3. Bölüm "PATRON"

27.5K 1.2K 25
                                    

Keyifli okumalarrr...☺️♥️

Arkama dönüp başka birilerine bakıp bakmadıklarını kontrol ettim. Hayır! Bana bakıyorlardı. Gözlerimi kocaman açarak "Hayır mümkün değil. Ben.. ben yapamam." Aras elini alnına serçe vurup dişlerini birbirine bastırdı. Öykü aşağılayıcı bir tebessümle gözlerini devirdi. Burak Bey ilk defa benimle konuşarak

"Yeni misin sen?" diye sordu.

"Evet."

"Ya bu çekimlerde yer alacaksın ya da 'taksi' ile evine tıpış tıpış gideceksin. Karar senin ve sadece bir buçuk dakikan var."

Taksiye bilerek vurgu yapmıştı. Ah aptal kafam! Bula bula patronumu bulmuştum. Tam bir man kafaydım! Normalde çekip giderdim fakat hayalimdeki şirketteydim ve patronuma karşı mahçuptum. Mecburen kabul etmek zorundaydım artık bende buranın bir üyesiydim ve şirketime elimden geldiğince bir şeyler kazandırmam gerekiyordu. Öykü gözlerini bir kez daha devirdi ve gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. İtici şey!
Meydan okuyan gülümsememi takınarak Öykü'ye bakarak. "Tamam, yapacağım." dedim. Öykü bakışlarını oynadığı tırnaklarından çekerek bana çevirdi. Gülümsemesi solmuştu bu halinden memnun olarak daha içten tebessüm ettim. Beni tanımadan böyle tavırlar sergilemesi.. itici!!
Aras Bey ellerini birbirine vurarak "İşte bu!" dedi ve hızla yanımızdan ayrılarak çalışanlara talimat vermeye başlamıştı bile. Öykü Burak'a baktı ve yanımızdan ayrıldı. Burak'ın bana baktığını fark edince bakışlarına karşılık verdim. Ellerini cebine koydu ve tepki vermeden dümdüz suratıma bakıyordu.

"Çekimler bitince çizimlerinle yanıma gel." diyerek emir verdi. Hiç bir şey söylemeden başımı salladım. Meltem'in çekiştirmesi ile kameraların önüne geçtik. Işıklar, ayakkabılar, kutular... Ayakkabılar tek tek getirildi ve sırayla hepsini giydim. Fotoğrafı çeken adamdan talimatlar alıyordum. Çok önem verilecek pozlar değildi sadece bacağımı, bileğimi ve bir iki tanesinde de boynumdan aşağısını çekmişlerdi ve tüm fotoğraflar çekilirken Burak sadece bana bakıyordu. En son ayakkabıya gelince Burak oturduğu yerden kalktı ve yanıma geldi. Ayakkabı gerçekten tasarımdı ve eşsiz, paha biçilemezdi. Zümrüt ve gümüşlerle süslenmiş bilekten yukarıya doğru sarılan, parlak zümrüt yeşili ayakkabı göz kamaştırıyordu. Burak ayağımdaki ayakkabının bağlamalı yerlerini tek tek düzeltti, bileğimin açısını düzeltti ve kenara geçti. "Bu ayakkabıyı tüm açılardan çekilmesini istiyorum. Modelin yüzü görünmesin, arkadan çekilsin. Bacaklarını yana koy bacak bacak üstüne at." dedi. Dediklerini tek tek yapmaya çalıştım. Nihayet çekimler bitince kendi ayakkabılarımı giyip stüdyodan çıktım. Geçici olarak yerleştirildiğim masama gidip çizimlerimin kopyalarını aldım ve hızla Burak beyin odasına koşuşturdum. Kıvrılan koridorda bir anda bir şeye çarptım ve tam düşecekken biri belimden kavrayıp düşmemi engelledi. Bedenlerimiz birbirine kenetlenmişti kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Sıkılgan bakışları ile Burak bana bakıyordu. Hemen kendimi toparlayarak yerdeki çizimlerimi elime aldım.
Burak dudaklarını birbirine bastırarak kollarını  göğüsünde birleştirdi. "Seninle bir kez bile normal karşılaşamayacak mıyız?"
Kızarmıştım, gözlerimi kaçırarak "Özür dilerim." dedim. Adam haklıydı. Taksi, çekimler ve şimdi... Bir şey demeden odasına girdi ve peşinden bende girdim. Masasına oturdu kımıldamadan kapının önünde durdum. Gözüyle gel derce bir bakış attı. Masanın önünde durdum ve çizimleri masaya bıraktım. Dosyayı açtı ve tek tek incelemeye başladı. İncelemesi bittikten sonra eline bir kalem aldı.
"Şu sandalyeyi çek, gel." dedi. Yanına oturdum, çizimlerde bazı oynamalar yaptı. Eskisine göre çok daha güzelleri şimdi. Bir yandan kalem oynatırken diğer yandan konuşuyordu. "Çizimlerin gerçekten çok güzel. Işık var, görüyorum. Buradaki çoğu kişiden daha iyisin." dedi ve kalemi bırakarak bana döndü. "Neden?" dedi. Anlam veremediğim bu soru karşısında kaşlarımı çatıp boş boş yüzüne baktım.
"Anlamadım?"

"Neden tasarım? Neden buradasın? Neden.."

Ucu açık milyonlarca soruyu ardından getiren tek bir kelime; neden.
Gülümseyerek başımı salladım ve çizimlerimi elime alıp ışık açısını Burak beye göre ayarlayıp yukarıya kaldırdım.
"Her çizgi, her oynama.. iyi hissettiriyor. Kalemin kağıt üzerinde elimde dans etmesi, tamamen benim kontrolüm altında olması.. bazı şeyler sebepsiz de sevilebilir. Buradayım çünkü kendimi buraya layık görüyorum çabalarımın karşılığını burada alacağımı düşünüyor en azından umut ediyorum."
Söylediklerimden etkilenmiş gibi gözlerimin içine bakıyordu birden tebessüm ederek geriye yaslandı. "İyi bir pozisyon demek.. pekala, al sana fırsat; 2 gün içinde sonbahar koleksiyonu için 3 ayakkabı çizimi istiyorum. Bakalım yapabilecek misin.. eğer yaparsan seni temin ederim ki burada iyi bir pozisyonun olacak ama eğer yapamazsan bu şirketteki son günün olur. Var mısın Çağla?"
Eğleniyor görünüyordu. Bu benim için çok iddialı bir teklifti lakin dalga geçer gibi tebessüm ediyordu. Oturduğum yerden kalkarak çizimlerimi dosyaya tekrar yerleştirdim ve tek kaşımı kaldırıp gülümseyerek "Çizimler yarın elinizde olacak Burak Bey." dedim. Meydan okuyordum evet. O küçümseyici ifadesini ona yedirecektim. Aynı şekilde ayağa kalktı ve ellerini cebine koyarak dudağının kenarını kıvırdı.
Beni yavaş yavaş tanıyacaksınız yeni ukala PATRONUM!

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿
Merhaba umarım yeni bölümü sevmişsinizdir☺️
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum😇💙

Yeni AsistanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin