Three

1.7K 208 202
                                    

Jackson omuzlarıma masaj yaparken ve bir boksör antrenörü edasıyla konuşmalar yapıp bana su içirirken fena gaza gelmiş durumdaydım. Gözümü rakibime kilitlemiştim ve kazanmak için her şeyi yapacaktım.

"Bahisleri alalım, millet!" diye bağıran Jaehyun'un ta kendisiydi.

Jackson kulağıma eğildi. "Görelim seni, koçum! Rakibinin zayıflıklarını iyi gözlemle ve ona göre saldır. Acı yok, Rocky!"

O kadar gaza gelmiştim ki, söylediklerinin saçmalığının bırak farkında olmayı, onları daha çok gaza gelmek için kullanır olmuştum. Jackson da bu halimin tadını çıkarıyor ve ona kızan bir ben olmaksızın saçmalıyordu. Ve açıkcası, bokunu çıkarıyordu.

O sırada gözüm Jimin'e takıldı. Durumdan duyduğu rahatsızlığı yansıtmaktan çekinmeyerek tırnaklarını kemiriyordu. Ona baktığımı fark ettiğinde bana doğru adımladı.

"Jungkook, gel vazgeçelim şu işten. Bu çok saçma!" dediğinde neredeyse ikna olmak üzereydim. Ama gözüm karşımdakinin sırıtan yüzüne kaydığında içime dolan hiddetin haddi hesabı yoktu.

"Hayır, Jim. Kenara çekil ve zaferimi izle, olur mu, güzelim?"

Biraz önce durduğu köşeye çekilip gözünü yeniden bize dikti.

Bu hale nasıl geldim ben?

🌌🌌

4 saat önce

Her zamanki rutinimizi gerçekleştirip hep birlikte okul öncesi kahvaltı yapıyorduk.

Bir yandan da geçen hafta Hana ile olan buluşmamda beni takip edip izlemelerinin hesabını soruyordum. İki gün boyunca hiçbirini görememiştik çünkü. "Böyle bir şeyi neden yaptınız ki?"

"Ben sadece kıza iyi davrandığından ve kalkıp gitmediğinden emin olmak istedim." diyen Jackson'a göz devirdim.

"Bizi Jimin sürükledi zaten." diyen Jaehyun ile gözlerim kocaman açılmıştı. Kafamı hemen yanımdaki Jimin'e çevirdim. O ise, ben hariç her yere bakıyordu.

"Peki neden? Ha, güzelim?" dediğimde alttan alttan kedi gibi bakınca istemsizce gülümsedim.

"Çok merak ettim, ne yapayım?" dedi ve koluma sarıldı. Çoktan yumuşadığın için gülümsedim sadece ve kahvesini alarak eline tutuşturdum.

"Sorun değil, içeceğini iç."

Geri çekilerek kahvesini içmeye başladığında ben de etrafa bakındım. O sırada kapıdan giren Hana ve arkadaşlarını fark ettiğimde şaşırmıştım. Hana beni görür görmez el salladı ve yanımıza adımladı.

"Günaydın, çocuklar." dedi ve yakınlaşıp bana sarıldı. Ben de kollarımı beline sardım. Geri çekildiğinde gözünü bizimkilerin şaşkın suratlarına çevirdi ve güldü.

"Siz de mi burada kahvaltı yapıyorsunuz?" diye bana ithafen sordu ve elini omzuma koydu. Rahatsız olsam da, ses çıkarmamaya çalışıyordum.

"Evet, kahvaltı yapıyoruz. Birazdan kalkarız."

Gülümsedi ve başı ile onayladı. "Tamam o zaman, ben sizi tutmayayım. Okulda görüşürüz." dedi ve bana bir kez daha sarılarak yanımızdan ayrıldı.

Karşımda oturan Jaehyun ve Jackson ağızlarını iki karış açmış bana bakmaktaydı o sırada. "Siz ne yapıyordunuz?" diye soran Jackson'dı. "Arkadaşlık ile flört arasında gidip gelmeler falan..."

ᴇᴠᴇʀʏ ʏᴏᴜ ᴇᴠᴇʀʏ ᴍᴇ | ᴊɪᴋᴏᴏᴋ (ғɪᴠᴇ sʜᴏᴛ)Where stories live. Discover now