Bölüm 10

45.4K 2.2K 118
                                    

Herkese Merhabaaa!!!
Tüm votelar ve yorumlar için teşekkürler! Yorumlarınızın hepsini okuyorum
Followlar içinde çok teşekkürler
Yeni bir bölüm ile karşınızdayım!
Not: Fotoğraftaki metro altı istasyonumuzun yolu

Çağlay'ın Bakış Açısından

"Plan B. Aktif!"

Işıkların gitmesiyle her yer karardı. Ekran ışığının sönmesiyle içinde olduğum transtan çıkmam bir oldu. Aslının kapısının hemen dışında görevliler arasında geçen konuşmayı duyabiliyordum.

"Gene mi gitti elektrik?"

"Gelir şimdi, biraz bekleyelim."

"Çağlay hemen çık oradan zamanımız çok kısıtlı." daha Ayaz cümlesini bitirmeden bilgisayardan flashı çektim ve etrafı eski haline getirdim. Kendi odama doğru sessiz adımlarla ilerlemeye çalıştım. Etraf fazla karanlıktı o yüzden bir şeye çarpmaktan çok korktum. Görevlilerin kapı önünden uzaklaşıp, koridorda yürüdüklerini duyabiliyordum. Aslı'nın kapısını arkamdan sessizce kapattım ve camımdan kendimi sallandırdım. Ellerim ve ayaklarım titrediği için duvarıma tırmanmakta çok zorlandım.

"Elektrikleri getiriyorum. 3..2..1"

Binanın karanlık tarafında olduğum için ışık beni pek fazla etkilememişti. Yangın merdiveninden inerek köşede sakladım. Uzun bir koşma mesafesi vardı ve kameralar ne durumda onu bile bilmiyordum.

"Kameralar ne durumda Ayaz?" diye sordum titrek bir sesle. Sanki yıllardır konuşmuyormuşum gibi hissediyordum.

"Kamera sekiz de yani senin göründüğün kamerada eski görüntüleri oynatıyorum. Acele et, etrafta güvenlik geziyor." Küçük bir cihazdan bile Ayaz'ın sesindeki paniği hissedebiliyordum. Etrafı kontrol ettikten sonra elimden geldiğince hızlı koştum ve kenardan gitmeye çalıştım. Kenardaki duvara geldiğimde tırmanıp tepesinden atladım. Çokta yüksek olmasada canım genede acımıştı.

Zıpladığım yer boş ve kullanılmayan bir yerdi ama genede riske girmeyerek etrafa bakındım. Hafif yokuş aşağısı olan yolu duvara sürünerek yürüdüm. İçimde berbat bir his vardı, duygularım birbirine gitmişti ve bundan sonra ne yapmam gerektiğini düşünemiyorum. Ellerim ve bacaklarım hala titriyordu ve üşüyordum. Yolun sonuna vardığımda maskemi çıkararak normal bir vatandaşmışım gibi asfalttan yürümeye başladım.

"Mikrofonları ve kulaklıkları kapatıyorum Çağlay. Patronla konuşmam lazım, evde görüşürüz güzellik."  Ayaz'ın beni yatıştırmaya çalıştığını anlamıştım, kendisi de panik halinde olsa bile benimle yumuşak konuşabiliyordu.

"Peki Ayaz. Görüşürüz. "

Soğuk rüzgara karşı yürümeye devam ettim. Poyraz'ın park ettiği yeri görünce kalbim on kat daha hızlı atmaya başlamıştı, bayılacak gibi hissediyordum. Ben bunun için eğitilmiştim ve görevin ortasında kilitlenmiştim. Kahretsin.

Arabanın ön kapısını açıp, oturdum. Sürücü koltuğunda oturan Poyraz bana dönüp bakmadı bile. Kolunu camdan sarkıtmıştı ve dışarıya bakıyordu. Bunu yapması beni iyice berbat hissettimişti. Bu sessizlik uzun süre sürmüştü, bende dayanamayıp konuştum.

"Konuşacak mısın?" diye sordum kucağımda birleştirmiş olduğum ellerime bakarak. Sağ eli direksiyondaydı ve sol kolunun dirseğini cama yaslamış, sol elinin işaret parmağıyla alt dudağı ve çenesiyle oynuyordu. Stresli olduğu zamanlarda yaptığı bir hakaret. Bu küçük hareket benim daha da çok korkmama sebep olmuştu. Kafamda tonlarca düşünce birbirine çarparak geçiyordu. Hayatımda ilk kez göz yaşlarımı tutmak istemedim ama yine de tuttum.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin