3.8

876 93 386
                                    

Mümkünse şarkıyı indirip, öyle okumanızı tavsiye ederim

Rüzgar'ın ağzından,

Arya yaklaşık yarım saattir ortalarda yoktu ve bu benim içimde fazlasıyla endişe yayılmasına neden olmuştu. Daha doğrusu o yokken her zamanki olan durgunluğumun daha çok artmasına sebep olmuştu. Bana en son tuvalete gitmesi gerektiğini söylemişti. Her ne kadar özel işleri olduğunu düşünerek beklemeye devam etsem de artık dolmuştum.

İçimde fazlasıyla kötü bir durgunluk yer edinmişti.

Elimdeki kokteyl'i masaya bırakarak tuvaletlerin olduğu yöne doğru ilerlerken, önümde ilerleyen başka bir kızın kapısı açık kızlar tuvaletinin kapısından içeri bir adım atması ve çığlığı basması bir oldu. Ben, bu büyük çığlığın korkusuyla irkilirken, kız geriya doğru sendeleyerek koridora çıktı yeniden ve sırtını duvara yaslayarak yanaklarını ıslatan göz yaşları eşliğinde işaret parmağıyla bana içeriyi gösterdi. İçimde yer eden kötü his karnıma kramplar girmesine ve kalbimin ağzımda atmasına sebep olmuştu.

Yavaş adımlarım ile kızlar tuvaletinin kapısına doğru yaklaştım ve gördüğüm manzara, ağzımda atan kalbimin nefesimi keserek durmasını sağladı. Ayaklarımın ucuna kadar gelen kan birikintisini takip eden gözlerim, yerde boylu boyunca yatan solgun yüzlü Arya'yı görür görmez ıslanmaya başladı.

"Hayır, hayır... Hayır! Siktir!"

Yerin ayaklarımın altından kayar gibi olmasını dikkate almayarak, birkaç hızlı adımın sonunda kendimi yere bıraktım ve onun solgun güzel yüzünü avuçlarımın arasına alarak düğüm düğüm olan sesimle birlikte adını haykırdım.

"Arya, hayır güzelim! Hayır hayır hayır... Aç gözlerini, hadi..."

Parmaklarım morarmış dudaklarının üstünde duraklarken içimden bir parçalar koparak canımı yaktı. Kana boyanmış saçlarına kayan gözlerim, gördüğü ayrıntı ile orada donup kalırken içimden kopup kaybolan parçalar birer fırtınaya dönüşerek geri döndü. Kana boyanan saçlarını titreyen ellerimle boyun çehresinden ittiğimde parmaklarımı gördüğüm morluklarda gezdirmeye başladım.

Her bir dokunuşumun arkasından göz pınarlarımdan ayrılan yaşlarımın ardından birer hıçkırık koptu.

Orospu çocugu Enes.

Yedi sülalesini siktiğimin oğlu!

Fırtınayla geri dönen her bir parça birer öfkeye dönüşerek o fırtınanın rüzgarında harlandı ve daha da körüklendi.

Gözlerimi o morluklardan ayrılarak, kapının girişine kadar uzanan kanı takip ettirdiğimde bir ayrıntı daha çarptı gözüme.

Bu ayrıntı kalbimin ortasında açılan  kocaman yaraya, o tarifi olmayan acıyı  sığdırdı.

Kanlı parmaklarla yazılan RÜZGARYA yazısının yanında, varla yok arası yarım bir kalp.

Ve o kalbin diğer yarısı kollarımın arasında solgun yüzü ile kanlar içinde kollarımda uzanıyordu.

Kapının önünde toplanan kalabalık, çığlık ve uğultular arttıkça koptum dış dünyadan. Sadece onun kapalı göz kapaklarının ardındaki bir çift mavilere muhtaç bir şekilde izledim yüzünü.

Bekledim...

O maviler, acıyla yoğunlaşan mavilerime değse de tüm acımı hiç olmamış gibi hiçliğe kaybolmasına neden olsun diye.

Olmadı...

O güzel gözlerini açıp, aşık olduğum gülümsemesini bana bahşeden dudaklarının arasında 'Sevgilim, ağlama.' demedi.

RÜZGARYA | Yarı Texting    •TAMAMLANDI•Where stories live. Discover now