𝐢 𝐡𝐚𝐯𝐞 𝐭𝐨³

4.1K 211 182
                                    





Regulus'a baktın, onu daha önce hiç bu kadar hassas görmüş müydün?

Daha doğrusu, onu hiç ağlarken görmüş müydün?

Black kardeşlerin küçüğü, Regulus Black, abisinin aksine duygularını göstermekten yana olan bir insan değildi. Ama şimdi senin önünde ağlaması... bu bir düş müydü?

"Evet. Regulus," dedin, onu ürkütmemeye çalışıyordun. "Elbette bana güvenebilirsin:"

Regulus gülümsedi. Onca hayal kırıklığı, acı, öfke ve hatta nefret gibi güçlü bir duygunun ardından yapabileceği en basit hamleyi yaptı, gülümsemek.

Buna ihtiyacı vardı.

Tutunabileceği birine ihtiyacı olduğu gibi.

Onun sana güvenebileceğini bilmesiyle birlikte vagondaki sessiz çığlık bir anda, tamamiyle sona ermişti.

Regulus tutunabileceği insanı bulduğunda belki de ölüme bu kadar çabuk kavuşmazdı.

***

Takvimin sayfaları sonbahardaki bir ağacın yapraklarının rüzgar karşısındaki hezimetini kabullenmiş gibiydi, günler geçiyor, geçiyor ve geçiyordu.

Sense hala Black kardeşlerin büyüğünü okulun geniş koridorlarında görmek dışında hiçbir haber alamamıştın.

O zaman bile seni görmezden geliyor, onunla konuşmaya çalıştığında orada yokmuşsun gibi davranıyordu. Görmezden gelinme hissi, yok sayılmak, her şeyden beterdi.

Ama onunla konuşmak zorundaydın, ona kendini anlatmak zorundaydın. Aranızdaki sorunu mantık çerçevesinde çözmek zorundaydınız.

O senin ilk dostundu, o senin tek dostundu.

Dostunu kaybetmeye hazır değildin. Onunla konuşmak istiyordun ama Sirius seni dinlemezdi. Son zamanlarda arkadaşın olan Regulus'u da bariz nedenlerden ötürü dinlemezdi.

Bir yolunu bulacaktın, mutlaka, bir yolunu bulacaktın.

***

Babanın sana, "İstasyonda bulanıklarla konuşma." Lafını tamamen görmezden gelmeye çalışarak kütüphanedeki kızıl kafanın yanına gitmiştin.

Ah, insanlar görse ne derlerdi?

Lily Evans yalnız başına kütüphanenin ücra köşelerinden birine çekilmiş sihir tarihi ödevini yapmak için elindeki kalın ansiklopedilerden birinin sayfalarını karıştıyordu.

Yalnızdı, sessizdi ve muhtemelen daha önce konuşmaya çalıştığın Longbottom gibi senden uzaklaşmayacaktı.

Oturduğu masanın yanına oturdun birkaç kitap karıştıyor gibi yaptıktan sonra fısıltıyla ona seslendin. "Evans."

Cevap vermedi, seni duyamayacak kadar odaklanmış görünüyordu.

"Evans." Dedin aynı ses tonuyla. "Lily Evans, buraya bak!"

Nihayet kafasını çevirip sana baktığında konuştu. "Ne istiyorsun?"

"Bir iyilik."

Hayal Et Harry PotterWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu