8|benim için herkes gibi değil

2.4K 315 360
                                    

song|halsey-nightmare

Biraz yorum ve oy görsem fena olmaz hani :') iyi okumalar.

Zihin oyunları başa sarıp, yine oyununu son perdesinde oynadı. İzleyicileri yok, belli bir başlangıç yok. Sonu var mı bilinmez, nereye kadar sürecek zaman göstermez. Zaman bize geleceği göstermez. Geçmişe götürür, geçmişi hatırlatır. Geleceği ise sonsuzluğa bırakır. Sonsuzluk diye bir şey yokken, biz geleceği kurgularız. O geleceği yaşayabilmek bir ihtimalken.

Zihnim o sonsuzluk çizgisine kadar dönüp dolaştırdı sahnede oynanan aptallığımın oyununu. Kendimi sorguladım, onu sorguladım. Sorular sordum, kendime kızdım. Cevap bulamadım, zihnim durmak bilmeyen bir çark gibi başa sardı yaşadığım o unutulmaz anıları.

Anılar silinmezdi, silinmeyecekti. Kendimi kaybettim diyordum. Kaybettim ve bulmak dahi istemiyorum. Çünkü artık biliyorum, çizginin ilerisiydi. En başından kendime söylediğim kuralları silmiştim, ben o çizgilerin üstünden geçtiğimi sanarken çizgileri kendi elimle yok etmiştim.

Kendi sınırlarımı, onun sınırlarına girmek için yerle bir etmiştim. Ona gelmemeliydim, düşünmemeliydim. Onunla konuşmamalıydım, ama yine de konuşacaktım.

Aklım durmuştu. Başa dönen çarkın ortasında çaresizce bekliyordum. Döngü hep aynıydı, düşünme diyor düşünüyordum, yanına gitme diyor kendimi onun yanında buluyordun. Onu umursama diyor, umursuyordum. Kendime söylediğim her 'yapma' içerikli uyarılarıma sağırlaşıyordum.

Kendimi bulmak istemiyordum, eskiye dönmek istemiyordum. O çizginin ortasında kalmak, veya o çizgiyi aşmakta istemiyordum. İstediğim tek şey unutmaktı. O arka bahçede yaşadığım her dakikayı zihnimden silmek istiyordum.

Silemiyordum.

Silmek için son gücümü kullansamda, bu sonu belli olmayan çizgi savaşını kazanamıyorum. Yaralanan ben oluyorum, sanki o gelse yanıma, saran kişi de o olacakmış gibi hissediyorum. Jimin'i hissediyorum. Canlı, tatlı, acı, sıcak, soğuk bazen. Hepsini hissediyorum. Kasıklarımda oluşan rahatsız edici sancı zor bela geçtiğinde, sınıfa geri dönüp, eşyalarımı da alıp çıkıp gidecekken, bugün yeni bir eylem daha gerçekleşiyor hayatımda.

Okuldan kaçıyorum. Aslında kaçtığım taş duvar mekan değildi, biliyordum. Ondan kaçıyordum, kaçmaya çalışıyordum. Sonuç ise vahimdi tabi, zavallıydı. Ondan kaçsamda dibimde biten görüntüsünü zihnimden silemiyorum.

Okuldan çıkıp  çiğerlerim pes edene kadar koşmayı kesmeden evime doğru ilerledim. Vücudum hem üşüyor, hem yanıyordu. Aklım hep ondaydı ve kalbimde eziliyor, dokunduğu yer, ellerim, belim, kulağım yanıyor. Karıncalanıyordu. bedenimi taşıyan aciz bedenim titriyordu.

Kaderimi tokat gibi yüzüme vuran apartmana girdiğimde geçmiyordu. Zihin çarkı başa dönüyor, temaslarını hatırladığım her saniye aynı duygular bedenimi yokluyordu.

Asansöre bindiğimde çalan telefonuma bakma gereği duymadım. Sanırım arayan Yoongi'ydi. Sadece bir iki saatlik bir görüşmemiz olmuştu okuldayken. Zaten okul futbol takım kaptanı olduğu için tüm vaktini orada harcadığı bir gerçekti. Okuldan koşarak kaçtığımı öğrenmişse eğer, aramasının sebebi buydu.

Neden kaçtığımı öğrenmişse, asıl o zaman yanmıştı ortalık. Yoongi zaten Jimin'i sevmiyor, ona haz etmiyorken, aralarında yanmaya hazır bir kor varken, okuldan kaçmamın sebebinin Jimin olduğunu öğrendiğinde, sakin kalamayacağını adım gibi biliyordum.

Kesinlikle kavga çıkardı. Kavga gürültü en nefret ettiğim şeyken, aramakta ısrarcı olan Yoongi'nin aramasına zor bela cevap verdim. Asansör durduğunda içinden çıktım.

Sillage | jikookWhere stories live. Discover now