Bölüm 23

53.3K 2.1K 512
                                    

Merhaba!
Biraz gecikti kusura bakmayın, iyi okumalar ve lütfen dikkatli okuyun! Bölüm sonu notunu unutmayın ^.^
En uzun bölüm ~.~

-Geleceğim, bekle dedi, gitti... Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu...Ama kimse ölmedi.-

Hatırlatma

Bıçağın yere düştüğünü görünce acıyı unutup yüzüne yumruk attım, geriye gitti. Karnına dizimi geçirdim sonra da kolumla boğazını sıkıştırıp sıkmaya başladım. Güç bela kar maskesini çıkartım ve tanımadığım yüze baktım.

"Kimsin sen!" dedim iyice kolumu sıkarak, öksürmeye başladı. Beklemediğim bir anda yarama tekme attı ve kolumu gevşetmemle sıyrıldı. Sol bacağımı hissetmemeye başlayınca yerde ki bıçağı almak için koşmaya başladım ama beni saçımdan tuttu ve ağaca yasladı. Kahverengi gözleri olduğunu çıkarmıştım karanlıkta, kolunu boğazıma bastırarak bana baktı.

Ve en son hatırladığım şey, boynuma yediğim yumruk ile gözlerimin kararması oldu.
--

Çağlay'ın Bakış Açısından

Sol bacağımdan başlayan bir ağrıyla gözlerimi açtım. Vücudumu kıpırdatacak enerjiyi kendimde bulamıyordum, ağır bir uyuma isteği göz kapaklarımı aşağıya doğru çekiyordu ama ben gözlerimi açmak istiyordum. Kafamı birazcık eğdim ve acıdan küfür ettim. Boynumun sertliğini daha dokunmadan anlamıştım, kas katı kesilmişti adeta.

Gözlerimi açacak enerjiyi bulduğumda odanın aydınlık olmamasına sevindim. Yüzümü gererek gözlerimi iyice açtım ve kendimi Poyraz'ın odasının tanıdık eşyalarının içinde buldum. Dün geceyi hatırlıyordum ve boynuma yediğim yumruktan sonra adamın bana bir şey yapmamış olmasına sevinmiştim. Olaylar hakkında kafam çok karışıktı, ne düşüneceğimi bile bilmiyordum. Bu kadar çok soru işaretini düşünmek beni deli edebilirdi.

Tam kapanmamış olan perdelerin arasından süzülen turuncu kırmızı ışıktan güneşin doğuyor olduğunu fark ettim, süzülen güneş ışığının odada yarattığı sıcaklık, odanın bungun havasını birazcık da olsa kırıyordu. Vücudum ne kadar ağrısa da dönerek odaya göz gezdirdim.

Çalışma masasının koltuğunda bir büklüm uyuyan Ayaz'a gülümseyerek baktım, büyük ihtimalle bütün gece benimle uğramıştı. Kendimi iyi olduğuma inandırarak yataktan kalkma çabasına girdim. Üzerimden çarşafı attım ve yüzüme çarpan havadan Poyraz'ın kokusunu aldım. Ferah kokusunu nerede olsa tanırdım. Küçük bir gülümsemeyle yatakta doğruldum ama hemen sonra ağrıdan gülümsemem düştü ve bir süre yataktan kıpırdayamadım.

Acının vücudumun hangi bölgesinden geldiğini bile anlayamamıştım, derin bir nefes aldıktan sonra bacaklarımı yataktan sarkıttım. Üzerimde olan siyah şorttan sol bacağımda ki sargıyı gördüm, bayılmam ile uyanışım bir olduğu için dikiş atılıp atılmadığını bilmiyordum. Üzerimde ise mavi erkek tişörtü vardı, kimin beni nasıl giydirdiğini umursamadım bile.

Bütün gücümü bacaklarıma verip ayağa kalktığımda başım döndü ve yatağa geri oturdum. Boynumda ki lanet olası acı ani hareketimden dolayı artmıştı, umursamadan yine kalktım ve Ayaz'ın yanına yürüdüm.

Karışık saçları büyük dalgalarla önüne düşmüştü ve gözlüğü sivri burnunun üstünden kaymak üzereydi. Gözlüğünü aldım ve masaya koydum, hareket etmemesinden ağır uyuduğunu anladım.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin