bölüm altı/ bilinmezlik yumağı karşıda

98 10 2
                                    

🌸🍃

Hedef şaşıran herbir şey hep bir hüsrana sebebiyet verir.

O evde durmanın daha anlamı yoktu kendisi için.Zaten karşısındaki insanlar da neler olup bittiğini bilmiyordu.

Genç adamın dedesinden kalmıştı zarf. Göz ardı edilemeyecek bir gerçek vardı ortada.Kendisine gönderilen zarfla aynı olması gerçeği ortalarda dolanıyordu.

"O adam ola bilir mi?"diye kendi kendine sormadan edemiyordu.
Tanımıyordu o adamı.İsmini bile şimdi karşısındaki adamdan duyuyordu.

Şeyda merakına yenik düşüp genç adama "O zarfın içerisinde ne vardı? diye bir soru da sormuştu.
Genç adamdan aldıkları cevap "Bu evin adresi ve anahtarları."diye olmuştu.

Fazla eksik parça vardı zihininde.Birkaç parçanın oluşu da pek işe yaramıyordu.

Evden çıktığında yaşlı adam hala uyuyordu.Aslında sormak istedikleri vardı.Karşıdaki evdeki garip konuşmaların ardından sorular sormadan geçip gidemezti.Lakin yaşlı adam uykunu pek severdi.Bu da sabahlamak zorunda kalacağı anlamına geliyordu,fakat buna da babası razı gelmezti.
Bir başka evde kalma konusunda babası her zaman katıydı.Bundan da önemlisi yaşlı adamın uyanmasını beklemesi için babasına bu zarf konusunu açması gerekiyordu.Bu da mümkün olmamıştı.

O evde öğrendiği tek bir şey; kendisine gönderilen zarfdan aynsının bir başkasına gönderilmiş olmasıydı.

Ama kendisine kim neden göndermiş olmalı ki? Hangi bir neden veya hangi bir maksatla?

"Kim? Kimsiniz?"diye kendi kendine bir soru sordu.Lakin bir cevab almadı ve zaten kendisinin de bir cevabı yoktu.
Kendisinin bir cevab bulacağı veya bir başkasının sorusuna cevap vereceği zamanın çabuk geleceğini umut ediyordu.Zira ne kadar cevabsız bir soru zihninde dolana bilirdi ki?
Nitekim cevabsız soruların kötü bir huyu vardı; zihinlerde dolandıkları müddetce etrafına yeni sorular topluya biliyordular.Bu ise fazladan bir yük yüklemekten başka bir işe yaramıyordu.

Genç kız evinin yolunu tutarken yorgunluktan düşünemiyordu bile.Zarf konusunu bugüne kadar fazla önemsememişti.Fakat bugünden sonra tam aksini düşünmek zorunda olacağını hissediyordu.

Kimin gönderdiği gerçeği bir kenarda dursun,zarfın ortada olmaması gerçeği şimdi daha ciddi bir konuydu.Dersanede kolay kolay bir şeyler kaybolmazken zarfın kaybolmuş olması fazla düşündürücü mesele olmak yolunda emin adımlarla yürüyordu.Bu ise kendisini fazla endişelendiriyordu.

Arabanın camına başını yaslayıp gözlerini yumdu.Vakit geç olduğundan babası kendisini almaya gelmişti.Babasının teklifini memnuniyetle kabul etmişti.Yolculukları başladığından beri doğru düzgün bir şeyler konuşulmamıştı.Babası endişe içinde geçen bir günün gecesinde kızının bu sessizliğini normal karşılıyordu.Genç kız ise suskunluğunun yerine konuşması gerektiğini biliyordu.
Zira babasına dayısını teklifini ve nereye gittiği bilinmeyen zarf konusunu anlatması gerekiyordu.
Ama şimdi bu iki konudan söz etmek yerine sessiz bir yolculuğu seçiyordu.Fakat bu iki konuyla ilgili konuşmanı çok uzak bir vakite ertelemeyecekti.Heleki ilk konu fazla düşünelecek bir konu değildi,lakin ikinci konu tam ayrıydı.

Gerçekten ömemli ve önemsiz olduğuna dair tam bir düşünce sahibi değildi.
Kendisine gelen zarfı nasıl bulacağını ve kendisini ne beklediğini bilmiyordu.
Şimdi bunu düşünmek istemiyordu.En azından evlerine varana kadar bu düşüncelerden uzak durmayı ve nefes almayı istiyordu.
Lakin düşünceler peşini bir kez daha bırakmadı.Halbuki daha dakikalar geçmişti.

Sakin ve huzurlu geçen hayatında bir zarf bir hengameye neden olur diye düşünmese de zihni bu düşünceye taraf meyl etmek üzreydi.Belki üzerindeki yorgunluğu atsa dakikalar sonra bu gerçekleşirdi.
Daha yorğunluğunun bir yere gidecek gibi düşüncesi yoktu.Bu demek oluyordu ki daha zaman vardı.Böyle düşünceye meyl etdikten sonra elbet zihni zorlanacaktı.

Mihnet RüzgarıWhere stories live. Discover now