bölüm bir/ sıra beklenmeyenlerde

346 25 2
                                    


🍃🌸Her şeye rağmen gülümse...

Eylül ayının ilk gününü yaşıyordu şehir.Hafif sayılmayacak bir rüzgar hakimdi.Gökyüzü adeta yağmur yağacağının sinyallerin veriyordu sanki.
Evlerin birinin bahçesinde yaşlı bir ağaç yapraklarını döküyor ve cam kenarına koyulan fesleğenler de şu manzarayı seyir ediyordu.
Bir hazan manzarasını izleyen bir de genç bir adam vardı.Koltukta oturup geriye yaslanmış  birbirini kovalayan dakikalar boyunca dışarıyı izlemekten vazgeçmiyordu.Kuzeni bile ses etmiyordu onun bu haline.Lakin sessizliği de uzun sürmemişti.

"Ortadan kaybolmaların sorunları çözmeyecek biliyorsun değil mi?"

Kuzeni için bu cümleni defalarca söylemişti.Lakin aynı cevabı duymuştu.Yine de sormadan geçemiyordu.

"Biliyorum Salih."

Yorgunluğun sindiği sesi bir kez daha duyduğunda başını olumsuz anlamda saladı.

"Mehmet Umeyr."

"Biliyorum,farkındayım.Bunu bırakalım.Daha önemli konularımız var."

"Yine şirket değil mi?Kendini düşün bir kere de!Bir kere!"

Bir kez daha olumsuz anlamda başını saladı.
Oturduğu sandalyeden ayaklanıp odada volta atmaya başladı.

"Evet Salih.Şirketteki işlerin yolunda gittiğinden emin olmam gerek.Bu yüzden ne olursa olsun göz ardı etme gibi lüksüm yok benim.Bahanelerin de ardına sığınamam."

Kuzeninin itiraz edeceğini farkettiğinde "İtiraz etme.Sen de biliyorsun,söylediklerim yeni değil ki."diye söylendi.

"Dayıma da dikkat et."
Bir kez daha konuşmasına ilişmişti bu cümle.

Mehmet Umeyr son cümlesini farkedince yüzü daha da soldu.Dayısının oğluna öz babasına dikkat etmesini söylemişti.
Baba oğul arasında soruna sebebiyet verdiğini biliyordu.
Ama bilmek çoğu zaman fayda vermiyordu.Tıpkı kendisi için oluduğu gibi.

"Merak etme...Emin olacağım...Babam konusunu da düşünme sen." deyip pencerenin önüne kadar geldi.Aslında bir sürü sormak istediği soru ve almak istediği cevaplar vardı.
Ama dili lal olmuştu sanki.

Pencere önündeki fesleğenleri farkettiğinde gayri ihtiyari gülümsedi.

"Fesleğenler büyümüş.Kendine değil de fesleğenlere iyi bakıyorsun sanırım.Fazla garip birisisin."

Sesini neşeli tutmaya çalışsa da pek başarılı olduğu söylenilmezti.
Son söylediklerine bir cevap almayınca da susmayı seçti.Şimdilik en iyi seçim buydu kendisi için.Zira içi boş laflar ve konuşmalar kuzenine de,kendisine de iyi gelmeyecekti.Pek aşikar bir gerçeği göz ardı etmek gibi bir niyeti yoktu.

Ses etmeden evi gezmek için odadan çıkmak için hareketlendiğinde kuzeni farketmiş fakat bir şey söyleme gereği görmemişti.Kendisine yeni bir mesken bulan kuzeninin  meskenini merak etmişti.Doğrusu burada olmasını da pek anlamlandıramıyordu.Bu konu üzerinde şimdilik düşünmek istemiyordu.Zira düşünmesi gereken pek fazla bir konu vardı.

Mehmet Umeyr oturduğu koltukta geriye yaslandı.Pencereye yakın olduğu için dışarıyı göre biliyordu.Yaşını bilmediği yaşlı ağacın gölgesi altında kalan evin penceresinden dalları terk eden yaprakları izliyordu.Tıpkı kuzeni gelmeden önce olduğu gibi.

"Hazan mevsimi kapıya dayandı demek.Daha yeni değil miydi? Zaman fazla hızlı.Saniyeler,dakikalar,saatler...günler..."

Derin bir nefes aldı ardından gözlerini pencere tarafdan kaçırdı.Gözleri büyük odada dolandı uzun süre.Bu büyük ev kendisine yabancıydı.Her şeyi ile yabancı.Fakat bu yabancılığın yok olmasını istiyordu.Yine de elinden bir şey gelmiyordu.

Mihnet RüzgarıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz