-29.BÖLÜM-

13.6K 379 110
                                    

" Çok güzel olmuşsun " diyip dudağıma masum sayılabilecek bir öpücük kondurdu Miran.

Hafif tebessümle açtığı kapıdan arabaya bindim.

Çok ama çok heyecanlıydım. İstediğim gibi bir düğünüm olucaktı.

Sevdiğim adamla bir ömür boyu beraber olabilecektim. Hayatımı çocuklarıma adıyabilecektim.

İstenmeden sürüklendiğim bu evliliği iyi bir şekilde yürütebilecektim.

Hayatımı aileme adıyacaktım.

Yanımda bir hareketlenme olunca daldığım düşüncelerden çıktım.

Elimde bir sıcaklık hissettiğimde Mirana döndüm.

" Heyecanlı mısın ? " diye sordu.

Evet anlamında başımı salladım. Çünkü konuşmaya kalksam ağlıyacağımı biliyordum.

Miran elime küçük bir buse kondurup geriye yaslandı.

Yüzümdeki tebessümle Miran ı izlemeye başladım.

Üzerindeki takım elbise çok güzel olmustu.

Bir anda kendimi eskilerde buldum.

Miranla evlenmeseydim ne olucaktı , ya da Miranı hiç sevmeseydim.

Şimdi ki gibi mutlu olabilecekmiydim.

Kesin Yağızla evlenirdim. Mutlu olurmuydum bilmiyorum ama Miranla evlenmeseydim kesinlikle Yağızla evlenirdim.

Çünkü o zamanlar kendimi onunla mutlu sanıyordum.

Ama şimdi gerçekten mutlu olduğumu biliyordum.

Çoçuklarım ve sevdiğim adam yanımdaydı.

Düşüncelerle boğuşurken Miranın elini elimde hissettim.

Araba durmustu. Gökçe de arkasına dönmüş sırıtıyordu.

" Sen bizden daha heyecanlısın ha. Kızım sanki ilk defa evleniyon ne bu surat "

" Ellemeyin benim karımı " dedi Miran şakayla karışık kızgın ses tonuyla.

" Aman yemedik karını al tepe tepe kullan "dedi Ahmet.

Hepimizin ağızından bir kahkaha döküldü bir an.

Arabadan indiğimizde Miran Simayı , Gökçe Güneyi , Ahmette Kuzeyi kucağına alıp hep birlikte gelin odası denilen yere ilerlemeye başladık.

Gelinliğim kabarık olmasından dolayı yavaş yürümek zorundaydım o yüzden Miran ve Gökçe ellerinde çocuklar olmasına rağmen arkamdan gelip gelinliğimin eteğini tutuyorlardı.

Bir anda gelinliğimin arkasındaki fiyonk çekilince olduğum yerde durdum. Çünkü fiyonk çözülmüştü.

Korkuyla arkama döndüğümde Miran Simay ın elinde olan fiyonku almaya çalışıyordu.

Gökçe de fiyonkun çözülen yerinden elleriyle gelinliği yukarı çekiştiriyordu.

" Hadi kızım bırak şu fiyonku. Hadi bitanem. " diyerek Miran Simay ı ikna etmeye çasırıtmayla

O anda ilerideki masada oturanlarla konuşan annemi gördüm.

Abuk subuk el hareketleri yaparak buraya gelmesini istediğimi göstermeye çalışıyordum.

Uzun uğraşlar sonucu yaptığım salaklıkları görüp eliyle bir dakika işareti yapıp misafirlere nezaketen gülümseyip yanıma gelmeye başladı.

Tam o sırada da Miran Simayın elinde fiyonku almıştı.

Annem ve Gökçe fiyonku bağlamaya çalışırken ha bu arada söylemeyi de ihmal etmiyorlardı tabi.

Miran Güney ve Simayla ilgileniyordu.

Kuzeyin Ahmetin yanında olduğunu bildiğimden içim rahattı.

İşlerini bitirince annem ;

" Hadi daha fazla oyalanmadan gelin odasına gidin siz, çocukları ben doğum günü alanına götürürüm." diyince yüzüne minnetle baktım.

Miran Simay ve Güneyi anneme verip yanıma geldi ve beni belimden tutup gelin odasına yönlendirdi.

Gökçe çocukların yanında kalmayı tercih ettiği için gelmedi.

Odaya girdiğimizde Miran boynundaki papyonu çözdü.

Ve gergince etrafta dolaşmaya başladı.

Şaşkın bakışlarıyla ona bakmaya başladım.

Biraz daha odanın içinde dolaşıp yanıma geldi.

" Evet Ada sakin ol hayatım. Biz ilk defa evlenmeyeceğiz ki dimi ama. Senin şimdiki endişen, telaşım , ya da şuan ne kadar huzursuz bir duygu hissediyorsan hepsi yersiz. Anladın mı bitanem. Şimdi derin nefes al ve rahatla." dedi aslında benim ona söylemem gereken sözleri.

Hafif bir sırıtmayla

" Tamam canım ben rahatım. Biraz da sen rahat olmayı denesen diyorum." dedim.

Miran kendini koltuğa atıp sakin olmaya çalışırken odaya Gökçe girdi.

" Hadi hazırlanın önce sizin nikah sonra çocukların pastası kesilecekmiş." dedi soluk soluğa.

" Tamam ben hazırım." diyerek kalktı Miran ayağa.

Bende yavaş yavaş ayağa kalkıp Miranın önüne geçtim ve papyonunu bağladım.

Ve şimdi ikimizde tamamen hazırdık.

Gökçe önde biz arkada düğünün yapılacağı alana ilerlemeye başladık.

Bizi gören herkes büyük bir alkış eşliğinde ayağa kalktılar.

Masamıza geldiğimizde Miran oturmama yardımcı oldu.

Nikah memuru da bizim ardımızdan yerine oturup misafirlerin yerleşmesini bekledi ve bir müddet sonra başladı.

" Evet damat bey adınız ve soyadınız?" diyerek mikrofunu Miran a uzattı.

Miran mikrofonu alıp adını ve soyadını söylemek yerine

" Evet "diye bağırdı ve herkesi kahkaha tufanına soktu.

Nikah memuru Miranın heyecanından dolayı yanlış cevapladığı soruyu tekrar sorarak nikahımızı kıydı.

Evlilik cüzdanımızı benim elime verip , Miran a dönerek gelini öpebilirsin dedi.

Nikah memuru masadan ayrıldıktan sonra etrafımıza küçük küçük gruplar gelip bizi tebrik ettiler.

Miranla dansa kalktığımız sırada adımın yüksek sesle söylendiğini duydum. Ama hiç bir şey patlayan silah sesinden daha yüksek değildi.

Ve o anda karnımda kesin bir acı hissettim. Elimi karnıma götürerek gelinliğimin etrafına bulaşan kan lekelerinde gezdirirdim.

Miran a dönüp huzurlu bir şekilde gülümsedim zaten o da bana donmuş bir şekilde bakıyordu.

Etraftaki sesler yavaş yavaş yok oluyordu.

Bedenimin bir kuş tüyü kadar hafiflediğini ve yere ağır bir şekilde düştüğünü hissediyordum.

Kendimi yere düşerken Miranın kollarında buldum.

Ve bir kez daha huzurla gülümseyip gözlerimi sonsuz karanlığa kapadım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AŞKIN TÖRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin