Some stupid mistake2

Start from the beginning
                                    

Kaşlarını kaldırdın. "Ha yani artık hissedebiliyorsun da?"

Gerindi. "Evet, dün tamda benden şüpheleneceği bir olay oldu. Çok kızacağını düşünüyorum. Kendimi bir şekilde kurtarmalıyım. Ama ne yapayım kardeşim! Öyle çok seviyor ki beni! Bence beni görmek istediğinden sürekli böyle yapıyor."

Ama doğrusunu söylemek gerekirse şu anda karşındaki seherbazla oynamak istemiyordun, bunu yapacak enerjin yoktu. Şu an eve gidip uzanmalıydın. "Bir kedi almalıyım..." diye düşündün. "Güzel bir tekir, rahatlatan, sürekli sırnaşan bir kedi, evet, bir kedi almalıyım. Hem Barty'de istiyordu bunu. Şu sarı kediler..."

"Ben ölüm yiyen değilim." Diyebildin yalnızca, bezgin bir sesle.

Yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Tabii, tabii. Bunu kanıtlayabilir misin?"

"Sol kolumda bir işaret yok?"

"Bu biçim değiştirme büyüsü çok kolay yapılan ancak yalnızca kişinin kaldırabileceği bir büyü olduğundan olmasın?"

"İyi o zaman, madem benim kanıtlarım sana yetersiz geliyor, lütfen sen benim ölüm yiyen olduğuma dair kanıtlar sun."

"Bir Slytherin'sin, ayrıca... ailen kan saflığı bozulmasın diye akraba evliliği yapmaktan kaçınmayan manyak bir aile."

"Camın arkasından bizi izleyen arkadaşın Sirius Black'te öyle değil mi?" 

"Ah, yani manyak bir ailen olduğunu kabul ediyorsun?"

"Herkesin ailesi biraz manyak değil mi? Sadece bazıları biraz daha fazla."

"Hiçbir aile kızlarının koluna ölüm yiyen işaretini 16'sında damgalayacak kadar manyak olamaz."

Şaşkınlıkla kaşlarını çattın, ağzın açıldı ama hemen kapandı. İşareti 16 yaşında aldığını nereden biliyordu?

James Potter camın arkasındaki Sirius'a onu göremese bile göz kırptı. Anlık şaşkınlığın onu kazandığını düşünmeye itmişti. Gözlerini kıstın, bu piç herif böyle mi oynamak istiyordu? Peki.

"Bak Potter, ne demeye çalıştığını anlıyorum ama..." Dedin yavaşça masaya eğilerek. "Olmaz."

Potter'ın gözleri ufak bir heyecanla parladı, masaya yaklaştı, eğildi. "Olur, olur, olur." Diye mırıldandı, ne kadar heyecanlandığını gizleyemiyordu bile.

"Olmaz." Dedin yavaşça yeniden. "Benim bir sevgilim var ve onu seviyorum, ve ah, sen evlisin!"

James Potter kaşlarını şaşkınlıkla çattı. "Ne diyorsun sen be?"

Kaşların şaşkınlıla havaya kalktı. "Ah! Beni bu yüzden sorguya almadın mı? Baş başa zaman geçirebilmek için. Yoksa neden elinde hiçbir somut kanıt yokken beni gecenin bir yarısı sevgilimle hoş zaman geçirmekten alıkoyasın ki? Hiç mantıklı değil."

Potter'ın bakışı görülmeye değerdi. Ağzını açtı, tam bir şey söyleyip cevap verecekti ki -ki onunla laf dalaşına daha fazla devam etmek istemezdin, çünkü iyi bir konuşmacı olduğu belliydi ve sen fazla yorgundun.- içeri avukatın girdi.

Sonraki birkaç dakika boyunca yasal olarak elinde bir kanıt bulunmadığı için burada kalamayacağın hakkında konuşuldu.

***

"Ve sonra, bu kadar pervasız olduğu için abine kızıyorsun." Dedi Barty, eli senin belindeyken. "Seherbazları sinir ediyorsun, görevlerde aptalca cesur davranıyorsun, gürültü çıkarmayı seviyorsun. Onu kadın kopyasının." Yüzünü ekşitti. "Tanrım, Evan Rosier'ın kadın hali benim sevgilim. İğrenç."

Ufak bir kahkaha attın. "Söylediğin şeylerde doğru olan tek şey ne kadar gürültü çıkarttığım. Özellikle seninleylen. Hayır bekle- özellikle seninle yataktayken."

"Tanrım sen..." Gözlerini devirdi.

"Tabii illa yatakta olmak zorunda değil." Diye sözlerini devam ettirdin. "Otel odası, yatak, yer, mutfak tezgahı... ah duş! Zamandan tasarruf etmenin muhteşem-"

Barty elleriyle senin yüzünü nazikçe sardı. Ona bakmanı sağlamak için başını havaya kaldırdı. "Canım?"

Şaşkınlıkla ona baktın. "Evet?"

Barty bir şeyler söylemek üzereydi. Ağzı açıldı, kapandı, açıldı. "Senin için gerçekten endişelendim."

"Evet...bunu biliyorum."

"Senin hakkında hep endişeleniyorum."

Kaşlarını çattın. "Neden ki?"

"Abine çok benzediğini söylerken şaka yapmıyordum. Onun pervasızlığından şikayet edip aynı şeyleri sen yapıyorsun. Bu akşam nasıl eve geldiğini hatırlıyor musun? İşte her sabah bunun gibi bir hisle seni düşünüyorum. Düello yaparken, göreve gönderilirken...o kadar gürültüsün ki... başına bir şey gelecek diye o kadar korkuyorum ki...Ve gecenin bu vaktinde seherbazlar tarafından sorguya çağrılman...dikkat çekiyorsun. En ufak bir hatanda-en ufak bir hatanda-"

Yavaşça onu kendine çektin ve öptün. Tutkulu bir öpücükten ziyade duygusaldı. Dilleriniz birbine değiyordu. Ağzındaki pis sigara kokusunu almana rağmen, onu öpmeye devam ettin.

Senden ayrıldığında elini omzuna attı ve eve yaklaşmanıza yalnızca birka. adım kala konuştu. "Beni susturmak için öpmeni sevmiyorum." Dedi yavaşça. "Ama şimdilik çenemi kapalı tutacağım çünkü ikimizde çok yorgunuz. Ama yarın, bunu konuşacağız."

Ona baktın. ""Bu kadar büyük bir duygusal gelişiminin olması beni korkutuyor." Dedin yavaşça. Oysa sadece gülümsemekle yetindi.

Evin kapısını açtı. "Bir şeyler içmek ister misin, meyveli şaraplardan? Uyumamıza yardımcı olur."

"Tabii...harika olur." Diye mırıldandın o mutfağa giderken. Yavaşça yatak odasına gittin, üstüne yeni pijamalar geçirirken...

"Barty?"

"Evet?"

Çalışma odasının kapısı ardına kadar açıktı. Çekmecelerde olması gereken kağıtlar yerlerde, kitaplıktaki tüm kitaplar yerlere atılmıştı. Masanın üstü hiç olmadığı kadar dağınıktı.

"Buraya gel canım."

***

Merhaba okurlar, 80950583 yıldır yayınlamadığım devam bölüm işte burada. Saat 1.26 ve açıkçası bu bölümü bitirmeye bu kadar azimli olmasam muhtemelen telefona bakarak uykuya dalardım.

Yazım yanlışları ve mantık hataları (eğer varsa) kontrol etmeyeceğim bu sefer. Yazmanın önemli bir aşaması tekrar okumak ve düzeltme yapmak ama bunu yapmayacağım bu sefer.

 some stupid mistake'in ilk bölümünü 9 ay önce yazdığım için onu da yeniden okumam gerekti. İnanılmaz dil hatalarıyla dolu, sırf o dil hataları yüzünden güzelim metin heba olacakmış az kalsın. Neyse ki o kadar da göze batmıyor.

Yeni bölüm ne zaman gelir? İnanın bilmiyorum. Hala 50+ taslak var ama bunlarının hepsinin elden geçmesi lazım. Ya da lazım mı bilmiyorum. 

Sonuçta o zamanki yazım dilim çok daha fakirdi, şimdi geliştim. Ve gelişimlerimi yeni bir kitap yazarak kıyaslamak yerine bu fakirliği zenginleştirmeye çalışmak ne kadar mantıklı bilmiyorum. Sizce?

Bilmiyorum arkadaşlar, yeni bölüm kesin gelir de, ne zaman gelir bilmiyorum. En kötü eski yazdıklarımı yeniden koyarım öyle biter bu kitapta.

Bazı insanların sadece okuduğunu biliyorum, ama yorum yapmanız benim için önemli. Burada yazdığım 100+ kelimeyi yalnızca beyaz bir ekrana yazmadığımı bilmek beni mutlu edecek.

İyi günler 🥱🥱🥱






Hayal Et Harry PotterWhere stories live. Discover now