𝐚𝐝𝐡𝐞𝐬𝐢𝐯𝐞 𝐩𝐥𝐚𝐬𝐭𝐞𝐫²

4.8K 205 221
                                    


***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***

"Harry ile aranızı ne bu kadar bozdu hala anlamıyorum. Sadece birisinden hoşlanmış, bunda yanlış olan ne var?"

Kızıl saçlı, sevimli ve aşk konusunda bir hayli aptal olan arkadaşın Ron'un kafasına bir kitap fırlattın.

"Ah!"

Onu umursamadan konuşmaya devam ettin. "Elbette birisinden hoşlanabilir Ron, bundan doğal ne var? Tek sorun şu ki hoşlandığı kişi ben değilim! Beni boşver, eğer birisinden hoşlanacaksa bu onu mutlu edebilecek birisi olması gerekmez mi?"

Konuşmalarını şu cümlelerle sürdürdün, "ve o aptal Cho Harry'yi mutlu edemez."

Ron'un garip yüzü kafasını ovuştururken daha da ilginçleşti. Sana aptalmışsın gibi bakıyordu. "Y/N, eğer ona olan sevgini göstermezsen daha kaç tane Cho gelecek?"

***

"Ben bunu yapabilirim, bundan doğal ne var, bir insanın bir başka insana aşkını itiraf etmesi hiçbir zaman kötü olmadı, hem en azından rahatsız olmamış olurum, Cho'yu her gördüğümde sinirimi içimde tutmak zorunda kalmam..."

Kendi kendine aşkını ilan etmenin olumlu yanlarını göz önünde barındırırken içindeki minik şeytan ya da melek, her neyse seni bundan caydırmaya çalışıyordu.

Bunun doğruluğu hakkında bir takım endişelerin elbette vardı. Sonuçta hiç kimse dostuna olan aşkını kolayca itiraf edemezdi ya!

Fakat bir süreden sonra içindeki hisler git gide büyüyor ve daha fazla saklayamayacak hale geliyordunuz, işte bu durumda da yapılacak olan şey zorda olsa itiraf etmekti.

Kararlı adımlara Harry'yle buluşacağınız mekana doğru ilerlerken hislerini tam olarak nasıl itiraf edeceğini düşünüyordun.

Aklında bir iki şey vardı...

Bunun dışında endişelendiğin bir şey daha vardı: Harry buluşma sırasında bir sürprizinin olacağını söylemişti.

Umarım Cho'yla olan aşk hayatının gelişmesi hakkında bir şeyden bahsetmezdi.

Çünkü öbür türlü istemediğin birkaç şey yapmak zorunda kalırdın.

Mümkün olduğunca sakin durmaya çalışarak Harry ile buluşacağınız kafeye ilerledin. Harry'yi gördün, yeşil gözleri ve dağınık saçlarıyla harika gözüküyordu.

Fakat yanında görüntü kirliliği eden birisi vardı.

Cho.

Ve ikincisi, okul arkadaşın Rolf Scamander.

Onu tanırdın, iyi biriydi... orta okulda ondan hoşlanırdın hatta! Fakat burada ne işi vardı?

Onların yanına doğru ilerlerken Harry seni dostane bir tavırla karşıladı. Yüzü olduğundan daha parlak ve çok mutlu görünüyordu.

"Harry, sadece ikimizin buluşacağını sanıyordum."

Sırıttı. "Planlarda ufak bir değişiklik oldu Y/N. Umarım sinirlenmemişsindir."

"Sinirlendim."

Harry'nin yüzünde bir anlığına korku gördüğüne yemin edebilirdin. Fakat sonra, her nasıl olduysa, tekrar sırıtmaya başladı.

"Hey, Rolf'u hatırlıyorsun değil mi? Ortaokuldan arkadaşımızdı."

"Elbette hatırlıyorum." Dedin. Ardından temkinlice ekledin, "yanlış anlama Rolf, gelmene çok sevindim fakat sormak zorundayım, seni buraya getiren şey ne?"

"Ah şey, bugün şehre yeni döndüm ve Cho seninle aramın iyi olduğunu öğrenince beni de çağırdı."

Ah, ve her şey şimdi anlaşılmıştı.

Aptal Cho, aptal Harry ve aptal sen.

Cho aptaldı, çünkü... aptaldı.

Harry aptaldı, çünkü gözünün önündeki şeyi fark edemiyordu.

Ve sen, aptaldın; çünkü onca insanın arasında dostuna aşık olmuştun.

Başka birisi olsa daha kolay olurdu, diye geçirdin içinden.

Kesinlikle daha kolay olurdu.

Tam bu sırada bakışların Rolf'la kesişti. Gözlerinin içi gülümsüyor gibiydi.

Bu da sana onunla olan hatıralarını hatırlattı.

İç geçirdin.

Belki de bırakmalıydın, belki de bu umutsuz çabalara daha fazla katlanmamalıydın.

Her şeyden önce sen yorgun bir insandın; tüm bunlardan yorulmuştun, aşkını saklamaktan yorulmuştun, aşık olmaktan yorulmuştun, her gece 'acaba Cho olmasaydı bir şans olabilir miydi?' Diye düşünmekten yorulmuştun. Zaten seni sevmeyen birkaç öğretmenin gözüne batmaktan ve seni müdüre şikayet etmelerinden bıkmıştın. Okuldan bıkmıştın, aptal ergenlik aşkından bıkmıştın...

Ama aslında mantıksal açıdan düşünmek gerekirsek, bunların tek sebebi aşkının sana verdiği zarardı.

Burada Harry'nin bir suçu yoktu, Cho'nun bir suçu yoktu, onların yaptıkları tek şey birbirlerini sevmekti.

Suçu olan tek bir şey varsa o da aşk denen kavramdı.

En başından beri oydu. Romeo ve Juliet'i öldüren de oydu. Sen ve Harry'nin arasındaki şeyleri bozanda... oydu.

"Bazen," diye geçirdin içinden, "bazen bırakmalı insan,bazen yorulmayı bırakmalı..."

Sen de bırakmıştın, vazgeçecektin ondan... vazgeçmeye çalışmaya çalışacaktın.

Elbette kolay olmayacaktı, ama zaten umutsuz olan bir aşkın pençesine kapılıp gitmekten daha mı iyiydi?

Buluşmayı güler yüzle sürdürmeye çalıştın, her ne kadar olabilirse işte.

Ve eve gidip birkaç ağlama krizinden sonra unutmaya çalışmaya çalıştın.

Hayal Et Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin