yerde yatarken buldum. Az önce burda mıydı bu kız?
"Meltem kalk!! Geç kaldık!!!" dedim dolabımı kurcalarken. Kıyafetlerimi alıp arkamı döndüğümde bir anda çığlı bastım. Meltem Zebani gibi dikilmiş arkamda duruyordu.
"NE BAĞRIYORSUN?!" dedi yerinden sıçrayarak.
"SEN NE DİKİLİYORSUN BAŞIMDA?! Geç kaldık diyoruuuum!"
Hızlıca hazırlanıp bahçeye indik Meltem'le.
Meltem toplu taşımalarla ne zaman oraya ulaşacağımızı hesaplıyordu.
"En iyisi tekneyle gidelim ama yine de her halükarda geç kalıyoruz." dedi.
Dişlerimi sıkıp saçlarımı karıştırıyordum. "Bizi oraya 15 dakikada götürebilirim ama bu fikir hoşuma gitmiyor."
"Hoşuna gidip gitmemesi önemli mi sence çağla? Kariyerimiz söz konusu şu an! Neymiş o fikrin?"
Telefonumu çıkarıp aylardır bakmaya korktuğum, çekindiğim numarayı tuşladım.
Şansıma ikinci çalışta telefon açılmıştı.
Karşıdan gelen meraklı ses "Çağla?" dedi.
Nutkum tutulmuştu bir anlığına ama tekrar kendimi toparlayabilmiştim.
"Müsait misin Burak?"
Düşünmeden hızlıca "Evet, elbette." dedi soruma karşılık olarak.
"Nerdesin?"
"Evdeyim?"
"Şey..eğer senin için mahsuru yoksa bizi alabilir misin?"
Ne salakça bir soru sormuştum öyle! Ah çağla..
"Bizi derken? Ayrıca nerden?"
"Meltem ve beni. Geç kaldık da.. benim bir yere yetişmem lazım Meltem de şirkete geçecek."
"Konum at."
Konumu hızlıca attıktan sonra konuşması için bekledim.
"10 dakikaya oradayım."
"Teşekkür ederim." dedim ve kapattım.
Meltem rahatça bir nefes aldı.
"Meltem dün olanların ne kadarını hatırlıyorsun?"
"Ne gibi ?"
"Eve nasıl geldik gibi meselaaa."
Bir anlığına düşündükten sonra "Burcunun birine evin adresini söylediğini hatırlıyor gibiyim." dedi ve devam etti "Kalanı yok bende."
"Kızım ben hiç bir şey hatırlamıyorum!"
O sırada Burak arabası ile gelip kapının önünde durdu. Meltem gülümseyerek ayak üstü Burak'la konuştuktan sonra arka tarafa bindi. Burak bakışlarını bana çevirdi.
"Geldiğin için teşekkür ederim."
Sadece gülümsedi. Eliyle kapıyı açtı "Daha fazla geç kalmayın." dedi.
FABURA'nın önüne gelince Meltem hızlıca teşekkür edip yanağıma minik bir buse kondurup hızla içeri girdi. Burak'a dönerek "Tekrar teşekkürler." dedim.
"Önemli değil, ne zaman ihtiyacın olursa ben burdayım." dedi.
Konuya göre biraz duygusal bir cümleydi.
Kısa bir tebessüm ederek "Şirkette işin vardır tutmayayım ben seni." dedim ve gitmek için yeltendim.
"Toplantım var. Oraya geçeceğim." dedi.
"Peki. Hoşçakal." dedim, başını salladı ve yürümeye başladım. Adımlarımla orantılı şekilde yanımda yürüyordu. Biraz hızlandım ama hala arkamdan geliyordu. Durdum.
"Burak eşlik etmene gerek yok. Kendim gitmeyi biliyorum."
Güldü. "Ben de o tarafa gidiyorum Çağla. Seni takip ettiğim falan yok." dedi.
Gözlerimi devirip yürümeye devam ettim kafenin önüne geldiğimde aynı anda kafenin kapısını tuttuk, ilk karşılaşmamız gibi...
Birbirimize sorarca baktık ve aynı anda gözlerimizi bölerterek "YOK ARTIK!" dedik.
"Şirket kuruyorum. Ortaklık için geldim ya sen?" dedim Burak'a sorarca baktım.
"O kuracağın şirket benim üst katım, ve yatırımcılardan biri benim."
Şansın da bu kadarı! Ortak olacağım adam Burak Baysaldı!

🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊🕊
Yeni bölümü nasıl buldunuz? Yorum ve oy vermeyi unutmayalım canlar! 😄❤️

Yeni AsistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin