Ders sırasında, Jaehyun, çok net bir şekilde izlendiğini hissedebiliyordu.
Yeni çocuk, okula ilk girdiği an olduğu gibi utangaç davranmamış ve iki ders boyunca gözleri ile Jaehyun'u yemişti. Garip olan ise, herkesten fazla not çıkarmıştı ve derste en aktif olan kişiydi.
Jaehyun'a gelirsek, o bir kelime bile yazı yazmamıştı. Hatta, defteri bile yoktu önünde.
Tanrı tarafından kendisine bahşedilen üstün zeka sayesinde, neredeyse sıfır çalışmayla başarılı bir insan olabiliyordu.
Tabii şu an düşüneceği şey bu değildi, kurtarması gereken bir ilişkisi vardı bu yüzden sevgilisinin yanına gitmeliydi.
Ayağa kalkarken sandalyesini itmesi yüzünden çıkan, rahatsız edici sesi umursamadan sınıftan çıktı.
Koridorun ortasında, özgüvenli bir tavırla ilerlerken, kız arkadaşının da kendisine doğru geldiğini görünce duraksadı.
Fakat, yalnız değildi..?
Kaşları hafifçe çatılırken, daha rahat konuşmak için kenara çekildi. Böylece gelen geçen onlara çarpmayacaktı.
Sevgilisi(!) Jaehyun'dan bir kaç santim kısa olan erkekle beraber karşısınds öylece duruyordu, hiç bir şey söylemeden.
"Jaehyun-ah, biliyorum uygun yer ve zaman değil ama-"
Kız, uzun kolunu Jaehyun'un omzuna uzattı ve hafifçe patpatladı.
"ayrılalım. Muhtemelen çoktan anlamışsındır ama, seni gerçekten sevdiğimi hiç hissedemedim.
Hem, sen de böylece Taeyong'un içine daha rahat düşersin hm? Zaten aynı sınıftaymışsınız."
Kızın yanında durup, bir kelime bile etmeyen çocuk da Jaehyun'a gözlerini dikip, sahte bir gülümseme sundu.
Jaehyun, şu an yaşadıklarının yalnızca bir kabus olmasını umuyordu. Dünyası ayaklarının altından kayıp gitmişti sanki o an, boşlukta süzülüyor gibiydi.
Yanındakilerin uzaklaşmasıyla, gözünün karardığını hissetti ve elini duvara yasladı.
Sinirinden gülüyordu, hem de delirmiş gibi.
İnsanların ortasında düşüp bayılmak ya da ağlamak, isteyeceği son şey bile olmazdı. Ve o sırada, kendine doğru koşan yeni çocuğu görünce acı dolu bir gülümseme takındı.
Dışarıdan nasıl göründüğünü bilmese de, Taeyong onun gözünde aynen şöyleydi;
Arkasından, reklam filmlerinde fırlamışçasına rüzgar vuruyor ve kahverengi saçlarını sağa sola savuruyor, doğal bir görünümle dağılıyordu.
Sanki arkasında beyaz bir ışık varmış ve Taeyong dışında herkesi karanlıkta bırakıyormuş gibi geldi gözüne .
Pembe dudakları, endişeli olduğunu ele verircesine aşağı kıvrılmışlardı.
Bir an canının tanrı tarafından alınmasını istedi Jaehyun.
Üzüldü, onun kadar güzel birine sahip olamadığı için.
Yeniden üzüldü, anonimine bu kadar kaba davranıp sevgilisini sonsuz bir güvenle savunduğu için.
Ve bir kez daha üzüldü, şu an vücuduna sıkıca sarılan ve kendisini yere yığılıp kalmaktan kurtaran narin kolların arası Yukhei'ye ait(?) olduğu için.
"Ben... hiç sevilmemişim Taeyong."
YOU ARE READING
puppet | jaeyong
Fanfiction𝑷𝑼𝑷𝑷𝑬𝑻 /ˈpʌpɪt/ 𝘯𝘰𝘶𝘯 • a person, group, or country under the control of another.
