Bölüm 7

39.8K 2.3K 79
                                    


İyi okumalar ♡
Unutmayın vote ve yorum ♡

Vücudumun kaskatı kesilmesiyle nefesimi tuttum. Bizi tanımasının imkanı yoktu ama yinede olasılıklar aklımdan jet hızıyla geçiyordu. Belki bizi başkanlıkta görmüştür ama orada çok nadir bulunurdu. Bizi tanıması bütün planları alt üst edebilirdi.

Kafamı sol tarafıma çevirdim ve Poyraz'ın geniş yapısı arkasından korkmuş bir kız çocuğu gibi onlara baktım. Hasan'ın yüzünde alaycı bir ifade vardı ve yerinde durmakta zorlanıyordu. Bu hali biraz rahatlamama neden oldu, o bu halde iken kızını bile zor tanırdı. Kız onu içeriye çekmeye çalışırken kolunu kızın zarif parmakları arasından hızlıca çekti ve tekrar konuşmak için bize döndü.

"Size de bol eğlenceler!" dedi alaycı sesiyle Poyraz'a kaş göz haraketleri yaparak. Poyraz'ın sırtının kaskatı kesildiğini dokunmadan farkettim. Pislik bir şekilde bana bakarak o gözlerini suratıma dikti. Önümde Poyraz'ın olması pek bir engel sayılmazdı, yüzümün ve vücudumun yarısı görünüyordu.

"Aldığın paranın hakkını ver." dedi iğrenç bir surat ifadesiyle bir kahkaha patlatarak. İçimde biriken sinirin bir volkan gibi patladığını hissettim. Ellerimi yumruk yaptığımı, tırnaklarımın avuçlarımın içine battığını farkettiğim de anladım. Daha ben tepki veremeden kızın onu çekiştirmesiyle içeriye girdi ve kapıyı kilitledi.

Düşünceler kafamdan akıp geçiyordu. Bana açık açık fahişe demişti. Böyle birinin böyle bir şey demesi beni üzmemeli ama düşünmekten kendimi alamıyordum.

Acaba Poyraz'ın yanında öyle mi duruyorum? Acaba ucuz mu görünüyorum? Basit mi duruyorum? Zayıf birine mi benziyorum?

Böylesine küçük bir insandan gelen lafa bu kadar etkilenmem sinirlerimi bozmuştu. Diğer devlet adamları gibi o da insanları manipüle etmekte çok başarılıydı.

Poyraz'ın kafasını çevirip bana baktığını hissettim. Tepkisiz olduğumu görünce kolumu çekerek beni içeriye soktu ve kapıyı kapattı. Sırtımı kapı girişindeki soğuk duvara yasladım ve Poyraz'a baktım. Sinirli olduğu yüzünün ve vücudunun her santimetresinden anlayabiliyorum. Kaskatı kesilmiş, heykel gibi olan yüz hatları ile bana derinlemesine bakıyordu. Poyraz'ın tek kusuru bu olsa gerek, sinirlerine hakim olamıyordu.

Yumruğunu kaldırarak dayalı olduğum duvara, sol tarafıma sertçe vurdu. O suratıma gelse herhalde komalık olabilirdim. Çok sert vurmuştu ama suratında hiçbir acı belirtisi yoktu.

Ben sırtımın dayalı olduğu duvara iyice yaslanmıştım. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Kusursuz cildini ve keskin yüz hatlarını incelemeye başladım. Yüzü gergin ve kaskatıydı, elimi yüzüne koymak istedim ama böyle bir durumda olduğumuz için kendimi zor tuttum.

"O adamı öldürebilirim." dedi boğuk sesiyle nefesini dışarıya vererek.

"Patronun bundan pek memnun kalacağını düşünmüyorum." dedim. Dememle kafasını kaldırdı ve gözlerime baktı. Siniri geçiyordu. Ayaz'ın anlattığına göre Poyraz bazen o kadar sinirleniyormuş ki etrafında bulunan hiçbir şeye önem vermeyerek her şeyi yıkıp, kırabiliyormuş.

"Dediği şeyi kafana takma, lütfen. Bu sadece pislik bir adamın pislik düşüncesi." dedi. Dışarıdan kolay okunabilen birisi değilimdir ama iş ikizlere gelince çok değişiyordu. Bu olay sinirlerimi bozmuştu ve o da bunu farketmişti. Haklıydı. Bu sadece pislik bir adamın pislik düşüncesiydi. Uzun süre yeşil gözlerine baktıktan sonra Ayaz'ın sesi dikkatimi bozdu.

"Gençler, nasıl gidiyor işler?"

Gözlerimi gözlerinden aldıktan sonra kendimi duvardan iterek oturma odasına doğru yürüdüm. Oda küçüktü ama fazlasıyla lükstü. Deri koltuklar, mini bar, dev ekran televizyon...

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin