"Kahramanlar Ölmek Zorundadırlar."

297 23 16
                                    

Harrison Ashley'i kucakladı. Hızlı olmalıydı. Ne onun zamanı çoktu ne de Ashley'nin. Hızla revire girdi ve onu en yakındaki boş sedyeye yatırdı. Sağlık ekibi hemen arkalarından geldi ve Ashley'e müdahale ettiler.

"Kan kaybı yok, açık yara yok, nabız çok düşük. Acilen Nektar Tedavisi uygulamayız."

"Ama daha önce böyle ağır bir vakayı tedavi etmedik."

"Denemek zorundayız, en azından stabil hale getirmeliyiz."

"Tamam. O zaman sedyeyi kaldıralım. Hadi bir iki üç."

Sağlık ekibi sedyeyi kaldırıp Nektar Tedavisi makinesine koydular. Kapağı kapattılar ve makineyi ayarladılar.

Harrison zar zor ayakta duruyordu. Bir doktor onu oturtu ve biraz nektar içirdi. Sonra ona bir serum bağladı ve öbür yaralılarla ilgilenmeye gitti.

Harrison olduğu yerden makineyi izliyordu. Farai, Artus ve Cecilia yanına geldiler. Farai elini omzuna koydu. Hepsini amansız bir hastalık gibi sarmıştı hüzün.

Onlar makineye bakarken Harrison "Ben şimdi Alexa'ya ne diyeceğim?" dedi. Bu soru hepsini derinden yaraladı. Harrison dolan gözlerini silemedi.

"Eğer ona bir şey olursa Alexa'ya ne diyeceğim?"

"Ona bir şey olmayacak." diyerek Artus onu rahatlatmaya çalıştı. Kızlar ikisi de konuşabilecek durumda değildi. İkisi de hıçkırarak ağlıyordu ve Kheiron onları nasıl teselli edeceğini bilmiyordu.

Kheiron ağlamak istiyordu ama bir büyük olarak herkesi teselli etmeli ve düzeni sağlamalıydı.

Yavaşça Olympos İnternational grubuna yaklaştı. "Bayan Perez hayatımda tanıdığım en güçlü melezlerden birisidir. Eminim bunu da atlatacaktır."dedi sesi titreyerek.

" Onun neler yaşadığını bilmiyorsun ki! Onun neler yaşadığını kimse bilmiyor! Bir ben! Bir ben biliyorum neler yaşadığını!"dedi haykırarak Harrison.

Herkes şok içinde ona bakarken Harrison ayağa kalkmaya çalıştı ama güçleri onu yıprarmıştı, kalkamadı.

" Hayır Kheiron, onun ne yaşadığını bilmiyorsun. "dedi daha sakin bir ses ile." En son onu ne zaman gördün? O 12 yaşındayken mi? Ya buradan ayrıldığında neler olduğunu biliyor musun? Hiç sanmıyorum. "

" Kimsenin onun ne yaşadığı hakkında hiçbir fikri yok çünkü hiçbiriniz onu arayıp sormadınız. Bir ben vardım yanında."dedi.

Harrison daha şiddetli ağlamaya başlayınca bir hemşire yanına geldi ve Harrison'ı kontrol etti. Sonra çantasını çıkarıp içinden bir iğne çıkardı ve içindeki sıvıyı serumla enjekte etti.

" Bu onun sakinleşmesine yardımcı olur. Geçmiş olsun. "dedi

Harrison bir süre daha hıçkırarak ağladı. Sonra aniden hareketleri yavaşladı ve sakinledi. Herkse öylece duruyordu. Ne kimse bir şey diyebiliyordu ne de bir şeyler yapabiliyordu. Kulübeyi derin bir sessizlik sarmıştı.

Sessizliği Farai'ın çalan telefonu bozdu. Farai önce arayan kişiye baktı sonra sinirle telefonu açtı.

"Neredesin sen! Neredeydin şimdiye kadar!" diyerek telefondaki kişiye bağırdı.

Bir süre ifadesizce durdu. Sonra sinirle telefonu kapadı ve yere fırlattı. Telefon parçalarına ayrılırken kulübenin kapısı sert bir şekilde açıldı.

Kapıda takım elbiseli birisi elinde telefonu ile duruyordu. Farai onu görünce sinirden kıpkırmızı oldu. Adama doğru yürüdü sağlam bir tokat attı.

"Neredeydin Graham! Neredeydin!" diye haykırdı.

Graham yüzündeki ifadeyi değiştirmedi. "Havayı ben kontrol edemem Farai. Londra'da hava yağmurluydu. Bütün uçaklar iptal edilmişti. Ne yapmamı bekliyorsun acaba?" dedi.

Sonra etrafına bir süre bakındı. "Görünüşe göre durum sandığımdan da kötü. Ashley nasıl?"

"Ölüyor."

Graham ona ters bir şekilde cevap veren Artus'a baktı. "Bu konuda neden ben suçlu oluyorum peki?" dedi.

Artus ve Farai öfkeyle ona baktı. Cecilia "Graham haklı. Bu olanlar onun suçu değil. Onu bu konuda suçlamamız haksız olur." dedi.

"Themis'in kızı da konuştu."

"Farai, üzüntünü lütfen öfkeye dönüşmesine izin verme."

Onlar kendi aralarında tartışırken Harrison öylece oturup makineyi izliyordu.

Doktorlar gelip Ashley kontrol ettiler. Biraz makineyle uğraştılar ve kapağını açtılar.

Ashley hala baygındı. Onu bir hastahane yatağına alıp yaşam destek ünitesine başladıklarında sağlık ekibi yanlarına geldi.

"Durumu belirsiz. Büyük ihtimalle Güç Komasına girdi. Eğer vücudu buna dayanabilirse yaşar. Dayanamazsa..."

Devamını getirmelerine gerek yoktu. Herkes dayanamazsa öleceğini biliyordu

Daughter of BiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin